Yaşlanmanın en belirgin belirtilerinin başında kırışıklıklar geliyor. Ciltte, ağız çevresinde meydana gelen kırışıklıklar ise yaşlanmanın erken ve göze çarpan kısmı… Genç bir görünüm için, cilt bakımına özen gösterilmesi gerektiğini belirten Dermatolog Doç. Dr Alev Eken, cilt yaşlanmasında bir numaralı düşmanın  zaman olmadığını belirterek asıl düşmanın,  çöpçü moleküller olan serbest radikaller olduğunun altını çizdi. Yaşlanmanın önüne geçmek mümkün olmasa da bir takım önlemler almak mümkün..  Günümüzde deri yaşlanmasının en önemli nedeninin serbest radikallerin yol açtığı harabiyet olduğunu vurgulayan Dermatolog Doç. Dr Alev Eken’le  bir araya gelerek daha zarif, güzel ve sağlıklı yaşlanmak için neler yapılması gerektiğini ve bu anlamda  koruyucu kalkanları ele aldık. ‘’GÜNÜMÜZDE DERİ YAŞLANMASININ EN ÖNEMLİ NEDENİ , SERBEST RADİKALLERİN YOL AÇTIĞI HARABİYETTİR’’ Eken: Cildimiz sıklıkla  iç ve dış kaynaklı zarar verici ajanlarla karşı karşıyadır. Güneş ışınları, bazı ilaçlar, sigara dumanı, hava kirliliği, egzoz … gibi çevresel faktörler serbest radikaller (hücresel atık/çöp) üreterek cildin koruyucu özelliğinde değişiklik oluştururlar. Bu dış kaynaklı faktörlere ilave olarak organizmanın kendisi de yaşamı devam ettiği ve yeni hücreler ürettiği sürece serbest radikaller oluşturmaya devam eder. Günümüzde deri yaşlanmasının en önemli nedeni hatta ta kendisi, serbest radikallerin yol açtığı harabiyettir.  Yani, serbest radikaller, yaşlanma sürecinin kilit oyuncularıdır. Bir odada zıplayan tenis topu gibi gelişigüzel hareket ederek etraflarına zarar verirler. Cildimizde de cildimizin en önemli destek proteini olan kolajen ve elastine,   hatta cildin eşsiz genetik şifresi olan DNA’sına zarar verirler.  Neyse ki organizma bu saldırıya karşı savunma mekanizmaları geliştirmiştir. Bu maddeler, bir başka değişle panzehirler, antioksidanlardır. En önemli antioksidanlar, genel olarak A, C, E ve D vitaminleri, DMAE, alfa-lipoik asit, selenyum ve çinko gibi mineraller vb. ile bitkisel antioksidan (resveratrol, likopen, lutein, soya izoflavonları, yeşil çay, üzüm çekirdeği….)’ lardır. ‘’CİLDİMİZİN DOĞAL TAMİRCİLERİ “ANTİOKSİDANLAR” Antioksidanların cildin görünümünde ve fonksiyonlarında hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Dermatolog Doç. Dr Alev Eken,  ‘’ Antioksidanlar, sağlıklı bir cildin yazılım programı için gereklidirler. Cildin çevresel etkenlere (güneş, sigara, hava kirliliği….) bağlı yaşlanmasını geciktirdikleri,  doğal tamircileri oldukları kanıtlanmıştır.  Sağlıklı cilt (saç-tırnak) ve serum antioksidan/mineralleri arasında hassas bir denge vardır. Denge bozulduğunda, cilt hastalıkları, egzama, akne, ciltte lekeler, kaşıntı ve kızarıklıklar, saç ve tırnaklarda bozukluklar  oluşur. Ayrıca cilt fabrikasında üretilen kolajen, elastik lifler ve hiyaluronik asit azalır; cilt incelir, kırışır, yaşlanır’’ ifadesini kullandı. ‘’ANTİOKSİDAN VE VİTAMİNLER CİLDE DOĞRUDAN SÜRÜLEBİLİR YA DA AĞIZDAN BESLENME TAKVİYESİ ŞEKLİNDE UYGULANABİLİR’’ ‘’Cildimizin antioksidan savunma mekanizması, güneş ışınlarına maruz kalınması, kronik hastalıklar, sigara içilmesi, stres, beslenme bozukluğu gibi nedenlerle yetersiz kalabilir. Antioksidan ve vitaminler cilde doğrudan sürülebilir ya da ağızdan beslenme takviyesi şeklinde uygulanabilir. Kozmetik ürünlerdeki antioksidan maddeler (kararlılığı/stabilitesi sağlandığı sürece) derinin doğal antioksidan savunma mekanizmalarına dıştan destek sağlayabilir. Krem /serumlar cilt hücrelerini yeniler, güneşin zararlı etkilerine ve kansere karşı korur; kolajen sentezini artırarak daha genç daha parlak, pürüzsüz bir cilt görünümü sağlar. Melanin (leke hücreleri) sentezini baskılar ya da sentezi uyaran mesajları bloke ederek lekele oluşumunu önler.’’ ‘’EN BÜYÜK DESTEĞİMİZ ELBETTE DOĞRU BESLENME OLMALIDIR’’ Eken: ‘’Serbest radikal hasarını ve güneş ışığına bağlı yaşlanmanın etkilerini azaltmak için, sadece dıştan kullanılmakla yetinmemek gereklidir. Ağız yoluyla da beslenme desteği tabletlerle desteklenmelidir. En güçlü vitamin ve mineral kaynakları, koyu renkli, mevsiminde tüketilen, taze meyve ve sebzelerdir. En büyük desteğimiz elbette doğru beslenme olmalıdır. Ancak, antioksidan içeriğin,  meyvenin nerede yetiştiği, ne kadar taze olduğu ve nasıl saklandığı da önemlidir.  Onlar,  besin kaybını önleyecek kurallar ölçüsünde, saklanmalı ve tüketilmelidir. Diğer taraftan toprak, su, hava bu kadar kirli, besinler bu kirli ortamlarda yetişirken ve hormonluyken onların vitamin içeriklerine ne kadar güvenilir?… Sonuç olarak, kişinin yaşam tarzına, alışkanlıklarına, metabolizmasına, kan analizlerine bakılarak bilinçli olarak antioksidan tüketimi önerilmektedir. Ancak bazı vitaminler (A, D, E, K gibi ) dokularda depolanır, atılamaz; o nedenle ara verilerek tüketilmelidir.’’ MEZOTERAPİ YÖNTEMİ Daha geç ve genç yaşlanan, sağlıklı, sıkı ve pürüzsüz bir cilt için, antioksidan moleküller derinin daha derin tabakalarına iletilmelidir diyen Eken, ‘’ Yani, “adrese direkt teslim” yapılabilir.  “Mezoterapi”  olarak tanımlanan yöntemle,  çok ince uçlu iğnelerle, cildin doğurgan tabakasına, probleme yönelik (leke, kırışıklık, sarkma, akne, saç dökülmesi vb) hazırlanmış karışımlar (A, C, E gibi vitaminler, antioksidan maddeler, mineraller, aminoasitler ve hiyaluronik asit…) enjekte edilebilir. Böylece daha etkili bir tedavi sağlanmış olur’’ ifadesini kullandı. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)  

Editör: TE Bilisim