Tüm dünya gibi biz de evlerimize kapandık ve Covid-19’dan kurtulacağımız günleri bekliyoruz. Bir önceki yazımda 2006 yılında kaleme alınan ama Türkçeye çevirisi 2008 yılında yapılan “21. Yüzyılın Belası: Tabağımızdaki Şeytan” isimli kitaptan söz etmiş, alıntılar yapmıştım. Alıntılara kaldığımız yerden devam edeceğim çünkü dünyadaki salgınlar konusunda uzman olan gazeteci Andrew Nikiforuk 14 yıl önce tahmin ettiği salgına bir isim vermemişti ama kitabını yazarken sanki birebir bugünleri görmüştü: “… hükümetler, ‘öksürük ve hapşırık hastalık bulaştırır’ gibi teknolojiden uzak mesaj verme şampiyonu olacaklar. İnsanlara ellerini yıkamalarını, ağızlarını örtmelerini ve kalabalıklardan uzak durmalarını söyleyecekler. Hastaların yataklarında kalmalarını emredecekler, insanlara da hastaların gözlerine, burunlarına ve ağızlarına dokunmamalarını tavsiye edecekler. Temel hijyen ve temel davranışlar, ölüm kalım meselesi haline gelecek. Şiddetli salgına cevap olarak hükümetler sınırları kapatacaklar ve hastaları gönülsüzce karantinaya alacaklar. Eğer gönüllü karantinalar başarılı olmazsa yetkililer okullar ile üniversiteleri kapatacaklar ve bunları geçici olarak hastanelere, morglara dönüştürecekler. Toplu halde yapılan aktiviteleri ve spor karşılaşmalarını yasaklayacaklar, sinema komplekslerinin kapısına kilit vuracaklar. Toplu taşıma durma noktasına gelecek. İnsanlar evlerinde sıkıntıdan patlayacak ve en iyisinin olması için dua edecekler. … Hastaneler tedavi edebileceklerinden daha fazla hasta insana çabucak bakacaklar. ABD’nin bir milyon yatağı var ama minör boyutlardaki bir salgın bile hastaneye yatmayı gerektiren en az 5 milyon enfeksiyon vakasına yol açacak. Bu yüzden koridorlar sedyelerle dolacak. Hastanelerin ve kliniklerin çoğunda bir hafta içinde yatak, eldiven, yüz maskesi, dezenfektan, antivirütik ilaç ve antibiyotikler bitecek. Akciğerleri iflas eden hastalara gereken mekanik vantilatörlere olan talep, çok kısa süre içinde arzı aşacak. Nefes almak için bir vantilatöre ihtiyaç duyan çoğu insan bunu bulamayacak ve ölecek. … Salgın bir noktada diğer istilacılarla karşılaşacak ve onları kucaklayacak. Büyük sayılardaki bağışıklık sistemi zayıflamış HIV pozitif Afrikalı, gribin evrimini çabuklaştıracak ve ölümcül mutasyonları tetikleyecek. Kuzey Amerika’nın artık yaşlanan ‘bebek patlaması’ jenerasyonu da (78 milyon civarında insan) ateşe benzin dökecek… (250 yılında dünya nüfusunun dörtte biri 60 yaş üzerinde olacak. Bu da mikrobik istilalar için yeni bir olgunlaşmış monokültürü temsil ediyor.)”
Editör: TE Bilisim