Ankara’nın köklü ailelerinden Kalıpçızade ailesinin Hamamarkası’nda yer alan konakları restorasyondan geçtikten sonra Ankaralıların ziyaretine açıldı. Tarihi bir öneme de sahip olan Kalıpçızade Konağı, Kurtuluş Savaşı sırasında bahçesinde yaralı askerlerin tedavi edilmesini sağlamış bir konak. Aynı zamanda Kalıpçızade ailesinden Seymen Abdurrahim Efe, 1919 yılında diğer Ankaralılarla birlikte Ankara Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’ne 27 bin 500 kuruş bağış yaparak dönemin en yüksek bağışını yapan aile arasında yer alıyor. “SAKARYA MEYDAN SAVAŞI SIRASINDA KONAK SAHRA HASTANESİNE ÇEVRİLMİŞ” Kalıpçızade ailesinin torunlarından olan Efsun Karabacak Kalıpçızade Konağı’nın tarihi değerini anlatarak” “1840 yılında Ankara’da bir Nüfus Sayımı yapılmış ve o tarihte bu binanın olduğu yer alıyor. Buradan anlıyoruz ki konak hep bizim ailemizdeymiş” dedi. Karabacak sözlerini şöyle söyledi: “Her insanın bir öyküsü var. Aslına bakarsanız her canlının, dağın, taşın, ağacın, zeytinin, hatta tarihe tanıklık etmiş eski yapıların, sokakların da kadim öyküleri var. Benim dedelerimin konağının öyküsü de böyle bir şey. En az 4000 yıllık öyküsü olan Ankara burası. Sert havasıyla, kıraç toprağıyla ve yiğit seymenleriyle kendi halinde bir vatan toprağı. Ankara o dönem İmparatorluğun son yüzyılına tanıklık da eden bir şehir. Konağımız Osmanlı Devleti’nin son dönemine, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyetin ilk yıllarına tanıklık etmiş bir konak. Sakarya Meydan Savaşı sırasında konak sahra hastanesine çevrilip, yaralılar tedavi edilmiş. Konak ve bahçesi diğer komşuların ki gibi bir açık hava hastanesine dönüştürülmüş. Otların, samanların üzerine atılan çullarda, yayılan kilimlerde yaralı askerler tedavi edilmiş.” “DEDEM ATATÜRK’Ü DİKMEN SIRTLARINDAN KARŞILAMIŞ” Dedesinin Dikmen sırtlarında Atatürk’ü ilk karşılayan seymenlerden olduğunu belirten Karabacak, “Onlarca yıl, hatta iki asrı geçen zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne, Kurtuluşa, İstiklal Savaşına, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarına ve daha nice olaylara tanıklık eden Konak neler yaşamadı ki… Ailenin şerefli bir Milli Mücadele anısından bahsetmek istiyorum. O da şöyle: Kalıpçızadelerden Seymen Abdurrahim Efe 1919 yılında diğer Ankaralılarla birlikte Ankara Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’ne 27 bin 500 kuruşla katılarak Milli Mücadeleye destek vermiş. Ve bu destek o dönemin en yüksek desteklerinden birisi. Kıran kırana geçen Sakarya Meydan Savaşı’nda birçok kişide biliyor ki seymenler destan yaratıyorlar. 9 bin 800 kişinin hayatını kaybettiği savaşta, bunun 4 bin 565 vatanseveri Ankaralı” diye konuştu. “KONAĞIMIZIIN TARİHİ ÖNEMİ BÜYÜK” 1800’lü yıllardan beri konağın ailesinde olduğunu belirten Karabacak şunları söyledi: “Ailenin birçok kişisi bu konakta doğmuş, annem de buna dahil. Ben de ailenin 7’nci kuşağıyım. Konağın restorasyonu ise yakın zamanda bitti ve neredeyse 5 yıl sürdü. Elimizden geldiğince de aslına uygun restore ettirmeye çalıştık. Şuanda ise bir işletme olarak faaliyette.” Konağı restore ettirdikten sonra konakta butik işler yaptıklarını da belirten Karabacak, “Konağımızda restoran bölümümüz var ve gruplara özel olarak çalışıyor. Onun dışında doğum, nişan, kına gibi özel günlere ev sahipliği yapıyoruz. Bu çevrenin en büyük bahçesine sahibiz, yaz organizasyonlarımız bahçemizde yapılıyor” dedi. Bizim konağımız Hamamönü’nde değil de Hamamarkası’nda yer aldığından bizim bulunduğumuz bölge Hamamönü kadar bilinmiyor diyen Karabacak, “Yeni yeni tanınmaya başlanmış durumda Hamamarkası. İnsanlar burayı da öğrensinler, bilsinler istiyoruz. Çünkü Kalıpçızade ailesi olarak bizim konağımızın tarihi önemi de büyük” ifadelerini kullandı. “KONAĞI KÜLTÜR SANAT MERKEZİ HALİNE GETİRDİK” Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılına ve Cumhuriyetin ilk yıllarına tanıklık eden konağın restore edildiğini ifade eden Karabacak, “Ailemiz, bu kadim konağı atalarının mekanı olan bu kutsal yuvayı bir kültür sanat merkezi haline getirdiler. Konağın yüklük, kiler ve depo olarak kullanılan bölümleri ise sanat galerisine dönüştü ve yakın zamanda sanatsal etkinliklerimiz de hızla artırılacak. Salonlarımız şiire, edebiyata, söyleşilere ev sahipliği yapmaya hazır. Çünkü ailemiz somut olmayan kültürel mirasa önem veren bir aile. Geçmişte Ulucanlar’ın, Hamamönü’nün güzel genç kızlarının kınalandığı, nişanların, sünnetlerin, mütevazi eğlencelerin yapıldığı Konak ve bahçesi bu anlamda mutluluklara da tanıklık ediyor ve etmeye de devam edecek” ifadelerini kullandı. BAŞKENTLİLERİ KONAĞIMIZA BEKLİYORUZ”             Son olarak Ankaralıları konaklarına davet eden ve artık konağın halka açık bir konak olduğunu belirten Karabacak, “Konağımızda birçok sanatsal faaliyet de yer alıyor. Bunlardan birisi ise çiçek tasarımı kursu. Kursumuzun öğretmeni olan Buse Ekinci ise işinde çok iyi bir öğretmen. İstanbul’dan Ankara’ya ders vermek için geliyor. Bunun gibi birçok faaliyete ev sahipliği yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Yakında sergiler de açılacak konakta. Hem tarihi hem de sanatı bir arada yaşamak isteyen Başkentlileri konağımıza bekliyoruz” dedi. (Türkan ÇATAL YILDIZ)  

Editör: TE Bilisim