Seymen, seğmen ya da seyman, eski Türk boylarında göçebe kervanlarını koruyan silahlı birlik, kolcu anlamlarını ifade ediyor. Yerleşik hayata geçilmesiyle Anadolu'da köyden köye gelin almaya giden damat tarafının atlı, davullu, zurnalı, silahlı ve cepken giyinmiş delikanlı alayına dönüşmüştür. Hakaniye Türkçesindeki Sökmen sözcüğünden türediği var sayılır.

Gittikleri yerlerde kendi kültürlerini koruyan ve geliştiren Oğuz Türkleri, yerleştikleri Ankara ve çevresinde de âdet, gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Bu geleneklerden biri de "Seymenlik Geleneği"dir. 

Şehrin devlet merkezi olması neticesinde meydana gelen hızlı teknolojik gelişmeler, tabiî olarak kültür yapısını da etkilemiştir. Ancak, söz konusu değişme ve gelişmeler şehrin geleneksel kültürü içerisinde özel bir yeri bulunan "Seymenlik geleneği" hayatını devam ettirmiştir. 21. yüzyılda beş milyonluk nüfusa sahip büyük ve modern bir başkent olarak girmeye hazırlanan Ankara'da seğmenlik geleneği bugün bir dernek çatısı altında korunarak, yürütülmektedir. Atatürk'ün "Seymenlik Geleneğini Yaşatın" talimatıyla 1932 yılında kurulan Ankara Kulübü Derneği bu geleneksel kurumu ilelebet yaşatma çabası içerisindedir.

Efe, (Efelik) mecazî anlamda men, cesur, kahraman, cengâver insan anlamına gelmektedir. Efeler fenalıktan kaçınan, iyiliği ve yardımı seven, kahraman, gözüpek, men ve fedakâr insanlardır.

Bu karakterleriyle çevrelerinde saygınlık kazanmışlardır. Eskiden anne ve babalar yeni yetişen çocuklarını efelere teslim ederlerdi. Efeler küçük delikanlıların kötü yerlere alışmalarını önler; terbiyelerine, tutum ve davranışlarına dikkat ederler, onların büyüğünü sayan, küçüğünü koruyan, vatanına ve milletine yararlı insanlar olmaları için özen gösterirlerdi. Efeler arasında kendisini en fazla sevdirip saydıranlar "Efe Başı" seçilirdi. Efebaşları, efeleri düzenler ve idare ederlerdi. 15-16 yaşındaki delikanlı efelere Ankaralılar "Yeni Yitme" derlerdi. Yeni yitmelik unvanı askerliğin bitimine kadar sürerdi. 35 yaşına kadar da Delikanlılık Efelerin millî günlerde, düğünlerde atlı ve yaya olarak bir araya gelmelerine "Seymen Alayı Düzülmesi" denirdi.

Seymen düzülme, toplu ve millî bir galeyan anıdır. Bunun ufak bir şekli de bayram ve düğünlerde kurulurdu. Seymenler o gece "Sinsin" denilen bir ateş oyunu oynarlardı. O gece bir dağ yamacında veyahut bir tepede büyük bir ateş yakarlar, Maşatama denilen demirden yapılmış büyük bir çanağın içine yağlı çıra koyarlar bu ateşin etrafında davul ve zurna çalarak Zeybek oynarlar. Bu ateşin üstünden atlayarak bir nevi tura oyunu oynayarak sabahı ederler. Bazen bu ateşe koç atarlardı.

Ankara'da ise "Seymen", efe, yiğit ruhlu ve atlı manasında kullanılmaktadır. Ankara, Çankaya'da büyük bir parkın adı Seğmenler Parkı'dır. Bütün Ankara civarı köyleri Oğuz boylarıyla doludur. Çubuk'la Kınık, Elmadağ ir. Zeybek kelimesi de Seğmen kelimesiyle alâkalıdır. Seymen düzüleceği zaman, Efeler kahvesi önüne sancak dikilir. Bu bayrak Seymen alayının kurulmasına işarettir. Eski Türkler de otağ önüne tuğ ve sancak dikerlerdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün günün sabahı da sancak dikildi. O zaman Efeler kahvesi Ulucanlar'a giden yolun üzerinde bulunan Sarı Ahmed'in kahvesi idi. Esasen civar köylerden Seymenler de akın akın. Bu günlerde Kalecik Seymenlerinin başında Sülük, Zirlilerin başında Saraylı Ahmet, Yozgat'tan yeni Cehli Rıza uşakları, yani kızanlarıyla Ankara'ya gelmiştir. 

Kaynak: Wikipedia 

Editör: TE Bilisim