Haberlerde Ankara Gaziosmanpaşa'da bulunan ve Ankaralıların yoğun olarak ilgi gösterdiği bir mekanda hayvanların zehirlendiği bilgisine ulaştım. Kirpisinden, kuşuna,kedisinden, ördeğine kadar birçok hayvan telef oldu.Bunu kim neden ve hangi akla hizmet yapar bilmiyorum ama şundan eminim ki bu tarz akıl sağlığı olmayan insanlarla her an her yerde iç içeyiz. Hayatım boyunca en tehlikeli bulduğum iki insan profili var. İlki pedofili olup, çocuk istismarcılığına yatkın olan, ikincisi hayvanlara her türlü  zulüm ve işkenceyi normal bulan. Üstelik bu iki sapkın profil ne meslek tanıyor ne unvan tanıyor ne de itibar. Genel kanılara varmak yanlış her an her meslek grubundan her yaştan insan yapabiliyor. Seçimlerden önce gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağına ilişkin sözlerin hala tutulmamasından dolayı son derece üzgünüm. Bu konuda öncelikli olarak hayvanlara uygulanan hukuki düzeneğin değiştirilmesinden yanayım. Ne yazık ki hayvanlar ülkemizde hala ''mal'' statüsünde yer alıyor. Avrupa'ya baktığımızda işin rengi değişiyor. Avrupa'da hayvanlar hukuksal düzlemde ‘insana yakın hisli varlıklar’ olarak yer alıyor. Bizde de bu şekilde  ele alınması için neler yapmalıyız? Hangi konularda yetersiz kalıyoruz? Her şeyi bir kenara bırakıp oturup düşünmemiz gerekiyor. Avrupa'da  hayvan polisleri dahi varken bizim hala hayvan hakları için bir adım dahi ileriye gidemediğimizi görmek inanın çok üzücü Peki bu anlamda hayvan hakları savunucuları ne istiyor? Aslında hayvan hakları savunucuları diye belirtmeye dahi gerek yok. Kendini, düşünen, sorgulayan, zekasını kullanabilen bir varlık olarak tanımlayan herkesin hemfikir olması gerek. Türkiye Barolar Birliği’nin 2017 yılında Adalet Bakanlığına ilettiği ve hayvanlara karşı işlenen suçların ‘kabahat’ten fazlası olarak görülmesini istediği önerileri şöyle: ''Sahipli veya sahipsiz hayvanlara her kim kasıtlı olarak kötü davranır, acımasız ve zalimce işlem yapar, döver, aç ve susuz bırakır, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakır, bakımlarını ihmal eder, fiziksel ve psikolojik acı çektirir, hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlar, hayvanlara tecavüz eder, işkence yapar, bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler verirse iki yıldan beş yıla kadar hapisle cezalandırılır. Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.'' Bunlar sadece dile getirilen istekler. Burada en büyük görev hükümete düşüyor. Kendi adıma hayvana şiddetin tekrar gündeme alınıp yetkililerin artık düğmeye basmasını ve bu zulme bir son vermelerini istiyorum. Devletten, ''Hayvan Hakları'' konusunu iyice bir irdeleyip bu konuda verilebilecek en doğru cezai yaptırımı  hayata geçirmek adına harekete geçmesini istiyorum. En önemlisi de okullarda ''Hayvan Hakları'' konulu bir dersin eğitim öğretim müfredatında yer almasını yetkililerden talep ediyorum. Unutmayın, yaşam sizin kadar onun da hakkı!
Editör: TE Bilisim