Haber: Serkan Demirtaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, MHP olarak başörtüsünü güvenceye alan ve ailenin korunmasını hedefleyen anayasa değişikliğini sonuna kadar desteklediklerini belirtti. AK Parti’nin HDP ziyaretine ilişkin de konuşan Bahçeli, “AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, “Adına zillet dediğimiz muhalefet partileri, milletine iftiralarla saldırmayı geçim kapısı olarak görmektedir. Sayıları belli olmayan zillet ittifakı dedikodunun anaforuna düşmüştür. Türkiye'nin an itibarıyla en büyük sorunu muhalefetin gayrimeşru bir şekilde sabitlenmiş olmasıdır. Atatürk’ün kurduğu partinin hasbelkader başında oturan zatın bile isteye sömürgecilerin eline düşmesi, siyasi koloniye dönüşmesi, maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına ihanettir” dedi.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde;

"Aziz Atatürk emperyalizmle vuruşa vuruşa iman ve irade gücüyle Türk devletini ortaya çıkardı. Babasının vefatından sonra dayısının evinde bakla tarlası bekledi karga kovaladı. Gün geldi düşmanı da İzmir'e kadar kovaladı. O tarihlerde annesi Zübeyde Hanım'ın rüyasında altın bir tepsi ile minareye çıktığını görmesi Mustafa Kemal'in istikbalini de gösterdi. Selanik Askeri Rüştiyesi'nde, büyük bir kumandan ve devlet adamlığı vasfının hamurunu yoğurdu. Atatürk demek vatan ve milletin saadeti demektir. Atatürk demek milli mücadelenin başı cumhuriyetin başarısı demektir. Türk devlet zincirinin halkaları kesinlikle birbiriyle iç içe geçmiştir. Biri olmadan diğerinin ne anlamından ne varlığından bahsedilemez.

“AÇILAN KORİDORDAN 10 MİLYON TON TAHIL TAŞINDI”

Tahıl sevikatı güvenlik kaygıları nedeniyle durdurulmuştu. Kapanan tahıl koridoru Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Putin'in duyarlılığı sayesinde 2 Kasım'da tekrar açılmıştır. Hatta bu duyarlılık sayesinde Somali, Cibuti gibi ülkelere ücretsiz tahıl sevkiyatı sağlanacaktır. Tüm dünya bu gelişmeyi takdirle karşılamıştır. Açılan koridordan bugüne kadar 10 milyon ton tahıl taşınmıştır. Gıda fiyatlarındaki yükseliş dünyayı kasıp kavurmuştur. Türkiye tahılın ihtiyaç sahibi ülkelere ulaştırılmasında insanlık dersi vermektedir. İnsan haklarını sözde değil özde savunan ülke Türkiye'dir. Bu mesele bir iman meseledir. Bu mesele insan onurunu sahiplenme meselesidir.

“NATO GENEL SEKRETERİ'NİN TALİMAT VERİR GİBİ KONUŞMASI EDEPSİZLİK”

İsveç’te yapılan seçimlerden sonra kurulan hükümetin Türkiye’ye sıcak mesajları, yeni başbakanın ülkemize yapacağı ziyareti dikkatimizi çekmektedir. Bu ülkeyle beraber Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği meselesi iç ve dış siyasetimizin öne çıkan gündem konularından birisidir. NATO’nun Madrid Zirvesi’nde imza altına alınan üçlü muhtıra gereğince İsveç ve Finlandiya’nın hangi somut adımları attıkları, terörle aralarına nasıl bir sınır koydukları bize göre etraflıca ve titizlikle incelenmesi gereken bir husustur. İsveç Dışişleri Bakanı’nın, ülkesinin terör örgütü PKK/YPG ile arasına mesafe koyacağını söylemesi yalnızca bir vaattir. Henüz ikna edici ve Türkiye’nin taleplerini bihakkın karşılayan bir sonuç alınmış veya görülmüş değildir. İsveç’in yeni hükümetinin PKK/YPG’yle köprüleri atma tasavvurunun mesela bu ülkedeki Sosyal Demokrat Partili eski adalet bakanı tarafından “endişe verici ve çirkin” bulunması oldukça düşündürücü ve düşüklüktür. Anlaşıldığı kadarıyla İsveç iç muhalefeti PKK/YPG’nin gıyaben ve fiilen denetim ve kontrolündedir. Geçtiğimiz hafta Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri de İsveç ve Finlandiya’nın üçlü muhtıranın gereklerini yerine getirdiğini, artık tam üyelik zamanının geldiğini, üyeliklerinin de ülkemiz tarafından en kısa sürede onaylanmasını beklediğini açıklamıştır. NATO Genel Sekreteri’nin bu dili buyurgan bir dildir ve yaralayıcıdır. NATO Genel Sekreteri’nin TBMM’ne ne yapacağını, nasıl bir karar alacağını dikte etmesi, talimat verir gibi konuşması bize göre edepsizliktir.

"TAŞERON BİR SİYASETÇİDİR"

Adına zillet dediğimiz muhalefet partileri, milletine iftiralarla saldırmayı geçim kapısı olarak görmektedir. Sayıları belli olmayan zillet ittifakı dedikodunun anaforuna düşmüştür. Türkiye'nin an itibarıyla en büyük sorunu muhalefetin gayrimeşru bir şekilde sabitlenmiş olmasıdır. Atatürk’ün kurduğu partinin hasbelkader başında oturan zatın bile isteye sömürgecilerin eline düşmesi, siyasi koloniye dönüşmesi, maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına ihanettir. Kılıçdaroğlu CHP'nin başına paraşütle indirilmiş taşeron bir siyasetçidir. Dersim İsyanının rövanşı alınmaya çalışılmaktadır. Kılıçdaroğlu zihnen tutsak, siyaseten de zincirlidir. Türkiye aleyhine kurulan sahnede figüranlık yapmıştır. Kılıçdaroğlu simsiyah bir şahsiyettir, yalan fabrikasıdır. Kılıçdaroğlu, Türkiye aleyhine kurulan sahnede figüranlık yapmıştır.

“KILIÇDAROĞLU BİZİM İÇİN İFTİRA MADENİDİR”

Kılıçdaroğlu bizim için simsiyah bir şahsiyettir, yalan fabrikasıdır, iftira madenidir. Kılıçdaroğlu, Türkiye aleyhine kurulan sahnede figüranlık yapmıştır. Türkiye’nin gri listede olduğunu saygısızca lanse eden Kılıçdaroğlu bizim için simsiyah bir şahsiyettir, yalan fabrikasıdır, iftira madenidir. Türk askerine çamur atan kim olursa olsun, bizim için tescilli vatan hainidir. Türkiye’yi narko-devlet olarak yabancı ülkelerde ispiyonlayan Kılıçdaroğlu bizim gözümüzde bu devrin Ali Kemal’i, sömürgeciliğin inzibat görevlisidir. Kılıçdaroğlu'nun görevinin temelinde Dersim isyanının rövanşını almak yatmaktadır. Kılıçdaroğlu kara para görmek istiyorsa HDP’yi incelesin, bölücü terör örgütünün hunhar ve karanlık servetiyle ilgilensin. Türkiye’yi suçlamak şerefli bir tavır değildir.

“HALKOYLAMASIYLA MİLLETİMİZİN TAKDİRİNE SUNALIM”

Değerli Arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi olarak başörtüsünü güvenceye alan ve ailenin korunmasını hedefleyen anayasa değişikliğini sonuna kadar destekliyoruz. Bizim görüşümüz bellidir. Karar ve irademizde bir değişiklik yoktur. Bu anayasa değişiklik teklifini ya geniş bir mutabakat halinde TBMM’de ele alıp sonuca gidelim ya da halkoylamasıyla milletimizin takdirine sunalım. Biz iki seçeneğe de varız ve hazırız. CHP dürüstse, sözünün arkasındaysa, başörtüsüne bez parçası demekten pişmansa buyursun, hep birlikte bu meseleyi köklü çözümle buluşturalım. Bu arada AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır. HDP’yle niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz? Günlerdir cevabı aranan marazi sorular bunlardır.

“HDP NEYSE CHP DE ODUR”

HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum. AK Parti heyetinin CHP’yle kurduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Zira bizim gözümüzde HDP neyse, CHP’de odur ve aynısıdır. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz. Zarfla değil mazrufla ilgileniyoruz. Kabuğa değil öze odaklanıyoruz. Emeklilikte yaşa takılan kardeşlerimizin taleplerinin karşılanmasıyla birlikte bütün sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini bekliyor ve bunu destekliyoruz.

Editör: TE Bilisim