Çiğdemim Derneği ve Şiddetsiz Toplum Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği, ‘Sevgi var, hoşgörü var, şiddet yok’ konulu panele konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Hulki Cevizoğlu, Uzman Psikolog Şenay Ölmez, Gazeteci Orhan Uğuroğlu, ve Avukat Faruk Enes Katıldı. Yapılan söyleşi de konuşan Gazeteci-Yazar Hulki Cevizoğlu, “Şiddet insan doğasının bir parçasıdır, şiddetsiz bir toplum mümkün değildir. Şiddet kurumsallaşmıştır. Yakın zamanda Suudi Başkonsolosluğunda bir gazeteciye devlet şiddeti uygulanmıştır” dedi. Yapılan söyleşiye Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, Çiğdemim Derneği Başkanı Fatih Aksoy ve birçok dinleyici de katıldı. Şiddetin bütün boyutları ile tartışıldığı panele ilgi yoğundu. Panelin açılış konuşmasını yapan Sümer, İnsanlık tarihinin daha başlamadığını belirterek, “Bana göre insanlık tarihi 2018 yılında da başlamadı. İnsanın tarihi başladı ama insanlık tarihi dünyada hayvana, çevreye ve insana şiddetin son bulduğu gün başlamış olacak” diye konuştu. “ŞİDDETE KARŞI ŞİDDETSİZ TEPKİ YÖNTEMLERİNİ GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ” Ama ben bu insanlık tarihini hazırlayanlara, örgütleyenlere saygı duymakla birlikte insanlık tarihinin daha başlamadığını kaydeden Sümer, “Dünyanın bütün sorunlarının nedeni örgütsüz toplumdur. Örgütler arasında güç birliği, iletişim birliği kaçınılmaz olmalıdır. Bunlar sağlanmadığı zaman sorunlar da artmaya devam eder. Ben Çiğdemim Derneği’ne ve faaliyetlerine hayranım. Derneğin sevgi damlacığı dünyadaki şiddeti azaltmaya katkı sunacaktır. Vahşi hayat, vahşi yaban denildiğinde doğaya deniliyor. Ben ve bizim gibi şiddete karşı olanlar aslında vahşi bir ortamda yaşıyoruz. Bu vahşi ortam insan ortamıdır. Hayvanlara ve doğaya karşı bu kelimeleri kullanmaktan çekinelim. Uzaklaşalım. Çünkü vahşi de vahşet de insan soyunun içinde yer alıyor.  Devletten ve yargıdan şiddetin önlemesini bekleyemeyiz. Şiddete karşı şiddetsiz tepki yöntemlerini geliştirmek zorundayız. Şiddetsiz Toplum Derneği bugün kardeş kuruluş ile büyük bir adı atmış oldu. Bu adım şiddete karşı koyma adımıdır. Bu adımları kendimiz öğrenip geliştirmek zorundayız” ifadelerini kullandı. “İNSAN ŞİDDET UYGULAMAK İÇİN DOĞMAZ, SEVGİ VE HOŞGÖRÜ İÇİN DOĞAR” Sümer, “Toplumun mutlaka dernekleşmesi, bir araya gelmesi gerekir. Şehirler yüksek binalarla inşa edilmeye devam ettiği sürece aramızdaki yabancılık da artıyor. Birbirlerimiz ile iletişimiz kopuyor. İletişim sağlayamadığımız sürece de şiddet kaçınılmaz oluyor. Bu yarattığınız görüntü ve yaptığınız çalışmalar alkışı hakkediyor. Sizi işaret dili ile alkışlıyorum. Hepiniz dostsunuz, bizler kardeşiz, insanlar farklı anne babadan olsa dahi kardeş doğar. Asla şiddet uygulamak için doğmaz, yaşamak için sevgi ve hoşgörüyü yaymak için doğar” açıklamalarında bulundu. “ŞİDDET, ÇİZGİ FİLMLERE KADAR SIÇRADI” Panele konuşmacı olarak katılan Gazeteci Orman Uğurlu, şiddetin siyasette zirve yaptığına dikkat çekti. Uğurlu, “Söyleşinin başlığı ‘sevgi var, hoşgörü var şiddet yok’, ben ise bunu şu şekilde yorumluyorum; şiddet var sevgi ve hoşgörü yok. Şiddet siyasetin