“Herkes birkaç saniyeliğine sustu ve içimize bir sessizlik çöktü. Üzerimize yağmur gibi mermi yağmaya başladı. Göğsümde müthiş bir yanma hissettim. Kafamı bir kaldırdım, etrafıma bir baktım ki bakmaz olaydım, görmez olaydım. Barut ve kanın karışımıyla farklı bir koku ortaya çıkmıştı. O koku burnumdan aylarca gitmedi. Görüntüler bugün bile gözümün önünde.” Bu sözler, 15 Temmuz 2016 gecesi Külliye'nin yakınındaki Jandarma Genel Komutanlığı önünde gazi olan Muammer Polat’a ait. Türkiye, 15 Temmuz’da tarihinin en kritik ve en uzun gecelerinden birini yaşadı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe teşebbüsüne karşı yüz binlerce vatandaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile vatan savunması katılıp darbe girişimine “dur” demek için sokağa döküldü. O gece, eli kanlı terör örgütüne karşı dünyada eşine rastlanmamış bir direniş gösterildi. Türkiye o gece 251 vatandaşını şehit, 2 bin 190’ını da gazi verdi. İşte bu gazilerden biri olan Muammer Polat, o gece yaşadıklarını Güçlü Anadolu’ya anlattı. “Huzur ve Mutluluğumuzu Bozan Bomba” Muammer Polat, 15 Temmuz gecesi eşiyle birlikte oğlunu parka götürmüştü. Bir banka oturmuş sohbet ediyorlar, kahkahalarla eğlenen çocukları izliyorlardı. Huzur ve mutluluk dolu bu sahneyi Gölbaşı Polis Özel Harekât Başkanlığı’na atılan bomba bozdu. Bomba, Gölbaşı’nın her yanını deprem gibi salladı. Muammer Polat, bir şeylerin ters gittiğini anladı. Cep telefonunu evde unuttuğu için kimseyi arayıp ne olduğunu soramadı. Eşini ve çocuğunu alıp hızla eve döndü. Telefonu eline aldığında saat gece 24.00’ü gösteriyordu ve kötü haberi öğrendi. Ne yapacağını düşünürken ikinci bomba sesiyle irkildi. Eşine döndü, “Ben çıkıyorum, çıkmam lazım” dedi. Eşi ise başına bir şey geleceği endişesiyle gitmemesi için yalvarıyordu. Muammer Polat eşine, “Mısır, Suriye, Irak olamayız. Bunun için çıkmam lazım” dedi ve hızla kendisini dışarı attı. Koşarak AK Parti Gölbaşı ilçe binası önüne geldi. Kendisi gibi yüzlerce kişinin orada ne yapacağını bilmeden beklediğini gördü. Bağırarak herkesin önemli kurumların önüne giderek direnmesi gerektiğini söyledi. Herkes arabalara doluştu ve hareket etti. Muammer Polat da bir arabaya binerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bulunduğu Beştepe’ye doğru hareket etti. Önce AK Parti Genel Merkezi’nin önünde beklemeyi düşündü ancak orada müdafaa edilecek bir durum olmadığını görünce arabadakilerle tekrar Külliye’ye doğru hareket etti.   “Asıl Siz Geri Dönün” Külliye kavşağına geldiklerinde askerlerin tanklarla yolları kapattıklarını gördü. Jandarma Genel Komutanlığı'na yakın bir mevkideydiler. Sol tarafındaki alandan taze barut kokusu geliyordu. Asker kılığındaki hainler ile polisimiz çatışmıştı. Çatışma, Muammer Polat ve arkadaşları gelmeden iki dakika önce bitmişti. Saat tahmini 12.45’i gösteriyordu. Muammer Polat ve arkadaşları ne yapacaklarını düşünürken bulundukları bölge teröristlerce taranmaya başladı. Herkes şoka girmişti. Polat ve arkadaşları iki dakika boyunca arabanın içinde bu saldırıyı izledi. Arabadakiler saldırı biter bitmez arabanın kapısını açtılar ve aşağı indiler. Orada bekleyen askerler ise silahlarını hızla onlara çevirdi. İçlerinden biri, “Geri dönün” diye bağırdı. Muammer Polat ve birlikte geldiği arkadaşları bu çağrılara aldırış etmedi. Polat, askerlere doğru oldukça yüksek sesle “Asıl siz geri dönün. Ne işiniz var burada? Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan sizlere ‘geri çekilin’ diye emir veriyor, emre itaat edin, kışlaya dönün” diyerek bağırmaya başladı. Birçok vatandaş saldırıdan korunmak için sağda solda siper almış olanları izliyordu. Herkes bulunduğu yerden Muammer Polat ve arkadaşlarının yanına gelmeye başladı. Yine de kalabalık yeterli değildi. Bir er bundan cesaret alarak havaya ateş ediyor, kalabalığın daha da artmasını engellemeye çalışıyordu. Bir başka er ise gözleri dolu, dokunulsa ağlayacak bir halde olan biteni takip ediyordu.   “Şehadet İçin Toplanıyorlar” Bir başka kalabalık ise Külliye’nin duvarının dibinden ilerleyerek Külliye’nin önüne geçmeye çalışıyordu. Muammer Polat o yöne döndü ve avazı çıktığı kadar, “Bu tarafa gelin, bu tankları buradan göndermemiz gerekiyor” diyerek bağırmaya başladı. Kalabalık bunun üzerine Polat ve arkadaşlarının bulunduğu göbeğe yöneldi. Kalabalığın sayısı giderek artıyordu ve Muammer Polat belki de bilmeden onları oraya şehadetleri için topluyordu. Saat 12.55 civarıydı. Kalabalık arttıkça askerlerin başında bekleyen bir yarbay tedirgin oluyordu. Bir kalabalığa bakıyor bir tankın arkasına sığınıyor, oradaki askerlere bir şeyler söylüyordu. Kalabalık ise tekbirlerle adım adım ilerleyip askerlerin üzerine doğru yürürken askerler havaya ateşe edip gelenlere tehditler savuruyordu. “Kışlanıza dönün” diye bağıran kalabalık askerlerin yakınına kadar gelip onları enterne etmek üzereydi ki yarbayın telsizden “Ateş açın” talimatı işitildi.   “Herkes Birkaç Saniyeliğine Sustu” Muammer Polat cep telefonu elinde olanları videoya kaydediyordu. Yarbayın talimatı üzerine telefonunun kamerasını ona doğru çevirdi. Yarbay kendisini gizlemek için iki tankın arasına girince Muammer Polat da onu takip etti. Tam bu sırada “Allahuekber” diye bağıran herkes birkaç saniyeliğine sustu. Herkesin içine bir sessizlik çöktü. Saat 01.03’ü gösteriyordu ve Muammer Polat’ın da aralarında olduğu kalabalığın üzerine yağmur gibi mermi yağmaya başladı. Muammer Polat göğsünde müthiş bir yanma hissetti. Acı dayanılacak gibi değildi. Bir eliyle göğsüne bastırıyor, diğer eliyle de başını ve vücudunu kontrol ediyordu. Bir ara kendisine geldi ve kafasını kaldırdı. İçinden “Bakmaz olaydım, görmez olaydım” diyordu. Herkes yerde yatıyor, her yan kan kokuyordu. Barut ve kan birleşmiş, tarifi zor bir koku yayıyordu. Bu koku Muammer Polat’ın burnundan aylarca gitmedi. Görüntüler ise bugün hâlâ gözlerinin önünde canlılığını koruyor. “Beni de Hastaneye Bir Polis Götürdü” Saldırının ilk şokunu atlatanlar hemen yattıkları yerden fırladı. Ağır yaralılar hasar almamış arabalara taşındı, hızla hastanelere sevk edildi. Muammer Polat da yarılıydı ama kendi yarasını unutmuştu. Tüm yaralılar hastaneye gönderilince bir polis Polat’ı aracına bindirdi ve hastaneye götürdü. Muammer Polat söyleşimiz sırasında hain kalkışmanın üzerinden dört yıl geçmesine rağmen o geceyi anı anına hâlâ yaşadığını söyledi. Şehitlik mertebesine ulaşamadığı için üzülüyordu ama “Yaşıyorsak bir sebebi var diyerek yolumuza devam ediyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Son zamanlarda internette fenomen olup dinimizi aynı Fettullahcı Terör Örgütü gibi istismar eden,milyonlarca izlenmesi takipçisi,beğenisi olan insanlardan para toplayıp dinimizi yansıtmayan , çelişkili vaazlarda bulunan, dernek adı altında faaliyet gösteren birçok yapı bulunmakta" Polat’ın bu ülkeye ve liderine karşı bir daha kalkışmaya cesaret edecek olanlara ise mesajı net, “İster tank, ister jet, ister son model silahları ile gelsinler, biz bugün de şehadete hazırız.  Rabbim bize de dinimiz, bayrağımız için şehadeti nasip eder inşallah.” (Serkan DEMİRTAŞ)
Editör: TE Bilisim