Başbakan Binali Yıldırım, Adli Veri Bankası tanıtım toplantısında açıklamalarda bulundu. Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbecilerinden her türlü delili olanların ayrı paket halinde yargılanması gerektiğine işaret etti. Başbakan Yıldırım, ‘’ Bir şeyi de açık konuşayım, vatandaşlarımız şu noktadan rahatsız, Sayın Bakanımıza da söyledim; darbe olalı 15 Temmuz'dan bu tarafa 6-7 ayı geçti, silahı alıp insanları öldürenler belli, 'Niye bunlar hala yargılanmadı' diye soruyor bana vatandaş" diyerek yargılamaların hızlı yapılmasını talep etti. "Bu, bizatihi görüntülerde, 'insanları öldürenler, bomba atanlar, bunu itiraf edenler, her türlü delili olanlar ayrı paket halinde yargılanmaz mı' diye vatandaş soruyor. Ben de size soruyorum, bunları ayrı yargılayın, bunlarla irtibatlı olanları, bağlı olanları tekrar yargılayın. Vatandaşın yüreği soğusun. Bugün 3 bin 581 hain sizin aranızda artık yok. Yardımcı personelden 4 bin 235'ini yine sistemden temizlediniz. Fakat bunlarla yetinmeyin. Hala alt kademelerinde bu yapının FETÖ organizasyonuna sahip olan insanlar vardır, bu konudaki çalışmalara rehavete düşmeden özellikle devam etmenizi bekliyorum" dedi. Başbakan Binali Yıldırım, aslında reform niteliğinde birçok şeyin yapıldığını ama algıdaki düzelmenin yapılanlarla orantılı olmadığını ifade etti. Memnuniyette yüzde 10'luk bir artış olmakla beraber bugün kamuoyunda vatandaşlar arasında yargı ile ilgili algının istenilen düzeyde olmadığına dikkati çeken Yıldırım, “Hedefimiz yüzde 75 ve üzeri olmalı. Çünkü birçok alanda AK Parti hükümetlerinde vatandaş memnuniyeti yüzde 70'in üzerinde gerçekleşti. Sağlıkta, ulaşımda, birçok vatandaşı eğitimde ilgilendiren konularda memnuniyet oranı yüzde 70 ve üzerinde gerçekleşti. Aslında yargıda geldiğimiz bu noktada, sadece yargıda yaşananlar değil maalesef son yıllarda adalet sistemimizde hiç hak etmediği bazı olayları birlikte yaşadık. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye bir yargı icadıyla karşı karşıya kaldı, 367 milletvekili olmadan Mecliste Cumhurbaşkanı seçimi yapılamayacağı gibi. Biz, bugün Cumhurbaşkanlığı sistemine giden adımları o gün yaşanan kriz dolayısıyla atmak durumunda kaldık. Bugün halk oylamasına konu olan anayasa değişikliği esasen 2007'de Cumhurbaşkanlığının seçilememesi dolayısıyla gittiğimiz halk oylamasında Cumhurbaşkanının vatandaşça doğrudan seçilmesini öngören, anayasa değişikliğinin eksik kalan kısmının tamamlanmasıdır. Önümüzdeki aylarda yapacağımız anayasa değişikliği esasen budur. Olayı böyle görmek lazım" ifadelerini kullandı. “Erzincan’da başlayan sonra büyüyen yargı ile ilgili kamu vicdanı, vatandaş vicdanını yaralayan birtakım gelişmeler yargı ile ilgili yeni bir reformu gündeme getirdi" diyen Yıldırım, "Buradaki amaç yargıdaki adam kayırmacılığını ortadan kaldırmak, adalet mülkün temelidir prensibini hakim kılmaktı. Bir tehlikeyi bertaraf ederken, farkında olmadan başka bir tehlikenin kapımızı çaldığını fark edemedik" şeklinde konuştu. ‘’TRAFİKTE HIZ FELAKETTİR, ADALETTE, YARGIDA HIZ BEREKETTİR’’ "Uzun yıllar, AK Parti hükümetlerinde Ulaştırma Bakanlığı yaptım. Biz, vatandaşa hep şunu söylerdik; trafikte hız felakettir, internette hız berekettir. Şimdi buna şunu da ilave ediyorum, trafikte hız felakettir, adalette, yargıda hız berekettir. Yargının hak ettiği güveni kazanması için yargılamada hızlanmamız lazım. Geç kalan adalet, adalet