göbeğindedir. Televizyonlar filmleri ile, haberleriyle, dizileriyle şiddeti hiç karartmadan, kesmeden yansıtıyorlar. Eskiden bir karartma mekanizması vardı. Şimdi o da yok. Çünkü bütün kanallar tekelleşti, tek kişinin eline geçti. Burada gösterilen şiddet de toplumun umurunda bile olmuyor. Çizgi filmlere bile sıçradı. Çok acayip bir şiddet saldırısı var. Siyaset denilince, mecliste şiddet var. Milletvekillerinin birbirlerine karşı şiddeti var. Şiddet siyasette zirve yapmış durumda. Kadına, engellilere, hastaya, sağlık personeline, öğretmene, öğrenciye, vatandaşa ve yaşlıya şiddetin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin en yoğun olduğu yerlerin başında spor ve trafiktir.  Son dönemde sporda yaşanan şiddet olayları basına ciddi derece de yansımış oldu” dedi. “ŞİDDETSİZ BİR İNSAN VE TOPLUM MÜMKÜN DEĞİL” Toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederek konuşmasına başlayan bir diğer konuk Gazeteci-Yazar Hulki Cevizoğlu ise şiddetin insan doğasının bir parçası olduğunu, bunun önüne geçmenin imkansız olduğunun altını çizdi. Şiddetsiz bir toplumun var olmasının mümkün görünmediğini vurgulayan Gazeteci-Yazar Hulki Cevizoğlu da şunları söyledi: “Bizler ister, yaradılışa inanalım, ister evrime inanalım varoluşumuzda bir şiddet var. İnsan yaratılınca tıpkı bir yemeğe koyulan su ve tuz gibi, kendisinin içine de şiddet koyulmuştur. İnsanın yapısında şiddet var. O nedenle şiddetsiz bir bireyin ve toplumun olması mümkün değil. Örgütlenme olsa dahi şiddet azalmaz. Şiddetsiz insan olamaz. Din filozofları da şiddetin içinden çıkamamışlar. Hayvan olmak bizler için, insanların geneli için aşağılayıcı bir kavramdır. Hayvanlaşmak, köpekleşmek, yılan gibi sokmak kavramları, hayvanları aşağılayan insan merkezli bakış açılarıdır. Hep insanın gözü ile bakıyoruz. Yani hep avcının gözü ile algı yaratıyoruz. Ayıyı öldürdüğümüzde kendisine basıp poz veriyoruz. Bu bizim ne kadar güçlü olduğumuzu göstergesi oluyor. Hayvanın bize saldırması şiddet oluyor. Ama bizim onu öldürmemiz şiddet olarak algılanmıyor ya da görülmüyor.” “KURUMSALLAŞMA TERÖRÜ VE ŞİDDETİ ÖNLEMEK İÇİN YETMİYOR” Cevizoğlu: “Şiddet toplumsal, bölgesel inançlara göre farklılık gösteriyor. Örneğin, Tayvan ve Çin gibi ülkelerde hayvanlar kesilip çorba yapılırken, yanı başındaki Hindistan’da ineğe saygı gösteriliyor. Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda bir devlet şiddeti yaşandı. Kurumsallaşma terörü ve şiddeti önlemek için yetmiyor. Kutsal bir mekan olan Kabe bu ülkeye teslim edilmiş. İnsanlar şiddet uyguluyor, devlet şiddet uyguluyor. Suudi Arabistan 21. YY’da adam keserek bu şiddeti biz gazetecilere uyguladı.  Anlatılması bile insanın aklına uymuyor. Bir gazeteci yere atılıp, parçalara ayrılıyor. Böyle bir şiddetten söz ediyoruz. Freud, insanlar şiddetten orgazm oluyorlar diyor. Şiddet insanın içinde mevcut bir şeydir. Öldürmekten zevk alıyoruz.  Kavga çıkarmak çok kolay. Tanrının bile engellemediği şiddeti bizim engellememiz mümkün değil. Biz sonuç olarak, şiddetsiz iyi niyetli bir toplum isteyebiliriz fakat bu mümkün değil” diye konuştu. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim