Geçenlerde elime bir kitap geçti. Payda Yayıncılık’tan Haziran 2018 basılan kitap, Mesut Özcan tarafından yazılmış. Mesut Özcan’ı, Ankara’dan yakından tanıyorum. Şu an Tunceli’de yaşıyor. Tunceli tarihi üzerine araştırma yapan herkesin kapısını mutlaka çaldığı önemli bir araştırmacıdır kendisi. Kitap ilgimi çekti, okumaya başladım. Kitap, 12 Eylül dönemini anlatıyor ama aslında tümüyle bir 12 Eylül kitabı değil. 1978’den 1982’ye kadar, ABD Büyükelçiliği ile görüştükten sonra takma isimlerle yazdığı bildiri ve mektuplarla özellikle Aleviler ve Alevilik konusuna dikkat çekmek isteyen, tespit edilip yakalandıktan sonra “akıl hastası” teşhisi konulan bir kişinin yaptıkları, yazdıkları ve bütün bunların basındaki tartışmalarını konu alan bir kitap. Sayfalarında ilerledikçe oldukça garip hikâyelerle karşılaşılıyor. Kitaba konu olan kişi, tüm faaliyetleri sonrası yakalanmasının akabinde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı’na bir dilekçe veriyor. Dilekçesinde “Amerikan işbirlikçisi” olduğunu söyleyen bu kişi, ABD elçiliğiyle Aleviler üzerinde nasıl çalıştıklarını ve Amerika’nın Sivas, Çorum ve Kahramanmaraş’taki katliamlara dair ilişkisini anlatıyor. Bu kişiye göre, bütün bu katliamların yaşanmasının arkasında birlikte çalıştığı ABD vardı ve ABD’nin asıl hedefi CHP’ydi… Çünkü ABD’ye göre, Alevi katliamları yaşanırsa CHP’deki Aleviler istifa edecek, böylece o tarihte başında Bülent Ecevit’in olduğu koalisyon hükümeti de düşecekti. “Amerikan işbirlikçisi” olduğunu söyleyen bu kişi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) adına bildiri yazıp, dönemin önemli bir yayın organı olan Demokrat gazetesinin yazarı Emin Galip Sandalcı’nın da bu ‘sahte’ bildiriyi yayımlamasıyla gazetenin toplatılmasına sebep oluyor. Bildiri yayımlanır yayımlanmaz ülkede ciddi tartışmalar yaşanıyor. Özellikle CHP milletvekilleri Cumhurbaşkanı’ndan açıklama yapmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk de MGK adına yazılan bu ‘sahte’ bildiriden dolayı açıklama yapmak zorunda kalıyor ve nihayetinde bu bildiri ile ilgilerinin olmadığını, bu bildirinin “dış düşmanların bir tertibi” olduğunu söylemek zorunda kalıyor. İşin ilginç yanlarından biri de bu bildirinin dönemin siyasi partileri arasında da bir tartışma yaratması ve onların birbirlerini suçlamasına neden olması. Bazıları bu bildirinin arkasında MHP’yi, MHP’lilerin bir kısmı ise Filistin’de “terör eğitimi” gören “teröristleri” ararken, bazı sol gruplar ve özellikle Aydınlık grubu ise bu bildiriyi “TKP’nin yörüngesindeki Moskovacı fraksiyonlara” mal ediyor. Yine o dönemin partilerinden MSP adına yazdığı bildiri ve mektuplarda MHP’lileri, MHP adına yazdığı bildiri ve mektuplarda da MSP’yi hedef alan ve böylelikle iki partiyi karşı karşıya getiren söz konusu kişinin neden olduğu tartışmalar da kitapta ayrıntılı işleniyor. İşin garip kısmı, bu kişinin takma isimlerle ya da isimsiz yazdığı bildiriler ve mektuplar, o dönemde Cumhuriyet, Milliyet, Her Gün, Demokrat, aydınlık, Günaydın ve Güneş gazetelerinde haber olurken, zamanın ünlü köşe yazarları da bu konuda bol yorumlar yapıyor. Mesut Özcan’ın kaleme aldığı “Bir Amerikan işbirlikçisinin Faaliyetleri” enteresan bir kitap. Okumanızı öneririm.

Editör: TE Bilisim