İMSAK'A 02:00
100 Yıl Önceki Aralık Bir bellek oluşturmak için bir süredir her ayın son makalesini bir sonraki ayın önemli olaylarına ayırmaya karar vermiştim. Sinan Onuş Sinan Onuş
Trabzon Feneri Trabzon, Venedik ve Cenevizliler için önemli bir ticaret limanıydı. Doğudan gelen önemli mallar bu liman aracılığıyla gemilere yükleniyor ve batıya dağıtılıyordu. Sinan Onuş Sinan Onuş
Dün ve Bugün: Söğütözü Söğütözü ve Balgat’ın eski halini bilir misiniz? 1980’lerde bu semtte orta halli aileler oturuyordu. Bir yandan binalar yükseliyor, bir yanda ise gecekondular hüküm sürüyordu. Sinan Onuş Sinan Onuş
Kara Kıta’da Bir Ülke Algı, garip bir şeydir? Örneğin, ABD’de kölelik 1860’larda kaldırıldı ama 1950’lere kadar siyahlar, hep ikinci sınıftı. Kölelik kalktı diye sanki siyahların ikinci sınıf olması önemsiz gibi zihinlere yerleştirildi. Bir başka örnek daha verelim. Sinan Onuş Sinan Onuş
Soyadı yarışı Milli Mücadele’nin bitmesiyle birlikte hemen hemen her alanda tarihte benzeri görülmemiş bir hızla köklü değişim süreci başladı. Zaman zaman büyük tartışmalar ve dirençlere sebep olsa da devrimler, yeni düzenin yeni yüzünü ortaya koydu. Sinan Onuş Sinan Onuş
Hangi Eşref? Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne savaşın en çok merak edilenleri arasında Teşkilat-ı Mahsusa gelir. Teşkilat üzerinde esrar perdeleri oluşturulur, süslü hikâyelerle gizemler katılır. Teşkilatta yer alan kişiler de bir o kadar merak edilir. Sinan Onuş Sinan Onuş
Sarıkamış’taki gerçek kayıp sayısı 106 yıl önce yaşanan Sarıkamış faciası, Osmanlı tarihinin en dramatik sayfalardan biriydi. Bir önceki yazımızda Sarıkamış Harekâtı’nın başlamasını sizlere anlatmıştım. Bugün de harekâtı ve gerçek kayıpları irdeleyeceğim. Sorulan soru hep aynı: Sert kış şartlarına rağmen neden böyle bir harekâta girişildi? Bu soruya yanıt vermek için öncelikle 2 Ağustos 1914’te Almanya ile imzalanan ittifak anlaşmasını anımsamak gerekiyor. Almanya, Osmanlıdan, Avrupa cephelerindeki orduların bir kısmını üzerine çekmesini ve cihat ilan etmesini bekliyordu. Bunun da iki yolu vardı: Kanal’da cephe açarak İngiliz, Kafkaslarda cephe açarak da Rus ordularını karşımızda tutmamız gerekiyordu. Mevsim olarak risk yüksekti ancak önlemler de alınmıştı. İstanbul’dan malzemeler üç gemiyle yola çıktı. Ne yazık ki bu gemiler, Rus gemilerince batırıldı. Kış mevsiminin de aslında bu kadar şiddetli geçmemesi bekleniyordu. Ama ne kış ılık geçti ne de gemiler menziline ulaşabildi. Birinci Dünya Savaşı’nın daha çok başında, Osmanlı İmparatorluğu’nun gelecek için önemli sayıda insan kaynağını “heba” oldu. Tarihçiler, “Sarıkamış macera mıydı” sorusuna hâlâ net bir yanıt veremiyor. Derin görüş ayrılıkları sürüyor. Kimi askeri tarih uzmanı, kış koşulları ve ordunun durumu nedeniyle harekâtı “macera” olarak niteliyor. Enver Paşa’nın “yanlış hesabı” ve “aceleciliği” eleştirisi getirenler de var. Kimi tarihçiler ise tam tersini söylüyor. Çünkü Enver Paşa’nın, Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ordu üzerindeki etkisi biliniyor. Bu etkinin “yıkılması” için de “90 bin kişiyi dondurdu, maceraperest, Alman yanlısı” benzeri propagandaların önünün açıldığını savunuyor. Yine aynı tarihçiler, Enver Paşa’nın ‘hırsları” tezine de karşı çıkıyor çünkü Osmanlının, Boğazları ve Doğu Anadolu’da toprak isteyen Rus baskısına karşı Almanlarla “zar zor bir ittifak yaptığı” anımsatılıyor. Dolayısıyla da bu ittifakın şartlarının yerine getirilmesi zorunluluğu ortaya çıkıyor. Sarıkamış’ın üzerinden geçen on yıllara rağmen yanıt aranan bir başka soru ise harekâtın geciktirilip geciktirilemeyeceği. Aslında bu da çok mümkün görünmüyor. Çünkü harekât öncesinde Batı Cephesi’nde bir sıkışma yaşanıyor. Almanya’nın, bu durumun tersine çevirmek için Osmanlıya, Rus ve İngiliz kuvvetlerinin bir kısmını üzerine çekmesi için baskı yaptığı biliniyor. Bu nedenle harekâtın ertelenememesinin birinci nedeni, savaşın genel gidişatı. Marne Hattı’nda durdurulan Almanya, karşısındaki güçlerin bir kısmının başka yere çekilmesini istiyordu. İkinci önemli nedenini ise 3. Ordu Kurmay Başkanı Felix Guze’nin ‘Sarıkamış’ isimli anılarında buluyoruz. Guze, “Ordu o mevsimde harekete geçmeseydi zaten tifo ve dizanteriden ölecekti. Bir asker için sıcak yatağında ölmektense cephede ölmek daha şereflidir” diyor. Ordu Komutanı Hafız Hakkı bile tifodan öldüğü düşünülürse ordunun küçük zayiatla kışı çıkarması çok da imkânlı görünmüyordu. Tifo, 3. Ordu’nun başının belası olmuştu. Peki, Sarıkamış’ta kayıpların gerçek sayısı ne? Taarruz öncesinde Ruslara ait Sarıkamış Grubu’nun 65 bin ila 100 bin, Osmanlı 3. Ordusu’nun kuvvetinin ise muharip olmayan er ve ikmal erleriyle birlikte 118 bini biraz geçtiği biliniyor. 14 Şubat’ta toplanan ordu kuvvetlerinde 42 bin er sayılıyor. 15 bin erin akıbeti ise bilinemiyor. Firar ya da mahalli çetelere katılmış olabilecekleri tahmin ediliyor. Bu da gerçek kayıp sayısının verilmesini zorlaştırdığı için 42 ila 90 bin rakamları telaffuz ediliyor. Özellikle esir, kaçak ve şehit sayısı tam bilinmiyor. Ama son dönemde üzerinde anlaşılan, “90 bin” sayısının doğru olmadığı. Harekatta Rusların kaybının ise donma ve esirler dahil 32 bin civarında olduğu belirtiliyor. Sayının net bilinememesinin bir nedeni de yayın yasağı. Felaketin duyulmasıyla birlikte katı bir yayın yasağı uygulanıyor. Dönemin gazetelerinde taarruzun başladığı ve devam ettiği günlerde büyük başarılardan söz ediliyor. İlerleyen gün ve aylarda haberlerin sayısı azalırken yenilgi ya da kayıplara ilişkin gazete sayfalarında habere rastlanmıyor. Döneme ilişkin kimi anılarda, olayın duyulmaması için Tanin’den başka bütün gazete ve dergilerin kapatılmasının düşünüldüğü ileri sürülüyor. Sarıkamış’ta yaşananların anlatıldığı ilk eser olan Köprülülü Şerif İlden’in “Sarıkamış” anıları ancak yedi yıl sonra yayımlanabiliyor Sinan Onuş Sinan Onuş
Zamanın Donduğu Yer: Sarıkamış 106 yıl önce ilk büyük savaş patlak vermiş, dünya ateşler içinde yanıyordu. Almanya’nın Rusya’ya savaş açmasının ertesi günü yani 2 Ağustos 1914’te, İstanbul’da Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gizli bir ittifak antlaşması imzalandı. Sinan Onuş Sinan Onuş
Kıbrıs üzerine iki kitap Kıbrıs meselesi Türkiye için artık bir milli güvenlik meselesi haline dönüştü. Akdeniz’de yaşanan sıcak gelişmeleri anlamanın yegâne yolu ise Kıbrıs tarihini öğrenmekten geçiyor. Geçmişi doğru öğrenmek ve biraz da tarihten ders almak için bugün size iki kitap önereceğim. Sinan Onuş Sinan Onuş
100 yıl önceki Kasım Bir bellek oluşturmak için bir süredir her ayın son makalesini bir sonraki ayın önemli olaylarına ayırmaya karar vermiştim. Yüz yıl önce bu ay yani Kasım 1920’de önemli ne olaylar oldu, sizler için özet çıkardım. Sinan Onuş Sinan Onuş
Bizim Kadınlarımız “Ve kadınlar / bizim kadınlarımız / korkunç ve mübarek elleri / ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle / anamız, avradımız, yârimiz / ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen / ve soframızdaki yeri / öküzümüzden sonra gelen / ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız / ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki / ve kara sabana koşulan ve ağıllarda / ışıltısında yere saplı bıçakların / oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan / kadınlar / bizim kadınlarımız” Sinan Onuş Sinan Onuş
Şehir ve Modern “Önce fikirler mi değişir, insanlar mı? Şehirler mi insanları değiştirir, insanlar mı şehirleri? Önemli olan mekân mıdır, yaşanmışlık mı? Bir şehri senin için şehir yapan nedir? Tarihin akışını değiştiren şehirler vardır. Zaman değişir, insanlar değişir, fikirler değişir, mekânlar değişir ve şehirler de değişir. Şairler isyan eder, yazarlar tasvir eder, yönetmenler mercek tutar.” Sinan Onuş Sinan Onuş
Zaten üye misiniz ? Buraya tıklayarak Üye girişi sağlayabilirsiniz.