Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1934 yılında yayımlanan romanı Ankara’da, Selma Hanım karakteri ve kendisinin eşleri (Nazif Bey, Binbaşı Hakkı Bey, Neşet Sâbit) ekseninde Türkiye modernleşmesi anlatır. Romanda aynı zamanda bu modernleşme süreci içerisinde Ankara’nın yaşadığı dönüşümler de üç temel mekân (Taceddin Mahallesi, Yenişehir, Cebeci) çerçevesinde okura aktarıp, Yakup Kadri, kitabın son bölümünde hayal ettiği Türkiye’yi betimler.

Romanın ilk bölümü, İstanbul’da yetişmiş Selma Hanım’ın eşi Nazif Bey ile birlikte Ankara’ya taşındığında başlar. Bu bölüm Millî Mücadele öncesi Ankara’nın anlatıldığı bölümdür. Ankara’daki yaşam ve Ankaralılar, Selma Hanım için bir hayal kırıklığı olur. Ankaralılar için de Selma Hanım özelinde İstanbullulara “yaban” denilir. Selma Hanım ve eşi Nazif Bey’in ev sahibi Ömer Efendi bir harp zenginidir. Kendisinin bu zenginliğine rağmen yaşadığı koşullar Selma Hanım tarafından garipsenir.

Ömer Efendi ve ailesi eğitilmesi gereken, medeniyetsiz kişiler olarak tasvir edilip; Ömer Efendiler için de Selma Hanım ve eşinin katıldığı toplantılar yadırganır ve kendileri de İstanbul âdetlerini Ankara’ya taşıyan kişiler olarak algılanır. O dönemde Ankara ise bir taşra kenti olarak yansıtılır. Estetikten ve doğal güzellikten yoksun bu kentte evler ve yollar kötü, altyapı ise yoktur. Ancak Ankara’nın bu denli kötü tasvir edilmesinin nedeni, Milli Mücadele dönemiyle beraber kentin açlık ve sefalete mahkûm olmasıdır. Mustafa Kemal öncesi Ankara’yı temsil eden Taceddin Mahallesi artık merkez olmaktan çıkar ve Cumhuriyet ile merkez Çankaya olu.

İkinci bölümde Ankara’nın yaşadığı değişim, Selma Hanım’ın Hakkı Bey ile tanışması üzerinden anlatılır. Eşi Nazif Bey ile yaptığı bir ziyarette Binbaşı Hakkı Bey ile tanışır Selma Hanım. Bu Batı düşmanı bey, Selma Hanım’a vatan bilinci aşılar ve kendisi Selma Hanım’ın Anadolu kadını olma yolunda bir basamak taşı olur. Savaşın bitişi ve Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle yeni merkezi Yenişehir olan Ankara değişim geçirir; yollar düzenli olmaya başlamış, temizlik, kanalizasyon gibi problemler azalmaya başlar. Romanda bu bölümde Ankara’nın doğal güzelliklerine yer verilir.

Eski Ankara’nın kötü imajı hafifletilir. Selma Hanım ise artık bu kenti ve bu kentte yaşayan insanları yadırgama yolunu değil, anlama yolunu seçer. Hakkı Bey ise Yenişehir sosyetesi gibi Avrupalılaşmaya çalışır. Romanın bu bölümünde insanların modernleşmeyi yanlış anlamasından bahsedilir ve modernleşme hep balolar, danslar düzeyinde sıkışıp kalır, ilerlemez.

Son bölümde ise Selma Hanım’ın eşiyle katıldığı bir davet sırasında Neşet Sâbit ile tanışması üzerinden tasvir edilir. Bu bölüm aynı zamanda Cumhuriyet’in olgunlaştığı ve Yakup Kadri’nin hayal ettiği Türkiye’yi anlattığı bölüme denk düşer. İkinci bölümde vurgulanan yanlış modernleşme algısının terkedilmesi Neşet Sâbit gibi aydınların önderliğinde olur. Kendisi Türk kültüründen uzaklaşmamakla birlikte Batılılaşmanın temel alınması gerektiğini düşünür. Selma Hanım ve Neşet Sâbit evlenir ve Cebeci’de oturmaya başlarlar. İkisi de çok çalışıp Cumhuriyet’e hizmet eder. Bu bölüm Ankara’sı kentleşir, kültür kaynağı hâline gelmiş ve tiyatro, sergi, konser gibi etkinliklere ev sahipliği yapan bir yer hâline dönüşür.

Editör: TE Bilisim