Hani derler ya “Adalet zamanında yerini bulmalı” Türkiye de bazı davaların 10 yıl, 20 yıl sürdüğü zamanımızda, arabuluculuk kurumu büyük bir işlevi yerine getirmekte, yıllarca sürecek davaları bir kaç saatte neticelendirmektedir. Arabuluculukta da yapısal olarak bazı sıkıntıların olduğuna vurgu yapan “Bader Bağımsız Arabulucular Derneği’nin” Kamu oyuna başlıklı bildirisi aynen şöyle:
“KAMUOYUNA,
Hukuk sistemimizde müstesna bir yere oturan arabuluculuğun gelişimi için bu güne kadar Adalet Bakanlığı’mızın çalışmaları tartışmasız takdire şayan.
Ancak, gündem itibariyle Uzmanlık Eğitimleri tartışılmakta. Öncelikle mevcut mevzuat incelediğimizde, alınması zorunlu kılınan uzmanlık eğitimlerinin sunuş biçimi itibariyle düzenlenmediği malumunuzdur.
Dernek olarak yasallaşması beklenilen yeni Arabuluculuk Kanunun taslağının, paylaşıldığı kişi, kurumlardan gelen duyumlar, değerlendirildiğinde, yasa sonrası Adalet Bakanlığı’mızın eğitime ilişkin çalışmaları düzenlediğini öğreniyoruz.
Ülkemizde arabuluculuğa inananlar olarak, bu güne kadar bu müstesna kurumun “uzlaşı kültürüne” katkısının artması için BADER olarak yurt içi ve yurt dışında var gücümüzle çalıştık. Arabuluculuk ve uzlaşı kültürünün, gelişimini sağlamak amacıyla, iş insanlarının sürece ticari sorunlarını gönüllü katılabilecekleri mevcut arabuluculuk ile çözebilecekleri, sistem içinde olabilecekleri uygulamalara izin verecek düzenleme yapılmasının sürece katkı sunacağını düşünüyoruz.
Gelinen noktada, yapılan uygulamaların, yapılmaya çalışılanların müstesna kurumu sistematik bir yaklaşım ile değerlendirmediği, düşüncesi hâsıl olmuştur.
Kurumun gelişmesi için öncelikle Dünyada ki örneklerine bakıldığında, bu tür eğitimlerin mutlaka olması gerektiği,lakin içeriğini, sistematiğinin ve mali boyutunun bizdekine hiç benzemediği görülmektedir.
Her şeyden önce zorunlu tutulan eğitimlerde ücret alınmamaktadır. Kaldı ki CMK eğitiminde zorunlu tutulan eğitimlerde ücret alınamayacağına dair yargı kararı da hafızalardadır. Mevzuatımızda zorunlu eğitim;“yenileme eğitimi” olarak düzenlenmiştir. Bu eğitimlerde de amaç, arabuluculuk tekniklerinin gelişmesini sağlamaktır.
Ancak, uzmanlık eğitimleri başlığı ile tartışmaya açılan konu incelendiğinde, arabuluculara adeta “bilirkişi” misyonu yüklemektedir. Arabuluculuk kurumunun da “değerlendirici” arabuluculuk olarak uygulanacağı izlenimini vermektedir. Arabuluculuk, iletişim teknikleri kullanılarak yönetilen süreçten çıkarılarak tamamen değerlendirici bir boyuta taşınmak mı istenmektedir?
Bu tür eğitimlerin Hâkim ve Savcı yetiştiren “Adalet Akademisi” üzerinden verilmesi daha doğru olacaktır. Hal böyle olunca, çözüm önerimiz; Adalet Akademisinin belirleyeceği yerlerde (Üniversiteler, Barolar, fiziki koşulları sağlayabilen arabuluculuk merkezleri) eğitimin Adalet Bakanlığımızın belirlediği eğitmenler tarafından, külfete dönmeyen maliyetlerle verilebilir.
Arabuluculuğun gelişimi için, öncelikle tüm arabulucuları kapsayıcı, merkezlerin gelişimini sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç olduğu aşikârdır. Bu imkân dâhilinde, verilecek eğitimler sonucu, her arabulucunun eğitmenlerce değerlendirilmesinin de doğru olacağı kanaatindeyiz.
Yine, Kanun çalışması hazır gündemde iken, Adalet Bakanlığımızın son Eylem Planında “Arabulucular Birliği”-“Meslek Örgütü” amacı gerçekleşinceye kadar Barolar nezdinde geçici madde ile Arabuluculuk disiplin hükümleri düzenlenmelidir.
Arabuluculuk Kültürü oluşturabilmemiz için, bize ciddi ivme kazandıracaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
BADER-BAĞIMSIZ ARABULUCULAR DERNEĞİ ”

Eh gereğini ilgililer inşallah yerine getirir…

Editör: TE Bilisim