Aralık 2013'de BM Genel Kurulunda 5 Aralık Dünya Toprak Günü olarak kutlanacağı kabul edildi. 5 Aralık Dünya Toprak Günü her yıl toprağın sağlıklı olmasının önemine dikkat çekmek ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini savunmak amacıyla düzenleniyor. Her yıl değişik temalar altında kutlanan 5 Aralık Dünya Toprak Günü, 2018 yılında da toprak kirliliği, insanlığın gezegende neden olduğu değişimin en somut ve görülebilir örnekleri arasında. 2018 yılının teması olan #StopSoilPollution (T. Toprak Kirliliğine Son Ver) da insanlar arasındaki farkındalığı arttırmayı hedefliyor. Araştırmalara göre dünya da son 150 yılda bereketli toprakların yarısı kaybedilmiş durumda. Bir taraftan artan bir nüfus gerçeği ortadayken, diğer taraftan ise bu nüfusun gıda tüketimi nasıl karşılanır gerçeği göz önünde durmaktadır.  Gıdamızın yüzde 95’inin topraktan üretildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, toprağın sağlıklı olması gerekir. Maalesef sağlıklı bir topraktan bahsedemiyoruz. Çünkü çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle verimli tarım alanları yok edilmekte, bilinçsiz bir şekilde kullanılmakta ya da kirletilmektedir. Durum böyle olunca kişi başına düşen verimli tarım arazileri de her geçen gün daha düşmektedir. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, "7 milyon hektar alanda 258 ovamızı 'tarımsal sit alanı' ilan ettik. Koruma altına alınan ova sayısının 2023 yılına kadar 300'e çıkarılması için çalışmalarımız devam ediyor." dedi. Eğer ki bir yerde sit alanı oluşturmaya başladıysanız, bu bize; o yerde tarım arazilerinin tarımsal üretimin dışında bilinçsizce kullanıldığının göstermektedir. Bu bilinçsiz kullanımın önüne geçmek için bunlar yapılıyordur. Fakat tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması da en az sit alanının oluşturulması kadar önemli ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu hem Türkiye hem de Dünya için önemlidir. Toprağın ne kadar önemli olduğu hem inanca hem de şairlerin sözlerine yansımıştır. Örneğin büyük şairimiz Aşık Veysel toprağın önemini; ‘benim sadık yarim kara topraktır’ şeklinde belirtmiştir. Bu söz toprağa verilen önemin göstergesidir. Mecusiler (ateşe tapanlar) toprağı kirletmemek için ölülerini toprağa gömmüyorlarmış. Sadece kemiklerini bir kap içinde gömüyorlarmış. İslamiyet inancına göre ise, abdest almak için su bittiyse, suyun yerine toprak kullanılabiliyor. Toprak ile abdest alınabilir. Bu iki inanca bakıldığında toprağın ne kadar önemli olduğu ve temiz tutulması gerektiği açık bir şekilde görülmektedir. Toprağın önemi ezelden beri bilinmektedir. Unutmayalım, insan toprağın sahibi değil, toprak insanın sahibidir. Günümüzde hala bazı kabilelerin neolotik çağı yaşaması toprak-insan-tarım ilişkisini çok güzel bir şekilde açıklamaktadır. Enformasyon ve teknoloji çağında toprak ve tarım süreci hala devam ediyor. Bu çağda yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamak için biz insanlara düşen temel görevler bulunmaktadır. Bu temel görevlerin başında toprağı kirletmemek yer almaktadır. Her gün konut, turizm ve sanayi yapılaşmaları ile işgal edilen tarım alanlarına sahip çıkmamız gerekir. Aksi takdir de gelecekte yaşanması olasılık olmaktan çıkan gıda savaşlarının etkisini hafifletmek bile söz konusu olamayacaktır. Toprağın ve toprağı kullanan çiftçilerimizin değerini bilmeliyiz. Çünkü bu gidişle gelecekte topraksız birer birey haline gelmiş olacağız. Topraksız birey demek, gıdasız ve sağlıksız birey demektir. Kalın sağlıcakla..
Editör: TE Bilisim