Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e talebi ile yabancı dillerde “Turkey” olarak kullanılan ülke adımız “Türkiye” olarak değiştirildi. BM Güvenlik Konseyi’nde ülke adımız “Turkey” yerine “Türkiye” biçiminde yer aldı. Böylece yıllardır İngilizcede hem “Türkiye” hem de “Hindi” anlamına gelen “Turkey” adlandırmasından kurtulduk. 

 “Turkey” sözü hakkında yıllardır yaşanan rahatsızlık bu sözün “hindi” anlamıyla ilgiliydi. Türkiye’nin İngilizcedeki şekli olan “Turkey” kelimesinin “Hindi” anlamına gelmesi nedeniyle hindiye benzetildiğimiz anlayışı hâkimdi. Turkey sözünün kökeni araştırıldığında gerçek çok daha farklı. 

Bilindiği gibi hindinin anavatanı Amerika’dır. Hindi dünyaya Amerika’nın Kristof Kolomb tarafından keşfinden sonra İspanyol gemicileri aracılığıyla yayıldı. Hindistan’a ulaşmak amacıyla yola çıkan ve yeni bir kıta keşfettiğinden habersiz olan Kolomb’un gemileriyle eski dünya adı verilen Avrupa ve Afrika’ya getirilen hindiler, Osmanlı topraklarında yaşamaya başladı. Türkler, Hindistan’dan geldiğini zannettikleri yani aslında Amerika’dan gelen bu garip görünümlü kuşa, geldiği topraklara izafeten “Hindi” adını vermişlerdi. İngilizler ise Türklerden görüp aldıkları bu kuşu İngiltere’ye götürdüklerinde kuşun geldiği toprakların adını yani “Turkey” adını verdiler. Çünkü İngilizler hindiyi Türklerden almış, onlardan görüp tanımıştı. Nasıl biz bu kuşa, Hintlilere izafeten “Hindi” adını verdiysek İngilizler de bizden gördükleri için “Turkey” adını uygun görmüşlerdi.

 “Türkic (Türkik)” Sözü Üzerine

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte bağımsızlıklarını kavuşan Türk Cumhuriyetleri ve Türk halklarının hangi kavramlarla yazılacağı dünya basınında hatta Türk basınında ve akademik çevrelerde kavram kargaşası yarattı. O dönemde Batılı basın ve Türkiye’deki basında yer alan “Türki Cumhuriyetler” ve “Türki halklar” tanımlamaları ise yanlıştı. Oysa doğrusu “Türk Cumhuriyetleri” ve “Türk halkları” idi.

Yabancı Türkologlar yıllardır dünyadaki Türk kökenli halklara ve dillerine Türkic veya Türkik  adını verdiler ve bu isimlendirme doğruydu.

Batılı ülkelerde veya diğer dünya ülkelerinde Türk dünyasından bahsedilirken “Turkish” değil Türkic (Türkik) hatta Türki kelimelerini kullanıyorlardı. Türkiye’de yaşayan Türkler için “Turkish” tanımlamasını kullanan Batılılara göre Türkiye’de yaşayan “Türkler”i karşılayan kavram “Turkish”ti.

Türkiye’de Türk basın ve akademik çevrelerinde ise Türkic (Türkik) veya “Türkî” biçiminde kullanılan kelimelerin “Türke benzer” ve “Türkümsü” anlamı taşıdığı yani “Türk” adlandırmasının anlamını taşımadığı yorumu yapılıyordu. Türkic (Türkik) ve “Türkî” kelimelerinden rahatsız olan akademik ve siyasi çevreler, yıllarca Batılı akademik ve siyasi çevrelere karşı bir tavır aldılar ve Batılıların kendi dillerdeki “Turkish” yerine “Turkic (Türkik)” adını kullanarak “Türke benzer” anlamını yaygınlaştırdıklarını iddia ettiler. 

Batılı dillerdeki “-ic” eki “aidiyet” bildiren bir ektir. İngilizcede bu ek bir halk adının yanına getirilerek “o h   ait” anlamı vermektedir.  Batılı dillerdeki  "Turkish"  yerine uluslararası adlandırmaya uygun olan "Turkic (Türkik)" yani “Türk, Türk ırkına ait” adlandırması kullanılması doğrudur. Buna diğer milletlerden örnekler verebiliriz:

Arabic : Araplara ait, Arap ırklarına ait, Asiatic : Asyalı, Asya’ya ait, Helenic : Yunan ırkına, Yunanlılara ait, Germanic :  Alman ırkına, Almanlara ait, Indic : Hindlilere’a ait, Nordic : İskandinavya ırklarına ait, Arctic : Kuzey kutbu halklarına ait.

Söz konusu kavram kargaşalarına baktığımızda akademik çevrelerin haklılığı ortaya çıkmaktadır.  Sadece Batılı ülke basının değil kendi basın yayın organlarımızın da yıllarca “Türkî Cumhuriyetler”, “Türkî halklar”, “Türkî diller” gibi yanlış kullanımlara yer verdiklerini düşündüğümüzde hatalı olan sadece Batılılar değildi. Doğrusu; Türk Cumhuriyetleri, Türk halkları, Türk dilleri.

Mutlu sona ulaştık. Artık ülke adımızın yanlış anlaşılmalara yol açan   “Turkey” değil, “Türkiye” olarak değiştirilmesi resmen kabul edildi.

Editör: TE Bilisim