Bir sivil toplum kuruluşu olan Çalıkuşları Platformu, 3 yıldan bu yana hassas gruplar olan kadınlar, çocuklar ve kendi ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye sığınan sığınmacılara yönelik çalışmalar yapan bir kuruluş. Platformun kurucularından Avukat Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu ile yaptığımız söyleşide iyiliğin bulaşıcı olduğu ifade edilerek, ileriye yönelik çok güzel projelerin hazırlandığı belirtildi. Çalıkuşları Platformu 3 yıldan bu yana hassas gruplar için çalışmalar yürüten bir sivil toplum kuruluşu. Yaptıkları iyilikleri reklam olarak kullanmadıklarını, basınla çok paylaşmadıklarını ifade eden platform, “Esas olan bir elin verdiğini diğer elin görmemesidir” ifadelerini kullandı. Gazetemize Çalıkuşları Platformu’na ilişkin açıklamalarda bulunan av. Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu şunları anlattı. NEDEN ÇALIKUŞLARI PLATFORMU? Öncelikle platformun ismini neden çalıkuşları koyduklarına ilişkin konuşan Tülay Bekar bunun için 3 sebep sıraladı. İlk sebebin Mustafa Kemal Atatürk’ün, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını uyumadan önce muhakkak birkaç sayfasını uyuyarak uyuduğunu ifade eden Bekar diğer nedenlere dair şunları söyledi: “İkinci neden ise kitaptaki Feride karakterinin İstanbul’un lüks yaşantısını bırakıp eğitim gönüllüsü olarak Anadolu’nun tozlu yollarına cesur bir kadın olarak gitmiş olması. Bizim için 3’üncü neden ise kuşların yaşam şekline bakıldığında genelde yuvayı dişi kuş bekler, ama çalıkuşlarında öyle değil. Erkek ve dişi beraber nöbetleşe yuvalarını beklerler. Aynı zamanda çalıkuşları sahte yuva yaparak kendilerini tehlikelerden korurlar, kendilerini bu şekilde güvende tutarlar. Biz ise yıllardır ülkemiz için çalışmalar yapıyoruz. Türkiye daha iyi olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları iyi bir noktaya gelsinler istiyoruz. Bizler okumuş aydınlar olarak bu ülkeye borcumuzun olduğunu düşünüyoruz. Bundan dolayı Çalıkuşları Platformu’nu kurduk ve az önce saydığım sebeplerden ötürü de bu ismi koyduk.” “BİR ELİN VERDİĞİNİ DİĞER EL GÖRMEZ” 3 yıl önce kurulan platformun 3 yıl içerisinde yaptıklarına değinen Tülay Bekar özetle şunları anlattı: “O kadar çok sorun var ki… Şiddet, istismar, uyuşturucu ile mücadele, sığınmacılar ile ilgili sorunlar. Bunlara baktığımızda şunu fark ettik. Bu gruplar özellikleri olan gruplar. Örneğin sığınmacılar, çocuklar ya da kadınlar… Hassas noktaları var, bu noktaları ekonomik suç örgütleri, terör örgütleri ve radikal dinci örgütler bize karşı kullanabiliyorlar. Babür Caddesi’nde bulunan Tandoğan Okulu’nda biz bunu çok iyi gözlemledik. Biz de düşündük ki o terör örgütlerinin bu hassas noktalarla oynamalarına izin vermemeliyiz. Bunun için de elimizi taşın altına soktuk. Neler mi yaptık? Babür Caddesi, eskiden Çinçin diye adlandırılan bölge burası. Bu caddede bulunan 380 öğrencili Tandoğan Ortaokulu etrafında uyuşturucu satıcılarının yer aldığı bir okul. Oraya öğrencileri ziyarete gittik ve fark ettik ki çocukların ebeveynleri cezaevinde. Ve o çocuklar sömürüye açık bir alandalar, o çocukları uyuşturucu satıcısı olarak kullanılıyorlar. Çocuklara rol model olarak ressam, Yargıtay üyesi, sendika genel başkanı, sanatçı ve aklınıza gelecek bütün mesleklerden rol modeller götürdük. Öğrencilerle görüşmeye giden rol modellerden sonra o çocukların her biri o kadar güzel hayaller kurmaya başladılar ki… Burası uyuşturucunun satıldığı bir bölge olarak biliniyor ve oradaki çocuklar buna maruz kalan çocuklar. Bunu esasında o çocukların lehine düzeltmek de sosyal devlet ilkesine göre devletin görevi. Buna baktığınız zaman, yapılan iyilikler küçük gibi gözüküyor, öyle değil. Zaten kelebek etkisi de böyle bir şey. Birde aracı olduğumuz çoğu iyilikleri paylaşmıyoruz, anlatmıyoruz. Çünkü bir elin verdiğini diğer el görmez.” “DOKUNABİLDİĞİMİZ KADAR HERKESE DOKUNMAK İSTİYORUZ” Konuşmasına devam eden Tülay Bekar şunları anlattı: “Sığınmacılar örneğin… Ülkemizde 4 milyona yakın sığınmacı var. Fakat sığınmacıların uyum süreci henüz tamamlanmış değil. Uyum sağlanmaması ile de kendilerinin ve bizim aleyhimize dönüşü olmayan sonuçlar doğuruyorlar. Birde bu noktada söylenmesi gereken ise kayıtsız olarak Türkiye’de yaşayan sığınmacılar. Onları da bir çocuk örneğin kolunu iş makinesine kaptırdığında öğrenebiliyoruz. Bu ne kadar acı. İşte biz dokunabildiğimiz kadar herkese dokunmak istiyoruz. Tabi