değildir. İnsanlar, adaletin erken tecelli etmesi, yüreğinin soğumasını arzu ediyor. Tabii, erken karar verip, erken hüküm vermenin getireceği sıkıntıları sizler bizlerden iyi bilirsiniz. İstersiniz ki terazinin iki kefesi de eşit olsun. Ancak, vatandaş tarafından baktığımız zaman geciken adalette yargıya olan güveni azaltıyor. Bunun için adalet sarayları yaptık. Saraylar çok güzel, binalar çok güzel ama içerisi daha önemli. Orada karar verilecek insanlar, alınacak kararlar hepsinden daha önemli. Biz, çocukluğumuzda adalet mülkün temeli diye sağda solda gördüğümüzde demek ki mahkemeleri bodrum katlara onun için yapıyorlar derdik. Gittiğimiz zaman ilçeye alt katta adli bölümler vardı, bunun sebebi buymuş diye kendi kendimize yorum yapardık. Ama Allah'a şükür bugün adliye sarayları bugün bulundukları ilin, ilçenin en gösterişli binaları hale geldi." Adalet olmayınca hiçbir şeyin olmayacağını anlatan Yıldırım, "Onun için ülkemizin en acil konusu adaletin hak ettiği itibarı kazandırmaktır. Vatandaşımızın beklentisi şu, soruşturma ve kovuşturma. Soruşturmayı, vatandaşın söylediğini söylüyorum, yargı soruşturmayı polise, kovuşturmayı da bilirkişiye havale etmiş. Bunun adına da yargı diyorlar. Böyle değil, bu haksızlık. 17 Aralık'taki dosyalarda savcıların en son haberi oldu. Birisi isimsiz ihbarda bulunuyor, yan masada oturan da sınırsızca dinlemeler, delil toplamalar, sonunda şu kadar dosya oluyor, gidiyor savcıdan toptan olur alıyor. Bu yol, yol değil. Bunlar sonunda ortaya çıktı. 17 Aralık'ta bütün foyaları ortaya çıktı. Bir dinleme yapılıyor, benim en yakınımdaki insan, bunu bir şekilde ben öğreniyorum. İçişleri bakanı, o dönemde söylüyorum, diyorum ki böyle bir dinleme var. Gidiyor ilgili birime, böyle bir şey yok. 'Olmaz' diyorum. Gidin bir daha bakın. Bir daha bakıyorlar, yine bir şey yok. Polisin dosyalarına bakıyorlar, orada yok. İki gün sonra bu dinleme kesiliyor. Sonra ikinci hakimlikten yapılan bu dinleme dördüncü hakimlikten tekrar başlıyor. Bu sefer tekrar arkadaşları yola çıkarıyoruz, gidip geliyorlar yine bir şey yok. O dosya 17 Aralık'ta önümüze çıkıyor. Ne UYAP'a koyuyor, tamamen çekmece altı bir çalışma. Yasa dışı bir yasal işlem. Bu camianın itibarını aşağıya çeken onlarca olay yaşadık. Allah'a şükür bunlar geride kaldı" diye konuştu. Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimine işaret ederek, "Asker kılığındaki teröristler bir kez daha gördüler ki bu ülkenin vatansever evlatları, FETÖ'cülere bu ülkeye teslim etmiyor. Bu vesileyle o karanlık gecede, aydınlık Türkiye'nin kahramanlarını, bu yolda hayatını seve seve veren şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize uzun ömürler diliyor. Savcılarımız orada güzel bir iş yaptılar, bu darbenin başarıyla alt edilmesinde büyük gayret gösterdiler" dedi. "FETÖ ÖRGÜTÜYLE İLGİLİ TEMİZLİKTE YARGIDAKİ BAŞARIMIZ DİĞER KURUMLARA GÖRE ÇOK DAHA İYİ DURUMDA" İki temel konuyu esas aldıklarını anlatan Başbakan Yıldırım, "Adalette kalkınmada çok daha fazla şeyi, çok daha önce yaptık ama adaletteki yapacaklarımızda biraz geciktik. Çünkü maalesef ihanete uğradık. Artık, bunlar da geride kaldı. Yargıdaki her türlü temizlik tüm hızıyla devam ediyor. Bu alçak, FETÖ örgütüyle ilgili temizlikte yargıdaki başarımız diğer kurumlara göre çok daha iyi durumda. Bunun için sizleri tebrik ediyorum. Bu tesadüfü değil, çünkü siz en önce yüzleşen kurumsunuz. 2010 referandumundan sonra FETÖ'cüler su yüzüne çıktılar, kazık attılar size ve kendileri ifşa ettiler. O kadar özgüven sahibiydiler ki, listelerde ayıklama yaparken kendilerini ele verdiler, günü geldiğinde hepsini teker teker ayıkladınız. Bugün, 3 bin 581 hain sizin aranızda artık yok. Yardımcı personelden 4 bin 235'ini yine sistemden temizlediniz. Fakat bunlarla yetinmeyin. Hala alt kademelerinde bu yapının FETÖ organizasyonuna sahip olan insanlar vardır, bu konudaki çalışmalara rehavete düşmeden özellikle devam etmenizi bekliyorum" şeklinde konuştu. Yargıyı zamanında tecelli ettirecek birçok yeni müessesenin hayata geçirildiğine dikkati çeken Yıldırım, yargı alanında yapılan icraatları yineledi. Yıldırım, hukukun işleyişini hızlandıracak atılan her yeni adımın kendilerini heyecanlandırdığını belirterek, 223 adalet sarayının inşa edildiğini, yargı süreçlerini hızlandırmak için hakim ve savcı sayılarında yüzde 70'e varan bir artışın temin edildiğini ifade etti. Ulusal yargı ağı projesiyle ilgili birçok kurumun birbirine bağlandığını anlatan Başbakan Yıldırım, savunma alma gibi birçok işlemin uzaktan görüntülü olarak yapılmasına imkan verdiklerini dile getirdi. İstinaf mahkemelerinin çok önemli bir boşluğu doldurduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, parasal sınırlar, cezai sınırların konduğunu, sınırlar altına kalan davaların temyiz mahkemesi olarak istinaf mahkemelerinde görüleceğini söyledi. ‘’DEVLETTEKİ PARALEL YAPILANMAYA SON VERMEK İÇİN OHAL DEVAM EDİYOR’’ Hak arama yollarının çoğaltıldığını, hizmetin vatandaşın ayağına götürülmüş olduğunu hatırlatan Yıldırım, "15 Temmuz'dan sonra OHAL süreci yaşıyoruz. FETÖ terör örgütünü sistemin içinden temizlemek, devletteki paralel yapılanmaya son vermek için OHAL devam ediyor. OHAL'i biz kendimize ilan ettik, sebebi bu alçak örgütün mensuplarını başka türlü temizleme şansımız yok. Bunun için OHAL devam edecek. OHAL dolayısıyla memuriyetten çıkarılanlar ile ilgili yargı yolu kapalıydı ve bu yüzden de 70 bin civarında dosya, bireysel başvuru ile anayasa mahkemesinde bekliyordu. Şimdi yaptığımız en son düzenleme ile itiraz yolunu hukuki bir zemine kavuşturduk. Bu idari işlemler her bakanlıkta, her kurumda bugüne kadar yapılageldi, buna da imkan veren KHK hükümleri var ancak bunu yeterli görmedik. İleride bu davaların AİHM'e gitme ihtimaline karşı bir itiraz komisyonu oluşturduk. Bu itiraz komisyonu 7 kişiden oluşturulacak, atama şekilleri belli. Oluşturulan komisyon bu itirazları inceleyecek. Bu komisyon ikna olursa, delillere bakacak, yapılan uygulamalara bakacak, memuriyete iade edecek veya idarenin verdiği karar doğrudur diyecek. Bu kişilere yargı yolu açılmış olacak. Bulunduğu konuma göre ya Danıştay’a ya da idare mahkemesine gidecek. En son bireysel başvuruya gidecek, orada da sonuç alamazsa AİHM'e gidecek. Yaptığımız düzenleme OHAL süresince dahi hak arama, yargı yolunun açılmasıdır. Böylece bütün mağduriyetleri ortadan kaldıracak, her ne kadar ihanet yapmış olsalar da Türkiye bir hukuk devleti. Bu itiraz mekanizmasını da önümüzdeki günlerde devreye alacağız. Burada verilen adli karar değil, idari kararların kesinlik kazanmasıdır. Dolayısıyla bu kararlar hak arama yollarını açmaya yarayan kararlar olacak. Hak arama yolunun bir delili haline gelecek ve bu da ilgili bütün mahkemeler tarafından dikkate alınacak" diye konuştu. ‘’BU YARGILAMA 40 YILIN HESAPLAŞMASIDIR’’ Yargı mensuplarının FETÖ bağlantılı olanların görevine son verdiğini belirten Başbakan Yıldırım, "Danıştay’a gittiler, ben bunlara bakamam diye geri gönderdi. Bu mekanizma ile tekrar itirazlarını yapabilecekler. Artık mahkemeler, 'Ben bakmam' diyemeyecek. Bu ülkeyi yıkmaya çalışanlar tekrar sağdan soldan arka kapıdan içeri giremezler. Böyle bilsinler. Yılların biriktirdiği yıkıcı bir faaliyetle karşı karşıyayız. Kazaya kurban gidenler olabilir, bunların mağduriyetini önlemek hukuk devleti olarak da bizim görevimizdir. Bunun için hukuki mekanizmaları çalıştırmak için elimizden geleni gösteriyoruz. Merhamet, intikam duygusu ile değil adalette muamele edeceğiz. Adalet, adalet, adalet. Adalet, olmayan yerde hiçbir şey olmaz. Onun için hepimizin görevi, adaletin gecikmeden tecellisi için bütün imkanları seferber etmemiz lazım. Bir şeyi de açık konuşayım, vatandaşlarımız şu noktadan rahatsız; Sayın Bakanımıza da söyledim, darbe olalı 15 Temmuz'dan bu tarafa 6-7 ayı geçti. Silahı alıp insanları öldürenler belli, 'Niye bunlar hala yargılanmadı' diye soruyor bana vatandaş. Bu, bizatihi görüntülerde, 'insanları öldürenler, bomba atanlar, bunu itiraf edenler, her türlü delili olanlar ayrı paket halinde yargılanmaz mı' diye vatandaş soruyor. Ben de size soruyorum, bunları ayrı yargılayın, bunlarla irtibatlı olanları, bağlı olanları tekrar yargılayın. Vatandaşın yüreği soğusun. İdam idam diye insanlar sokakta niye bağırıyor, sonuç görmek istiyorlar. Vatandaş diyor ki, kardeşim benim evladımı öldürdü, ben de yanındaydım, adam şu, her türlü bilgisini biliyorum. Görüntüsü orada, delili orada, daha ne bekliyorsun? Bunun hesabını görün, kararını verin. Ben, vatandaşın elçisiyim. Vatandaştan ne duyduysam söylemek durumundayım. Böyle bir fırsatta her zaman ayağıma gelmiyor. Dolayısıyla beklentimiz çok açık, bu yargılama 40 yılın hesaplaşmasıdır. Birinci dereceden darbeciler, ikinci dereceden örgüt mensupları, üçüncü dereceden onlara yardım ve yataklık edenler. Bu şekilde bir bakış açısıyla bu işi hızlandırırsak, bir an önce bunların sonuçları ortaya çıkarsa, milletin hırsı da inecek, yüreği de soğuyacak. Böylece giden geri gelmiyor ama en azından adalet tecelli etti, cezalarını buldular diyecekler" dedi. Yargılamada hızı artırmak için her gün yeni teknolojilerin geldiğini söyleyen Yıldırım, bu teknolojilerin vatandaşa tanıtılmasının önemli olduğunu ifade etti. Yıldırım, ilk defa işe gireceği zaman iyi hal kağıdını 2 ayda aldığını belirterek, "Dolaş dolaş, iki ay içinde sabıka kaydını aldım. Şimdi ne kadar zamanda alıyorsunuz? Hemen tuşa basıyorsunuz, iyi hal kağıdını alıyorsunuz. Yargı camiamız hem binalarıyla hem kararlarıyla en güzel şekliyle milletin güvenini kazanacak, içeride dışarıda haksız tenkitlerin önüne geçeğiz" şeklinde konuştu. İzmir Adalet Sarayı'ndan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru ile gerçekleştirilen bağlantıda Başbakan Yıldırım, "Aleyküm selam işler kesat herhalde İzmir'de, bak salon bomboş. Başarılar diliyoruz. Adalet Bakanından bir isteğiniz var mı?" diye sordu. Doğru, "Bütün ihtiyaçlarımız, sayenizde, hiçbir sıkıntımız yok" karşılığını verdi. Başbakan Yıldırım da bunun üzerine, "Bizim küçük bir sıkıntımız var, daha hızlı yargılama istiyoruz. İzmir son zamanlarda suçun daha oluşmasından önce çok ciddi hazırlık çalışması yapıyorlar. Gerek sosyal medya, gerek fiziki suçların önlenmesinde büyük başarılar var" dedi. (İHA)

Editör: TE Bilisim