Bir gurup çini ve seramik sanatçısıyla birlikte atölye çalışmaları yürüten sanatsever Engin Bayramoğlu, Gazetemiz Güçlü Anadolu’ya, çini ve seramik sanatı üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Kale At Pazarı’nda Atölye dokuzda çalışmalarını yürüten Bayramoğlu, 2013 yılından beri kalenin epey bir ruh kaybettiğini belirterek, “. Kale ve civarı ciddi kültürlerin yerleşmiş olduğu bir bölgedir.  Ama ne yazık ki yerel yönetimler ve merkezi idareler buraları yok sayıyor. Kaleye her insanın gelip dokunması  ve yaşatması gerekir. Köken aranıyorsa, köken buradır. Buralara sahip çıkılmalı, özgün hali bozulmadan yaşatılmalıdır” ifadelerini kullandı. “ANKARA KÜLTÜRÜ İLE BÜYÜDÜM” Ankara’da doğmadığını fakat babasının görevi nedeniyle Ankara’da büyüdüğünü söyleyen Bayramoğlu, “Anne tarafım Elazığ, baba tarafım Vanlıdır. Ankara Kültürü ile büyüdüm. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü mezunuyum. Uzun yıllar Arçelik’te çalıştım. Arçelik’ten sonra bir süre dergi çıkartım. Amme İdaresi Yerel Yönetimlere yönelik bir dergiydi. Birlik adı altında üye olan belediyelere dağıtılan bir dergidir. İç Anadolu Belediyeler Birliği’nin dergisiydi” dedi. “FOTOĞRAF SANATI TERİMİNE SORUNLU BAKIYORUM” Estetik konulara yakın bir yapısının olduğunu belirten Bayramoğlu, “Estetik anlamda kendi alt yapım fotoğrafçılıktır. Buna fotoğraf sanatı da diyebilirsiniz. Ama benim fotoğraf sanatıyla ilgili biraz çekingenlerim var. Fotoğraf sanatı terimine sorunlu bakıyorum. Çünkü sanatın altı doldurulmalıdır. Bu atölye yaklaşık beş yıldır olgunlaşmış bir atölyedir.  Bu atölyede çalışmalara başladık. Bu çalışmaların özü çini ve seramik, kısmen de camdır. Dekorlu çini boyamayı temel alan, dekorlu boyama sonrasında sırlama ve ürün haline getirme faaliyetlerini içeren bir yapı, bir atölyedir. Bu atölyenin içerisinde geleneksel çalışmalar da modern çalışmalarda bulunuyor. Ben çini ve seramiğin daha modern tarzlarını tercih ediyorum” şeklinde konuştu. “KENDİNE HAS BİR ŞEY OLUŞTURMAYA ÇALIŞTIK” Buradaki çalışmaların bir kısmının replika olduğuna dikkat çeken Bayramoğlu, “Yani daha önce orijinali olup orijinalden aktarılan objelerdir. Orijinalleri var. Fakat bunlarda artistlik ve tasarım daha fazladır. Tabi ki sanatla ilgilenen bir kısım arkadaşlarımızın ürünlerini, çalışmalarını sergiliyoruz. Genelde kendine has bir şey oluşturmaya çalıştık. Zaten bu zamanla oluşan bir olgudur. Çevrenin etkileri de oluyor. Siz kendi ruhunuzda bir şeyler taşıyorsunuz. O taşıdıklarınızla bir mekan ortaya çıkıyor. Sonra da bu mekanı şekillendiriyorsunuz” şeklinde konuştu. Ticaret alanlarının mahallelerden AVM’lere taşındığını kaydeden Bayramoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “SİPARİŞTE ÇALIŞIYORUZ” Talep geldiğinde siparişte çalışıyoruz. Çini üzerinde sipariş çalışıyoruz. Cam ve seramik siparişi filan olduğunda da arkadaşlarımıza yönlendiriyoruz. Yani buraya ekonomik anlamda bakmıyoruz. Çünkü buradaki o ekonomiyi sürdürecek bir şey yok. Kendi özelimde söylüyorum; mevcut piyasa koşullarında herkesin etkilendiği gibi burası da etkileniyor. Sattığımız ürünler, hayatımızın birinci aşamasında yer alan yeme, içme ve giyinme unsurları değildir. Hayatımızın keyifli anlarına dokunan objelerdir. Dolayısıyla ilk başta vazgeçilebilecek ürünlerdir. “KENDİ GELİRLERİMİZ İLE AYAKTA KALIYORUZ” 2013’ten beri kale epey ruh kaybetti. Burada elbette ki güzel mekanlar açılıyor. Fakat insanlar bu mekanları kendi güçleriyle ayakta tutuyor. Kendi gelirlerimiz var. Bu gelirlerle yaşamımızı sürdürüyoruz. Buranın giderleri bizim boyumuzu aşmıyor. Onun için sürdürebiliyoruz. Bu mekan bir ziyaret haneden öte, bir atölyedir. Bu atölyelerden elde ettiğimiz kazançlarla yaşamımızı sürdürmüyoruz. Zaten şuan da mümkünde gözükmüyor. Burası sanat kültürünün nadide yerlerinden birisidir. Bura da yaşanmışlıklar var. Bizi tutan şey de bu yaşanmışlıklardır. “DEVLETİN ÖZELLİKLE ÇİNİ GELENEKSEL TÜRK SANATINA DESTEĞİ VAR” Devletin bazı sanat dallarına desteği var. Fakat o desteği almıyorum. Alan arkadaşlarımız elbette ki var. Devletin özellikle çini geleneksel Türk sanatına desteği olduğunu biliyorum. Atölye dokuz olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Çini geleneği çok eskidir. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmış. Bu gelenek daha sonra Osmanlıya taşınarak günümüze gelmiş. “AVM’LERDEN DOLAYI CİDDİ BİR KAYIP VAR” Yaptığımız sanata ilgi var. Fakat kalenin ciddi fiziki problemleri bulunuyor. İki türlü bir kayıp var. Kentin sosyolojik anlamda büyümesiyle ivme kazanan bir yapısı kaleyi aynı oranda beslemedi. Hepimizin bildiği gibi ticaret alanları mahallelerden ve çarşılardan AVM’lere yöneldi. AVM’lerden dolayı ciddi bir kayıp var. Kalenin ulaşım problemleri var. Buranın en büyük problemi ulaşımdır. Dış ülkelerde ki raylı sistemler ve nostaljik tramvaylar gibi buralara birtakım çözümler getirilebilir. “BURALARIN ÖZGÜN HALİNİ BOZMADAN YAŞATMALIYIZ“ Kale dünyanın nadide yerlerinden biridir. Aynı zamanda dünyanın en büyük açık hava müzelerinden birisidir. Kale ve civarı ciddi kültürlerin yerleşmiş olduğu bir bölgedir.  Ama ne yazık ki yerel yönetimler ve merkezi idareler buraları yok sayıyor.  Umarım ilgili röportajımız okuyucu da yerini bulur. Kaleye her insanın gelip dokunmave yaşatması gerekir. Köken aranıyorsa, köken buradır. Buralara sahip çıkılmalı, özgün hali bozulmadan yaşatılmalıdır. (Güçlü ANADOLU / Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim