Gölbaşı ilçesine bağlı Günalan ve Ahiboz mahalleleri yakınlarındaki çiftlik geçtiğimiz günlerde şarbon hastalığı şüphesiyle karantina altına alındı. Çiftlik girişine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ‘Bu mahallede şarbon hastalığı vardır’ yazısının asılması ile ilgili Tüketici Dernekleri Federasyonu ile Tüketici Hakları Derneği basın açıklaması yayınladı. Geçtiğimiz günlerde Gölbaşı’nda 50 büyükbaş hayvanın telef olmaya başlaması ile telef olan hayvanlardan örnek alınarak incelemeye gönderildi. İncelemede şarbon hastalığının çıkması üzerine bölge, karantinaya alınarak çiftliğin girişine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, ‘Bu mahallede şarbon hastalığı vardır’ yazılı levha asıldı. Olayla ilgili sivil toplum kuruluşları ise “Evrensel Tüketici Haklarına uygun olarak Et ve Süt Kurumu yetkililerinden, Sağlık ve Güvenlilik Hakkı ve Bilgilenme Hakkı gereği tüketiciler olarak yeterli ve güvenilir açıklama bekliyoruz” çağrısında bulundu. “YETERLİ VE GÜVENİLİR AÇIKLAMA BEKLİYORUZ” Gölbaşı’nda şarbon hastalığının alarm vermesi üzerine sivil toplum kuruluşları basın açıklamalarında bulundu. Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal yaptığı açıklamada Et ve Süt Kurumu’na ait olduğu belirtilen yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvanın Brezilya’dan kurbanlık olarak Türkiye’ye getirildiği ve Ankara Gölbaşı’ndaki bir özel çiftliğe kira ödeyerek yediemine bırakıldığını ifade etti. Koçal, Evrensel Tüketici Haklarına uygun olarak Et ve Süt Kurumu yetkililerinden “Sağlık ve Güvenlilik Hakkı” ve “Bilgilenme Hakkı” gereği tüketiciler olarak yeteri ve güvenilir açıklama beklediklerini vurguladı. “HAYVAN İTHAL ETMEK ÇÖZÜM DEĞİL” Koçal, “Her bayram öncesi kamu otoritesi kendi sorumluluk alanlarında açıklama yapmak yerine, tüketicilere nasihatler vermekteler” diyerek, neden açıklama yapma gereksinimi duymuyorlar sorusunu yöneltti. Et Süt Kurumu Genel Müdürlüğüne yapmış olduğu açıklamalar ile basında yer alan yöre halkının anlattıkları arasında çelişkilerin mevcut olduğunu belirten Koçal, “Karantina bölgesinde hayvancılıkla uğraşanlara yeteri bilgi verilmediği ve bölgede önlem alınmadığı ifade edilmektedir bu durum doğru mudur?” dedi. İthal hayvanın çözüm olmadığını defalarca söylediklerini ifade eden Koçal açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Hayvan İthalat politikası; et sorununu çözmek yerine, ette kalıcı sorun yaratmakta tüketiciyi hasta etmektedir. Türkiye, hayvan ithalatında dünyanın ilk sıralarında yer almakta. Avrupa’nın ise lideri konumundadır. Hayvan ithalatı politikası, hayvanla birlikte hayvan hastalığı da ithal edilmektedir. Ülkemize ithal edilen hayvan ve yem bitkileriyle birlikte “Deli dana” hastalığı, “mavi dil “hastalığı, “Sığır Pasteurellozu”, “Veba” bugün de Brezilya’dan şarbon ithal edilmiştir. Bugüne kadar uygulanan yanlış hayvancılık politikası iflas etmiştir. Görüldüğü üzere çözümün; hayvancılıkta günü kurtarma politikalarından vaz geçilerek, uzun vadeli üretime dönük politikaların oluşturulması,  hayvan yetiştiriciliğinin teşvik edilerek, yerli üretimin çoğaltılması, üretim ile tüketim arasındaki fiyat uçurumunu kapatmak içinde, üretici kooperatifçiliğinin geliştirilmesinden geçmekte olup,   piyasanın durumuna göre besilik hayvan, kasaplık hayvan, karkas et, lop et ve son olarak da kurbanlık küçük ve büyükbaş hayvan ithal anlayışı sonlandırılmalıdır.” “CEVAP BEKLİYORUZ!” Koçal yetkililere şu soruları yönelterek cevap beklediklerini ifade etti: Et ve süt kurumu ne kadar küçük ne kadar büyükbaş hayvanı kurbanlık olarak ithal etmiştir? İthal edilen hayvanlar kurban pazarlarında satışa çıkarılmış mıdır? Kurbanlık Hayvan olarak ithal edilen Şarbonlu hayvanların tüketiciye satışı yapılmış mıdır? İthal edilen kurbanlık hayvanların hastalıklı olduğunu tüketiciler hasta olma deneyiminden mi öğreneceğiz? İthal edilen kurbanlık hayvanlarla ilgili olarak görevini ihmal eden var mıdır? İhmal var ise ilgililer hakkında ne gibi işlem yapılmıştır öğrenmek istiyoruz. “GIDA GÜVENLİĞİ AÇISINDAN SON DERECE KAYGI VERİCİ” Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar ise yaptığı açıklamada, bu sorun, halk sağlığı, tüketici hakları ve gıda güvenliği açısından son derece kaygı vericidir diyerek Tarım ve Orman Bakanlığı’na konuyla alakalı şu soruları yöneltti: 2017 ve 2018 yıllarında yurtdışından ne kadar canlı hayvan getirildi? (Büyükbaş ve küçükbaş olarak) Bu hayvanların Türkiye girişinde gümrüklerde karantina uygulandı mı? Uygulandıysa, hayvanlar ne kadar süre karantinada tutuldu? Yurtdışından Türkiye’ye gelen hayvanların getirildiği ülkeden salgın hastalıklara karşı aşılanması istendi mi ve bu aşılama yapıldı mı? Hastalık kaç hayvanda ortaya çıktı? Bu şarbon hastalığı gümrüklerden Türkiye’ye girişinden ne kadar süre sonra ortaya çıktı? Hastalık kaynağı neresi? Yurtiçi mi, yurtdışı mı? Hayvanlara yedirilen ot ve yemler nereden getiriliyordu? Yurtiçi mi, yurtdışı mı? Yurtdışından ot ve yem ithalatı yapıldı mı? Yapıldıysa, ne kadar yapıldı? İthal edilen etlerin kontrolleri nasıl yapılıyor? Yurtiçinde kesilen hayvanların kontrolleri veteriner hekimler tarafından düzenli olarak yapılıyor mu? Hayvanlara vurulan damgalar okunaklı mı? Hayvanlara damga vurulup vurulmadığı kontrol ediliyor mu? Türkiye’de kasapların sattığı etlerin tamamı mezbahalarda mı, ya da kombinalarda mı kesiliyor? “TÜKETİCİLER GÜVENEREK NASIL ET ALABİLİR?” Çakar, hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden insanlara bulaşan yüzlerce hastalık olduğunu ifade ederek konuyla alakalı şunları söyledi: “Bu hastalıklar “zoonos hastalıkları” diye tanımlanmaktadır. Sağlıklı olup olmadığı kontrol edilmeden piyasaya sürülen hayvan ve hayvansal ürünler halk sağlığını tehlikeye atmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığına soruyoruz: bu koşullarda, tüketiciler kasaplardan ya da Et ve Süt Kurumlarından güvenerek nasıl et alabilir?” Çakar son olarak Tarım ve Orman Bakanlığını gerekli tüm önlemleri alması konusunda göreve çağırdıklarını ifade etti. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim