MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Partililerine seslenen Bahçeli, “30 Ekim 2020 Cuma günü, Ege Denizi'nin Seferihisar açıklarında 6,6 büyüklüğünde meydan gelen deprem korkunç bir yıkıma neden olmuştur. Hayaller enkaz altında kalmış, malzemeden çalınarak dikilen binalar hayatların üzerine göçmüştür. Felaketin ağır bilançosu güzel İzmir'imize kabus gibi çökmüştür” dedi.

“TÜM SUÇU 2020 YILINA YIKMAK MEVZİ BİR DEĞERLENDİRME”

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, 2020 yılının adeta felaketlerin mayalanıp teknesinden taştığı bir yıl olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Ancak tüm suçu 2020 yılına yıkmak mevzi bir değerlendirme, kolaycı bir yaklaşımdır. Dahası suçlu peşinde koşarak, suçlu imal ederek, gündüz vakti elimize aldığımız fenerle suçlu aramaya çalışarak şu aşamada ulaşacağımız bir yer de yoktur. 24 Ocak 2020 Cuma günü merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, sayıları bin 600'ü aşan vatandaşımız da yaralanmıştı. Elazığ ve Malatya'da depremin enkazı kaldırılırken 4-5 Şubat 2020 tarihlerinde üst üste iki gün boyunca Van-Bahçesaray karayoluna çığ düşmüştü. Bu elim olayda 11 askerimiz, 9 güvenlik korucumuz, 2 itfaiye erimiz, 19 vatandaşımız olmak üzere toplam 41 kardeşimiz şehit olmuş, 84 kardeşimiz yaralanmıştı. Korona virüs salgını hayatımıza girmeden, deprem oldu, çığ düştü derken 7 Şubat 2020'de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda bir yolcu uçağı inişinden hemen sonra maalesef kaza kırıma uğramış, 3 kişi hayatını kaybetmiş, 180 kişi de yaralanmıştı. 27 Şubat 2020'de ise İdlib'de tam 34 vatan evladımız şehit düşmüştü. Yani kara haberler, keder dolu hadiseler yakamızı bırakmamıştı.”

“ÖLÜM BU KADAR UCUZ OLMAMALIDIR”

İzmir’de yaşanan 6,6 şiddetindeki depreme ilişkin konuşan Bahçeli şunları kaydetti:

"30 Ekim 2020 Cuma günü, Ege Denizi'nin Seferihisar açıklarında 6,6 büyüklüğünde meydan gelen deprem korkunç bir yıkıma neden olmuştur. Hayaller enkaz altında kalmış, malzemeden çalınarak dikilen binalar hayatların üzerine göçmüştür. Felaketin ağır bilançosu güzel İzmir'imize kabus gibi çökmüştür. Depremin tesiri Ege ve Marmara Bölgesi'ndeki il ve ilçelerimiz başta olmak üzere geniş bir alanda hissedilmiştir. Karşımızdaki yıkım devasa boyutlardadır. Depremden 9,5 saat sonra Buse'nin, 17 saat sonra İnci'nin, 23 saat sonra Seher ve çocuklarının, 58 saat sonra İdil'in, 65 saat sonra Elif bebeğin, kısacası daha nice kardeşimizin kurtuluşuna sevinsek bile enkazın yükünü kaldıramayan, taşın, toprağın, betonun, molozun altından çıkamayan kardeşlerimize de yüreğimiz kanayarak üzüldük.”

“Keşke zemin etüdü yapılsaydı, biraz daha fazla kazanmak uğruna betondan, demirden, harçtan çalan insanlık müsveddelerine zamanında tepki gösterilseydi. Keşke sağlam yapılmış binaların kolonlarını kesip alan genişleten basit ve ölümcül kurnazlıklara tevessül edilmeseydi. Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi. Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl karı değildir. Öncelikle yapılması gereken aciliyet arzeden gündeme odaklanmaktır.”

“COĞRAFYAMIZIN DEĞİŞMEZ, DEĞİŞTİRİLEMEZ GERÇEĞİ BUDUR”

"Coğrafyamızın değişmez, değiştirilemez gerçeği budur. Ancak kaderimiz kederimize de dönüşmemelidir. Önemli olan depreme karşı dayanıklı binaların yapılması, depremle mücadele şuurunun topyekun kazanılmasıdır. Depremle yaşamasını öğrenmek, buna müzahir bir hayat ve gelecek planlaması yapmak artık ihmal edemeyeceğimiz bir mecburiyettir. İller bazında hazırlanacak deprem master planlarının süratle icrası, kentsel dönüşüm çalışmalarının kararlılıkla devamı, çürük binalara zamanında müdahalelerin yapılması, yapı denetimlerinin eksiksiz ifası, hatta ihtiyaç duyulan Deprem Bilim Kurulu'nun teşkili akla gelen ilk tedbirlerden bazılarıdır. Biliyoruz ki hayatları söndüren deprem değil tedbirsizliktir. Kaçak binalar, kaygan zeminler, hırsız müteahhitler, denetim kusurları, tehlikeyi hafife alan düşüncesizlikler, bana bir şey olmaz pervasızlığı çözülmesi gereken öncelikli sorunlar arasındadır.”

"İzmir'deki depremi siyaset malzemesi yapanlar, sosyal medyadan nefret ve nifak yayanlar, özellikle ifade etmek isterim ki, bu milletin evladı olmayanlar, bu vatana sevgiyle bağlanmayanlardır. İzmir'imize gavur benzetmesi yapanlar, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenler bu vatana, bu millete, bu ülkeye kast etmiş hainlerdir. Depremin merkezi Gölcük olur, müptezeller işbaşı yapıp akla hayale gelmeyen iftiraları sıralarlar. Sosyal medya mahzenine saklandığını zanneden alçaklar her fırsatta kötülük saçarlar, zehir aşılarlar. Felaket başını Van'dan, Elazığ'dan, Malatya'dan kaldırır, kardeşliğimize, milli birliğimize en ağır saldırılar, en kötü yakıştırmalar yapılır. Nedir bu insanlık artıklarından, din ve millet düşmanlarından çektiklerimiz? Şahit olduğumuz kara kampanya günah değil midir? Rezalet değil midir? Tedavisi imkansız bu hastalıklı ruhların tezviratlarına, ahlaksız tertiplerine tahammül imkansızdır" dedi.

Son olarak CHP’ye yönelik eleştirilerde bulunan Bahçeli şöyle konuştu: “Yakalanan Türkiye düşmanları hakkında gerekli her türlü cezai işlemin yapılması, bu kişilerin demir parmaklıkların ardında çürümeye terk edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Bunun yanında, CHP Genel Sekreteri'nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesini övüp AFAD'ı kötülemesi, bir başka CHP'linin, 'Kendi binalarının güvenliğini sağlayamayan devlet kendi vatandaşlarının canını nasıl koruyacak?' sorusunu sorması hakikaten utanç vesikasıdır. İzmir'de 4 ayrı merkezde bin 40 çadır kurulmuşken, bin 430'nun kurulum çalışması devam ederken, üstelik hiç kimseye evinin hasarlı olup olmadığı sorulmazken, bu CHP'lilerin asılsız ve temelsiz sözlerinin maksadı nedir?”

(Serkan DEMİRTAŞ)

Editör: TE Bilisim