sorun o kadar çok ki… Biz bunların hepsiyle baş edemeyiz, ama yürekten kime dokunursak ve ellerini tutarsak bizim için iyidir diye düşünerek Çalıkuşları Platformu olarak yola çıktık.” ŞAHİNDOKUYUCU: ÇALIKUŞLARI UMUDUN KANATLARIDIR Platformun sözcülerinden Haydar Şahindokuyucu ise Çalıkuşu Platformu’nun farklı disiplinlerden gelen insanların başlattığı bir vicdan hareketi olduğuna değinerek şunları anlattı: “Çalıkuşları umudun kanatlarıdır. Bugün için yürek, umut gibi kavramlar umudun karartıldığı bir dönemden geçtiğimiz süreçte çok önemli kavramlar haline geldiler. Neden böyle bir ihtiyaç doğdu? Toplumun içerisinden geçtiği süreç bir tarafa kapitalizmin insanları yalnızlaştırdığı süreçte bizim toplumsal değerlerimizi koruyabildiğimiz anlayışın bir anlamda dışa vurumudur. Toplumsal sorunlara karşı duyarsız kalmayan, bunu fiiliyata dökmek isteyen, farklı disiplinlerden insanların bir araya gelerek kurduğu bir oluşumuz. Yürek hareketinde pozitif ayrımcılık yapılması gereken kadın ve çocuklardan yana tavır koyuyoruz ve vicdanları harekete geçiriyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden tutun kadınlara ve çocuklara karşı sömürüye karşı mücadele yürütüyoruz. Biz yaptıklarımızı reklamsız, basına ihtiyaç duymadan yaparak 3 seneden beri yol alıyoruz. Bundan sonraki hareket tarzımız da eşitlikçi, toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik bir örgütlenme modeliyle yol alarak olacaktır. Bu anlamda hepimiz çok heyecanlıyız.” HAKKARİ’DE 700 ÖĞRENCİLİ OKULA BİLGİSAYAR TEMİN EDİLDİ Platform olarak yaptıklarını anlatmaya devam eden Tülay Bekar ise Hakkari’nin Derecik Belediyesi’nin kendilerinden bilgisayar talebinde bulunduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Bize bir telefon geldi ve 700 öğrencili Derecik Belediyesi’nde okulda bilgisayar olmadığı söylendi. Bunun üzerine ben de Milli Eğitim Bakanlığı’na ulaştım ve durumu ilettim. İşin kötüsü de oradaki çocuklar devletin kendilerini sevmediklerine dair serzenişlerde bulunuyorlardı. MEB Müsteşarı konuyu araştırınca gerçekten o okulda bilgisayar olmadığı fark edildi. 15 gün içerisinde gerçekleştirdiğimiz telefon trafiği ile o okula bilgisayarların ulaşmasını sağladık ve o çocukların neredeyse hepsinin bilgisayarının olmasına vesile olduk. Böylelikle terörün en azından o bölgeyi ele geçirmesini de engellemiş olduk. Çünkü terör eşitsizlik zaafından faydalanmayı çok iyi biliyor ve biz o bölgede ona izin vermedik.” “ÇOCUKLARIN HATIRALARINDA GÜZEL ŞEYLERE YER AÇMAK LAZIM” Tekrar sözü alan Haydar Şahindokuyucu ise ülkesine aşkla bağlı insanların yine bu ülkenin kadınları ve çocukları için bir şeyler yapma arzusu ile dolu olduklarını belirterek, “Bizim ülkemizle olan kaygılarımız söz konusuysa bunun için çeşitli refleksler ortaya konulmalıydı. Bizim dokunabildiğimiz her kadın ve çocuğun hayatına Atatürk’ün aydınlanma felsefesinin de oluşması için de çaba harcamamız gerekiyordu. Yani biz oraya dokunup çıktığımız zaman orada çiçekler açmalıydı. Tamamen bu felsefe ile yol alıyoruz” dedi. Soma’da maden kazasında hayatını kaybeden maden işçilerinin çocuklarını Ankara’ya davet ettiklerini ifade eden Şahindokuyucu, “Onları I. Meclise götürdük, sonrasında Anıtkabir’i gezdirdik, bununla birlikte konaklamaları-yemekleri sendikalar tarafından karşılandı. Soma’dan gelen çocuklar için harcanan para 20 bin liraydı ama biz hiç para harcamadık. Para harcayan Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türk İş ve Başkent Üniversitesi oldu. Biz sadece aracı olduk. Ve o çocuklar muhteşem bir gün geçirdiler. Biz ise buna vesile olmaktan dolayı büyük mutluluk yaşadık” diye konuştu. Son olarak, çocukların hatıralarında güzel şeylere yer açmak lazım ifadelerini kullanan Şahindokuyucu sözlerini şöyle bitirdi: “Biz de o çocukların hatıralarında güzel olarak yer alacağız. İnsanların iyilik yapma ihtiyacı içerisinde olması da bize bu konuda çok yardımcı oluyor. Ülkemizin olağanüstü dönemlerden geçtiği dönemde olağan davranışlarla bu dönem atlatılamaz. Olağandışı, sıra dışı yüreklerle, duygu haliyle bu dönem atlatılabilir. Biz 3 yıldır sessizce yol alıyoruz ve kimseye bunu da duyurmuyoruz. Birçok sivil toplum kuruluşlarıyla da çalışmalar yürütüyoruz. Birçok projelerimiz var ilerisi için, en kısa sürede hepsini bir bir yapmaya başlayacağız. Size de bize bu imkanı tanıdığınız için çok teşekkür ediyoruz.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim