Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü ise belediyelerin kesinlikle ceza kapsamına alınması gerektiğini belirtti. Henüz belediyelere ceza kesildiğini görmediklerini söyleyen Köklü, “Biz belediyelerin de ceza kapsamına alınmasını istiyoruz. Çipleme işlemi ise bakanlığın da görebildiği bir veri sistemi ile bakanlık denetimiyle olmalı. Çünkü hayvanlara takılan küpeleri dahi koparıp atan belediyelerle karşılaştık” dedi.

Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü ile Hayvanları Koruma Kanununa ilişkin hazırlanan kanun teklifini konuştuk. Kanun teklifinde birçok anlamda eksiklikler olduğunu ifade eden Köklü, “Biz taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz, çünkü sessiz çocukların sesiyiz biz. Onlar sessiz çığlıklar, kendi dertlerini anlatamıyorlar” dedi.

“KISIRLAŞTIR, AŞILAT, YAŞAT”

Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü, “Hayvan Haklarını Koruma taslağı tam olarak isteklerimizi karşılamıyor.” dedi.

Kendi beklentilerine ilişkin konuşa Köklü, şunları söyledi: “Bizim kanun teklifinden beklentilerimize değinmek gerekirse taslakta doğal yaşam alanlarından ve bakımevlerinden bahsediliyor. Mesela nüfusu 25 binden az olan yerlere bakım evi şartı konmamış. Biz ise her yere bakımevi değil, kısırlaştırma ve tedavi merkezleri istiyoruz. Bakımevi dediğimiz yer çok ince, hassas bir denge. Bizim de dernek olarak bakımevimiz var, hayvanların böbrek maması, ilaçları, ilgi, sevgi, gezdirilme gibi ihtiyaçları bakımevimizde karşılanıyor. Fakat devletin bakımevlerinde bu karşılanmıyor ve resmen toplama kampı gibi alanlardan oluşuyor. Biz bu yüzden bakımevi istemiyoruz. Kısırlaştır, aşılat, yaşat sloganıyla sokağa hayvanların geri bırakılmasını istiyoruz.”

Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü

“HAYVANLARIN KÜPELERİNİ ATAN BELEDİYELERLE KARŞILAŞTIK”

Otobanlarda, ormanlarda kısır olmayan ve belediyelerin toplayıp götürdüğü hayvanların olduğuna değinen Köklü, “Belediyelere ceza kesildiğini göremedik henüz ve biz belediyelerin de ceza kapsamına alınmasını istiyoruz. Bakanlığın da görebildiği bir veri sistemi kurularak çipleme işlemi bakanlık denetimiyle olmalı. Çünkü hayvanlara takılan küpeleri dahi koparıp atan belediyelerle karşılaştık” ifadelerini kullandı.

Taslakta hayvan terk edene 2 bin lira ceza verileceğinin belirtildiğini fakat bu tabirin çok açık olmadığını ifade eden Köklü şunları söyledi: “Örneğin hayvan sahiplenip sonrasında onu götürüp hayvan barınağına bırakana ceza kesilecek mi? Ya da sokağa bıraktığında? Biz hapis cezalarının ertelemesiz verilmesini söylemiştik, fakat erteleme olacakmış. Ben hayvanlara karşı suç işleyenlerle ilgili hapisten ziyade psikolojik tedavi verilmesini de düşünüyorum. Sadece hapis yatması bir şey değiştirmeyecek. Kendi evindeki hayvana şiddette bulunan kişiler var fakat biz o kişileri şikayet etmeye bile korkuyoruz. Çünkü şikayet sonrasında o hayvanın nereye gideceği yer de çok korkunç. Şikayet yapıldığı durumda şikayeti bakanlığa yapıyoruz ve bakanlık hayvanı alıp bakımevine götürüyor, çünkü böyle bir zorunluluk var. El konulan hayvanlar gönüllü derneklere teslim edilse bizler de daha rahat olacağız.”

“Bakımevlerine toplanan yasak ırklar sahiplendirilemeyecek ve onlar da ölüme terk edilecek. Bunun da önü açılmalı, mizaç testi yaptırılarak onlar da sahiplendirilme yoluna gidilmelidir. Şunu da demek gerekir ki bütün hayvanlara çipleme yapılacak. Örneğin biz yüzlerce hayvana bakıyoruz ve çipin maliyeti 100 lira, biz bu maliyeti nasıl karşılayacağız ve bizim için bu konuda ne düşünülüyor? Bu da bir soru işareti.”

“Hayvan mezarlığı yok ve can dostlarımız öldüklerinde onları kliniklere teslim ediyoruz. Orada ise tıbbi atık olarak gömülüyorlar. Sahiplenen kişiler bizi arıyorlar çoğu zaman bunun için. Bu konuyla ilgili de belediyelere zorunluluk getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

“ONLAR SESSİZ ÇIĞLIKLAR, KENDİ DERTLERİNİ ANLATAMIYORLAR”

“Biz taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz, çünkü sessiz çocukların sesiyiz biz.” diyen Köklü, konuşmasına şöyle devam etti: “Onlar sessiz çığlıklar, kendi dertlerini anlatamıyorlar. En son Mamak’ta 2 köpek alıp yerine 2 köpek konmuş tekrar. Alınan o 2 çocuk nereye götürülecek? Yeni gelen nasıl uyum sağlayacak? O köpeklerle neden götürülüyor? Tüm bunları gördükçe belediyelerin kesinlikle ceza kapsamına alınması gerektiğini savunuyoruz. Sonrasında ise çok iyi bir veri sistemi kurulmalı. Az önce dediğim gibi psikolojik tedavi şart olmalı. Kesinlikle üretim durmalı ve kısırlaştırmaya önem verilmeli. Bunun için de tüm Türkiye’de seferberlik başlamalı. Petshop olmadan üretim çiftliklerinden katalogla sahiplendirmenin olacağı belirtiliyor. Fakat üretim durmadıkça biz bu işin içinden çıkamayız.

“HAYVANLAR İÇİN DOĞAL YAŞAM PARKI HAYVANIN YAŞADIĞI MAHALLEDİR”

Hayvanı sahiplenmeden önce belirli şartların getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Köklü, “Bizim barınağa da hayvan sahiplenmek için gelen çok oluyor. Biz gelenlere en az 1 ay barınağa gelmesini ve hayvanla diyalog kurmasını istiyoruz. Böyle olunca kişi sahiplenip sahiplenmeyeceğinin de farkına varıyor. Hayvan haklarının getirilmesini hem insan sağlığı hem de hayvanların refahı için istiyoruz biz.

Evde beslenen hayvan sayısına ilişkin sınırlamadan bahsediliyor. Ben evde çok hayvan besleyen biriyim, bu maddenin yürürlüğe girmesi ile komşum beni şikayet ederek hayvanlarımın benden alınmasına neden olabilir. Bendeki çocuklar zaten sokaktan, devlet barınaklarından kurtarılmış hayvanlar. Çevreye rahatsızlık vermeden şuan bakabiliyorum. Fakat kanun çıktığı zaman en fazla 3 gibi bir sayı söylenirse ben evdeki çocuklarımı nasıl verebilirim? Birçok arkadaşımız da bu durumda zaten.”

Taleplerini bir kez daha dile getiren Köklü son olarak şunları söyledi:

“Hayvanlar için belediyeler tarafından besleme odaları kurulmalı. Sokaktaki hayvanlardan rahatsız olup belediyeyi arayıp hayvanın barınaklara gitmesine neden olanların bu tutumlarına son vermeleri için çözümler üretilmeli. Örneğin mahallelere ‘sevmiyorsanız da saygı duymalısınız’ yazan bir pankart asılabilir. Hayvanları dağa taşa atarak, ormanlara sürerek onlardan intikam alınıyor. Bu durdurulmalı. Çünkü doğa gerçekten intikamını alıyor vakti geldiğinde. Doğal yaşam parkı diye bir şey yoktur, hayvanlar için doğal yaşam parkı hayvanın yaşadığı mahalledir, sokaktır.”

(Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim