Osmanlı döneminde oldukça popüler olan ve okuma-yazma bilmeyenlerin mektuplarını ve dilekçelerini yazan Arzuhalciler, toplumda okuma yazma oranının artmasıyla birlikte mesleğin neredeyse yok olduğunu söyledi. Özellikle adliye ve belediye binaları önünde rastladığımız Arzuhalcilerin sayısı bir elin parmağını geçmeyecek durumda. Var olan arzuhalcilerin çoğunun hakkında ise, ‘avukatlık kanununa muhalefet ettikleri’ gerekçesi ile suç duyurusunda bulunulmuş. Yaklaşık 35 yıldır Ankara Adliyesi etrafında Arzuhalcilik (Dilekçe yazan) yaptığını dile getiren Yusuf Yurtaşan, Adliyenin etrafında zamanla bekleyecek ve barınacak yer bulamadıklarını ifade etti. “BİLGİSAYAR ÇAĞINI YAKALAYAMADIK” Bir hevesle başladığı arzuhalcilik mesleğinde okur-yazarlığı olmayanların dertlerini dinlediğini belirten Yusuf Yurtaşan, avukatların çoğalmasıyla birlikte arzuhalciliğin azalmaya başladığını belirterek, “Cahil kesim ile okur-yazarlığı olmayanların dertlerini anlatamayanların dertlerini yazılı olarak anlatan arzuhalciler epeyce vardı. Ama o dönemlerde avukatlarda azdı. Avukatların yapamayacağı basit işleri arzuhalciler yapıyordu. Bilgisayarların çıkması ile dilekçeye gerek duymadan resmi kurumlarda işler rahat yürütülüyor. Bu nedenle de arzuhalcilik mesleği azalma gösterdi. O dönemlerde arzuhalcilere gelen insanlar kuvvetli dilekçe isterlerdi. 25 yıl daktilo kullandık. Bilgisayar çağını yakalayamadık. Daktiloya alışmanın da etkisi büyük bilgisayar kullanımını zor zannediyoruz. Eski telefonlardan da akıllı telefonlara geçiş yapamadık" dedi. “MESLEĞİMİ YAPMAMDA HERHANGİ BİR SAKINCA YOK” İki kez 4.Asliye Mahkemesinde yargılandığını ve berat ettiğini dile getiren Yurtaşan, “Ben Arzuhalcilik yaptığım için yargılandım. Bu meslek yasak olan bir meslek değil. Fakat şikayet edildiği için iki defa yargılandım. Her ikisinde de berat kararı aldım. Davayı Yargıtay’a gönderdiler. Fakat ben hala mesleğimi yapıyorum. Elimdeki belge de benim bu mesleği rahat bir şekilde yapabileceğimi gösteriyor. Burada sanki Türk vatandaşı değiliz muamelesi görüyoruz. Bizi belediyenin yerine sokmuyorlar. Adliyeye bile yaklaştırmıyorlar. Polis memurları da bırakmıyor. Bu konu için başsavcılığa dilekçe verdim. Adliyenin içinde değiliz fakat dışarısı bile bize yasak ediliyor” şeklinde konuştu. “35 YILDIR BU MESLEK İLE GEÇİNİYORUM” Adliye etrafında bekleyecek yer bulamadıklarını, her yerin kendilerine yasak olduğunu kaydeden Yurtaşan, “Yaptığım iş benim ekmek paramdır. Ben bu meslekten yaklaşık 35 yıldır ekmek yiyorum. Bu saatten sonra yapabileceğim başka bir meslekte bulunmuyor. Benim çocuklarım var. Bu çocuklara bakmak benim görevimdir. Kalp hastası olan biriyim. Artık bu duruma iyice dayanamaz hale geldik. Ben seyyar gezmeliyim. Benim mesleğim gezmek ve dilekçe yazarak para kazanmaktır. Bana dilekçe yazdırtmıyorlar. Bizim tek isteğimiz yılların mesleği olan bu mesleği rahat bir şekilde ve sorunsuz yapmaktır” diye konuştu. ARZUHALCİLİK MESLEĞİ NEDİR? Eskiden mahkeme önlerinde belli ücret karşılığında davacı olan kişilere dilekçe yazan kimselere denir. Günümüzde Arzuhalcilik yok olmaya mahkum meslekler arasındadır. Arzuhalci, arz-u hâl yapan kişi manasına gelir. Arz-u hal ise durumu belirtmek manasına gelir. Yani hali, durumu, vaziyeti söyleyen, bildiren kişi manasına gelir. Fakat kelime anlamının ötesinde arzuhal dilekçe demektir. yani Arzuhalcinin tam Türkçe karşılığı dilekçecidir. Arzuhalci, eskiden belediye veya adliye gibi devlet dairelerinin yakınında, köşebaşlarında, halkın mektup, dilekçe yazmak gibi işlerini yapan kişiydi. Arzuhalcilik karlı ve geçerli bir meslekti. Osmanlılarda arzuhalcilik bir teşkilata bağlı olarak, resmi müsaade ile yapılırdı. Arzuhalci olmak isteyen bir kimse, Arzuhacibaşı, Divan-ı Hümayun çavuşları, ocağın zabitlerinden çavuşlar emini ve katibinden müteşekkil bir kurul önünde imtihan verir, kazandığı takdirde arzuhalciliğe kabul edilirdi. İmtihanda, kanun bilgisi ve yasak edilen şeyleri bilmek gibi vasıflar aranırdı. Arzuhalcinin yegane sermayesi, küçük bir masa ile birkaç divit veya kamış kalem, bir mikdar kağıt, zarf ve kurutma tozundan ibaretti. Genellikle bunlar, güngörmüş hukuki meseleleri iyi bilen, ihtiyar halkın sempatisini kazanmış kişilerdi. (Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim