Yerel seçimler öncesi İstanbul ve Ankara’da başlayan tanzim satışları bu iki şehrin gündemini belirlemiş durumda. Ankara ve İstanbul’un birçok noktasına sebze ve meyve fiyatlarındaki artışı önlemek için kurulan tanzim noktalarının önünde daha ilk günden itibaren uzun kuyruklar oluşmaya başlandı. Çünkü ucuzluk nerede ise, vatandaş oraya koşuyor. Marketten pazara, pazardan tanzime koşan vatandaş, tanzimden daha ucuza satış yapan alternatif bir yer bulabilirse tanzimi de bırakıp oraya koşacaktır. Kısacası; alım gücü düşük olan, kilo yerine tane olarak meyve sebze almaya başlayan vatandaşın durumu bundan ibarettir. Türk Dil Kurumu’na göre, tanzim kelime olarak, sıraya koyma sıralama, düzene sokma, düzen verme, yoluna koyma ve düzeltme anlamına geliyor. Tanzim satışı sadece meyve ve sebze ürünlerini kapsamıyor. Tanzim satışının içinde temizlik ürünü ve daha birçok ürün de yer almalı. Ancak bu şekilde tanım yerini bulmuş oluyor. Ama biz ne yapıyoruz; tanzim satış noktalarında sadece meyve-sebze satıyoruz. Onu da üç kiloyu geçmeyecek şekilde satıyoruz. Hal böyle olunca, sadece meyve ve sebze satan tanzim yerlerinin doğal olarak olumsuz etkilediği esnafların başında pazarcılar geliyor. Görüştüğüm pazarcı esnafı ise bu yanlış teşhisten vazgeçilmesi gerektiğini söylüyor. Geçenlerde yaptığım pazar haberine dönüp baktığımda tanzim ile pazar fiyatları arasında kayda değer bir farkın olmadığı da görülüyor. Pazarda kilosu 3,5 TL’den satılan domatesin tanzimde kilosu 3 TL’den satılıyor. Keza aynı durum soğanın fiyatı için de geçerlidir. Uzak bir ilçeden gelen bir vatandaşın yol masrafını da bu duruma dahil ettiğimizde pazardan yapılan alışverişin daha avantajlı olduğu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, söylenildiği gibi artan fiyatların önüne geçilmiş olunmuyor. Hadi geçildiğini varsayalım. Vatandaşın, sadece tanzim noktalarında satışı yapılan sebze ve meyveyle geçindiğini mi düşünüyorsunuz? Yaşamını sadece bu 6 ürün ile mi devam ettiriyor? Tanzim satış noktaları daha kaç ay önce 13 liradan aldığımız şampuanın 22 liraya çıkmasına, 11 liradan aldığımız diş macununun 18 liraya çıkmasına çözüm olabilecek mi? Satış yerleri bu ve buna benzer fiyatı artan binlerce ürüne çözüm olabildiği an doğru teşhis konulmuş olacaktır. Yoksa gerisi sadece yerel seçimlere kadar sürecek olan geçici bir çözümden ibaret kalacaktır. Tanzim yerlerinin sadece İstanbul ve Ankara’da kurulması ve acilen bu iki büyük şehirde satışa başlanması, artan fiyatların önüne geçmeyi hedeflediği kadar, yerel seçimlere olan bir yatırıma da işaret ediyor. Çünkü araştırma şirketlerinin verileri bize, iktidarın bu iki kentte yerel seçimler öncesi durumunun pek de parlak olmadığını göstermişti. Özellikle Ankara’da Mansur Yavaş’ın açık bir şekilde önde olduğu görülüyor. Birkaç gündür Başkent sokaklarına inen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun durumuna da bakılarak bir sonuca varılabilir. İktidar cephesinin, bu aralar başkent sokaklarını boş bırakmadığını net görebiliyoruz. Seçim sonucuna etki edebilecek hangi yol-yöntem varsa, bir buçuk aylık süre içerisinde bunların hepsi denenecek gibi görülüyor. Sonuç olarak, tanzim satışlarının temeli 1970’lere dayanıyor. Meşhur krizlerin olduğu ve iktidarın her zaman bir kale gibi kullandığı 1970’lerdeki ‘benzin, tüp, süt kuyruklarını bitirdik’ dönemine dayanıyor. O dönemde devlet tüp, benzin ve su süt satıyordu. Vatandaşlar ise bu ürünleri alabilmek için uzun kuyruklar oluşturuyordu. Şimdi ise devletin meyve sebze sattığını görüyoruz. Yanlış duymadınız devletin ürün sattığından bahsediyoruz. Vatandaşlar ise bu ürünleri almak için sıraya, kuyruğa giriyor. Habere giden gazeteciye de ‘niçin çekiyorsunuz?’ diyerek atarlanıyor.. Senin kuyruğa girerek emekli maaşın ile almaya çalıştığın meyve-sebzeyi, biz de haberleştirerek alıyoruz. Aramızda hiçbir fark yok. İkimizde yoksuluz.  Yerel seçimler öncesi daha ne gibi adımların atılacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz..

Editör: TE Bilisim