Erkek egemen toplumun, kadınlar üzerinde bıraktığı çok fazla olumsuz etki var. Çünkü bu anlayış temelinde o kadar çok benmerkezci ki, kendisinden başkasının varlığını kabul etmeyip onu yok sayıyor. Kendi varlığını da öyle boş bir zeminde tanımlıyor ki, erkek olmak ile adam olmak arasındaki anlam farkını, kafasında bir türlü çözemiyor. Sonrası ise malumunuz; kadına şiddet, trafikte birbirlerine şiddet, çocuklara şiddet, hayvana işkence vs.

Genellikle yakın çevresine sıkıntı veren bu ‘erkekler’ daha sonraları hiç tanımadıkları birine de aynı eylemleri uygulamaya çalışırlar. Çünkü ahlaktan yoksun bu ‘erkekler’ durdurulmadıkları için sınır tanımaz bir hale bürünürler. Kendi vicdani hissiyatları gelişmemiştir çünkü. İlla birileri onlara müdahale etmelidir. En ağır cezaları vermelidir. Nasıl ki bir hayvan eğitilirken ceza sistemi uygulanıyorsa bu ‘erkeklere’ de aynı mantıkla yaklaşılmalıdır. Yani onları eğitmek gerekir. Ancak bir insanı eğitir gibi değil, bir hayvanı eğitir gibi eğitmek gerekir. Yoksa sonuç bu toplum için çok vahim olacaktır ve son dönemlerde sıkça duyduğumuz, gördüğümüz, okuduğumuz şu haber başlıklarıyla daha sık karşılaşmaya başlayacağız:

Tecavüz turuna çıkan sapıklar: Denizli’de yolda yürüyen 2 genç kıza saldırmaya çalışan iki ‘erkek’

İstanbul’un göbeğinde tecavüz: Evine gitmek için yolda yürüyen kadını, parka götürüp ona tecavüz eden bir ‘erkek’

Hastane dönüşü taciz: Hastaneden çıkıp evine gitmek için yolda yürüyen kadına, tacizde bulunan bir ‘erkek’

Genç kadın tacizcisini sosyal medyadan ifşa etti: Ankara’da evinin önünde bulunan genç kadına, tacizde bulunan bir ‘erkek’

Ve bunun gibi bir sürü haber. Hepsi son birkaç ayda yaşanmış.

Olayların içerikleri ve bunu yapan ‘erkek’ tiplemesi aynı. Sadece kurbanlar farklı. Yolda yürüyen kadınlar ve onlara hayvani bir içgüdüyle saldıran ‘erkekler’…

Onları bu kadar rahat davranmaya iten çok fazla etken var tabi. Kişisel sapkınlıkları, toplumun onlara dayadığı, onların da kendi güdülerine göre yorumladıkları algıları ve insanı insan yapan akli durumdan uzaklaşmaları. Bunların hepsi birer neden olabilir. Ancak onlardaki bu hadsizliği oluşturan en büyük etken, caydırıcı cezaların bulunmamasıdır. Bu insancıklar için altını çizdiğim hayvan eğitme gibi eğitimin verilmemesi, yani sadece ceza yoluyla durdurulabilecek bu insanlara devlet tarafından hiçbir müdahale de bulunulmaması, böyle insanların önünü açıyor.

Hal böyle olunca ortaya çıkan istatiksel rakamlara da şaşırmamak gerekiyor. TÜİK’in verilerine göre, sadece 2002-2008 arası 62 bin kadına kayıtlara geçen tecavüz olayı yaşanırken, Adalet Bakanlığı’na göre katledilen kadınların sayısı son 7 yılda yüzde bin 400 yükseldi. 2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın katliamı sayısı, 2007 yılında 1011 olarak saptandı.

Bu topraklarda, kendi memleketimizde güven içerisinde yaşayabilmemizin tek sorumlusu olan siyasilerin, duruma el atmalarını ve konuyla ilgili caydırıcı bir çalışma yapmalarını tüm kadınlar ve adam gibi olan erkekler adına talep ediyorum.

Editör: TE Bilisim