Tüm dünyayı kasıp kavuran korona virüs salgını, engelli bireylerin sorunlarında artışa sebep oldu. Pandemi nedeniyle kullanılan maskelerle  dudak okumakta zorlanıp, iletişimde güçlük yaşayan işitme engelliler, şeffaf maskelerin üretimlerinin sürdürülebilir olması ve yaygınlaştırılmasını talep ediyor. Gazetemize açıklamalarda bulunan İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği  (İED) Başkan Yardımcısı Onur Cantimur, “Maskeler, dudak okumayı zorlaştırdı. Biz cihazlarımızla anlıyoruz ancak dudak okuma desteği de alıyorduk. Salgın sürecinde insanlar şeffaf maske kullanmadıkları için ne dediklerini anlamakta zorlandık” ifadesini kullandı

 Hepimizin hayatını etkileyen korona virüs pandemisi engelliler için yepyeni zorluklar getirdi. Salgın döneminde işitme engellilerin sorunlarına değinen ve çözüm önerilerinde bulunan İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği  Başkan Yardımcısı Onur Cantimur, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

Her iki kulağında 5 yaşında yüksek ateş sebebiyle oluştuğu tahmin edilen işitme kaybının olduğunu aktaran İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Başkan Yardımcısı Onur Cantimur, “Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi grafik tasarım bölümünden mezun olana kadar işitme cihazları kullandım. İşitme kaybımın ilerleyip sınıra dayanması sonucunda cihazlar yetersiz kaldı. 30 yaşında ilk önce sağ kulağıma daha sonra da sol kulağıma koklear implant yani, halk arasında biyonik kulak ameliyatı oldum. 10 yıldır İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’ndeyim. Derneğimiz  tüzüğünde yazdığı gibi öncelikli olarak işitme kaybından kaynaklı sorunlar erişilebilirlik, eğitim vb. sorunlar yaşayan herkes için  sorunlar doğrultusunda hak temelli çalışmalar yürütmektedir” dedi.

“TÜRKİYE’DE HER YIL  YAKLAŞIK 3000 BEBEK İŞİTME ENGELLİ DOĞUYOR”

Türkiye’de işitme kaybı olan bir bireyin diğer vatandaşlar tarafından  kolay kolay fark edilemediğinin altını çizen Cantimur,  “Çünkü bir tekerlekli sandalye veya bir baston olmadığı için karşı taraftaki insan sizin işitme engelinizin olduğunu ilk bakışta fark edemiyor. Bireye “beyefendi” veya “hanımefendi ”  diye seslenip tepki alamadığınız zaman size işaret dili yaptığında, yüzünüze bakıp dudağınızı okumaya çalıştığında, işitme cihazını veya biyonik kulağını gördüğünüzde fark edersiniz. Minik bir şok geçirirsiniz. Türkiye’de her yıl 3000 bebek işitme engelli doğuyor. 1500 bebek cihazlandırılıyor. 1500’ü kayıp. Oysa akranları gibi işitip konuşabilmeleri için 3E (Erken tanı, Erken cihazlandırma, Erken eğitim) şart. Kulak yapısı sebebiyle cihazlandırılmaya uygun olmayanlar, tanısı geç konulanlar ise parmaklar, jest-mimikler, beden dili ile yapılan görsel bir dil olan işaret dili kullanır. İşaret dili de bir anadil olup insan hakkıdır” açıklamasında bulundu.

“SALGIN NEDENİYLE ENGELLİ HEYET RAPORU RANDEVULARI ALIRKEN ZORLUK YAŞAMAKTAYIZ”

Yaşanan korona virüs salgınının kendilerine olan yansımalarını değerlendiren  Onur Cantimur “ Biyonik kulak kullananların işitmeye devam edebilmeleri için piller elzem olup SGK geri ödemesi için hastanelerden pil raporu çıkarmaktadırlar. Ancak bunun için hastaneden randevu alınması gereklidir.  Haliyle pandemi sebebiyle hastanelerden randevu almak zorlaştı bu sebeple engelli heyet raporu randevuları alırken zorluk yaşamaktayız.  Bunun haricinde bildiğimiz üzere  korona virüs sebebiyle  yüz yüze eğitim yerine uzaktan eğitime geçildi özellikle üniversite öğrencisi işitme engelli öğrenciler uzaktan eğitimi  anlamakta bir hayli zorlandılar. Üniversitelerinden tercüman talep ettiler.. Tercüman sağlanabilir veya zoom ile canlı altyazı yapılabilirdi.  Bunun haricinde başka bir noktaya da değinmek isterim.İşaret dili bilen psikologlara da oldukça gereksinim var. Bazı sağırların zaten dertlerini anlatamamaktan oluşan sinirli bir yapıları vardır. Zamanla içlerine daha da kapanırlar. İçlerinde kopan fırtınaları fark edemezsiniz. Sevdiğimiz, mutlu sandığımız, “hayat dolu” dediğimiz sağır bir arkadaşımız geçen yıl pencereden atlayarak intihar etti.  Zorunlu karantinada olanlara ihtiyaçlarını götüren Vefa Sosyal Destek gruplarının whatsapp hatları olması telefonda anlamayan, yazışan işitme engelli bireyler için çok büyük bir imkândı.  Ancak işaret dili kullanan 65 yaş ve üstü olan sağır bireyler arasında akıllı telefon kullanamayan vardı, whatsapp hattında tercüman olmadığı için  ihtiyaçlarını iletemediler. İşaret dili bilen tanıdıkları dernek başkanlarına ulaşarak hasta bezi, market alışverişi gibi ihtiyaçlarını ilettiler. Bunlar üzerinde  düşünülmesi gerekir  bizler önerilerimizi sıraladık’’ dedi.

“İŞARET DİLİ HEVES YA DA MODA İÇİN ÖĞRENİLMEMELİDİR”

 İșaret dili tercümanlığının az olması sebebiyle zaman zaman birtakım sıkıntılar yaşandığını kaydeden ve bu anlamda özellikle gençlere ve gönüllü olarak ișaret dili öğrenmek isteyenlere seslenen İED Başkan Yardımcısı Onur Cantimur,İşaret dili kursu veren eğitmenin yetkinliğini iyi araştırsınlar. 3 aylık temel seviyede iletişim öğreten kurslar ile yetinmesinler. Kurslar ile yetinmeyip en az 4-5 yıl boyunca sağır bireyler arasında yıllarca pratik yapsınlar.  Hataları olacaktır doğal olarak. Eleştirilere açık olsunlar. Eleştirileri dikkate alıp doğru şekillerini öğrenerek devam etsinler. İşaret dilinde mimikler de çok önemli. Buna da önem versinler. “Sağır kültürünü” özümsemeye çalışsınlar. Dil nankördür kullanılmayınca unutulur. Sağırların olduğu STK’lara katılarak pratik yapmaları gereklidir.  Bir heves ya da moda için öğrenilmemelidir. Sağır bir çocuğa derslerinde yardımcı olmak, sağır bireye EKPSS tercihlerinde yardımcı olmak gibi somut faydaya dönüşmelidir” ifadelerini kullandı.

“GEÇ İŞİTME CİHAZI KULLANILMASI %9 ORANINDA ALZHEİMER HASTALIĞINI TETİKLİYOR”

 Geç işitme cihazı kullanımının  Alzheimer hastalığını tetiklediğini ileri süren Cantimur,” Cihaz kullanması gereken çocukların dil gelişiminin kazanıldığı kritik yaş olan 4 yaşa kadar mutlaka cihazlandırılması gerektiğini uzmanlar söylüyor. Cihazsız geçen her gün, saat, dakika zarar olup kaybedilen zamanın telafisi olmuyor, kulak tembelleşiyor, söyleneni anlamak ve ayırt etmek güçleşiyor. Bireyin motivasyonu düşüyor, öğrenciyse akademik başarısı düşük oluyor. Yetişkin ise topluma entegre olması güçleşiyor. Derdinin anlatamamaktan kaynaklanan sinirli yapıları oluyor. Geç işitme cihazı kullanılması %9 oranında Alzheimer hastalığını tetikliyor. Özellikle ergenlik döneminde işitme kayıplı gençler, etiketlenme-dışlanma korkusundan vb. dolayı  “işitme cihazım görünmesin” kaygısıyla da cihaz takmıyor. Oysa tam tersi duruma yol açıyor. Cihaz takmamak iletişim kurmayı zorlaştırıyor böylece arkadaş ortamlarından dışlanmayı hızlandırıyor. Bu psikolojik sorunun mümkün olduğunca erken çözülmesi, “cihazla barışık” olunması gerekiyor. Bu konuda rehber öğretmenlere büyük görev düşüyor, “işitme kaybı” konusunda farkındalık düzeylerinin yüksek olması gerekiyor” dedi.

“ŞEFFAF MASKELERİN ÜRETİMLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI VE YAYGINLAŞTIRILMASI LAZIM”

 Son olarak gazetemiz aracılığıyla ilgili bakanlıklara ve yerel yönetimlere seslenen Cantimur, “Bizler İçişleri Bakanlığı’na bir yazı göndererek  işitme engelli kamu personellerinin olduğu kamu kurumlarına şeffaf maske gönderilmesini talep ettik. Böylece işitme engelli arkadaşlarımız çalışma arkadaşlarının ne dediğini daha iyi anlayabilecek ve  iş verimi düşmeyecek. Şeffaf maskelerin üretimlerinin sürdürülebilir olması ve yaygınlaştırılması lazım. Isparta Büyükşehir Belediyesi, Avcılar Belediyesi şeffaf maske üretti ve bizlere ücretsiz gönderdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bizlere ateş ölçer, kovid-19 uyarı afişleri gibi yardımlarda bulundu. Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kendi ürettikleri ayaklı dezenfektan standını bağışladı. Destek veren kurumlara  gazeteniz aracılığıyla tekrardan  teşekkür ederiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

(Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim