2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, 16 Nisan 2017'de gerçekleşen halk oylamasıdır. Seçmenler, mevcut Türkiye Anayasası'nın 18 maddesi üzerindeki değişikliklerini oyladı. Hükûmetteki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve kurucularından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklenen madde değişiklikleriyle ilgili tartışmalar uzun süre devam ettikten sonra muhalefetteki Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) desteğiyle birlikte meclisten geçerek halk oylaması kararı alındı. Değişiklik paketi, yürürlükteki parlamenter sistemin kaldırılarak yerine başkanlık sisteminin getirilmesini, başbakanlık makamının ortadan kaldırılmasını, meclisteki vekil sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısında değişiklikler yapılmasını içermektedir. 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye cumhurbaşkanını belirlemek için 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimdir. 2018 Türkiye genel seçimleri ile aynı gün yapıldı. Normal şartlarda 3 Kasım 2019'da yapılması gereken seçim, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin önerisi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kabulüyle erkene alındı. Görevdeki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına bir kez daha aday oldu. Selahattin Demirtaş ikinci defa aday olur iken Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek de seçimde cumhurbaşkanı adayı olduklarını duyurdular. Seçimi ilk turda oyların salt çoğunluğunu alan Erdoğan kazandı. 2.5 yıldır Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile idare ediliyoruz. Referandum öncesinde başlayan tartışmalar bugünde devam etmektedir. Günümüzde özellikle güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş iddiasını da sürdürenler var. Cumhur ve millet ittifakları ana çerçevesinde fikri tartışmalar sürüyor. Geçenlerde kaybettiğimiz Prof. Dr. Nur VERGİN hoca ömrünü parlamenter sistemin sakıncalarını giderip yeni bir yapı oluşturmasına adamıştı. Meclise gelen herkesin derdi bir işe yerleşmek ya da tayin ve atama yaptırmak üzerine yoğunlaşmıştı. Ferdi olarak kendi çıkarlarının peşinde insanlar sonunda şahsi menfaatleri gerçekleştirme dairesine çevirdi meclisi. TBMM aslı görev olarak yasama işini yapmak zorundadır. Bireysel şikayetlerin değerlendirilerek sistemdeki arızaların giderilmesini sağlamak çabası vardır. Bütün düzenlemeler yasal bir çerçeve içinde yapılmaktadır. Bu sayede mevzuat düzenlemesi ve talimatnameler yapılmaktadır. Hukuk sistemi de böyle işletilerek adalet sağlanmaya çalışılıyor. Aslında hukuk reformu olarak yapılması gereken en önemli iş bu olmalıdır. Meclisin yasama görevinde olduğunu bilerek karşısında yasal çerçevede bir kamuoyu oluşturmak. Safsata ve dedikodu yerine toplumun ve de bireyin hak ve menfaatlerini koruyucu yapılanma gerekiyor. Adalet mahkeme ile halledilemez. Doğumdan ölüme hayatımızın her aşaması hukuki bir süreçtir. Bu sürecin sağlıklı işlemesi başka kişilerin ve kurumların hak ve hürriyetlerinin korunması içindir. Ayağı taşa değen kişi bunu devlete sayarak değil; taşın oradan kaldırılması için yasal yolları kullanarak çözüme ulaşmalıdır. Hükümet sistemleri bir yasal mevzuattır. Yapılan değişiklikler kanun, kararname, tebliğ ve yönetmeliklerle her alanda işlerin yürümesi sağlanır. Domino taşları misali mevzuatın işleyişi sağlanmalıdır. Kademe kademe her aşamanın önündeki engeller kaldırılmalıdır. Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL ve daha birçok isim sistemin yenilenmesi için çaba sarf etti. Devlet BAHÇELİ hocanın kıyama durması ile önce referandum ardından seçim ile yola çıkıldı. İşleyiş başladı. Bakanlar yürütme içerisinde kaldı. Milletvekilleri aslında yoğun bir enerji harcıyor. Tanzimat’tan bu yana profesyonel askerlik sorunu bedelli yasasıyla çözüme ulaştı. Partili cumhurbaşkanlığı en büyük tepkiyi topluyor. Bu alanda bir düzenleme yapılması çabasında olanlar var. Buna benzer düzenlemeler için öncelikle Ak Parti genel kongresi bekleniyor. Önümüzdeki seçimde; erken ya da zamanında daha oturmuş bir yapı ile karşılaşacağız. Alışkanlıklardan kurtulmak kolay değil. Yeni bir hayat konsepti ortaya koyabilmek hiç kolay değil. Planlama ve pratik birbirine zaman zaman uymayabilir. Hepsinden önemlisi kendi içine kapalı ülkemizin, uluslararası aktör olmaya çalışması ve buna zorunlu olması işleri daha sofistike hale getiriyor. İnsan kaynakları ve organizasyonlar bu vizyonu yakalamak zorunda. Hamsi dahi ançüez olarak dünya piyasasında.

Editör: TE Bilisim