Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 2021 Yılını, Yunus Emre’nin vefatının 700’üncü, Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefatının 750’nci, Ahi Evran’ın vefatının 850’nci yıl dönümleri nedeniyle, bu değerli insanlarımızı anma yılı ilan etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ocak tarihli ve Resmi Gazete'de yer alan genelgesi ile 2021 yılının “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak kutlanması kararını duyurdu.     Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dili ve medeniyetinin temel taşlarından biri olan Yunus Emre'nin vefatının 700. yılı nedeniyle 2021 yılının, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındığını hatırlattı. Yunus Emre'nin şiirlerinde insan ve doğa sevgisini, hoşgörü, kardeşlik ve barış kavramlarını en duru Türkçe ile işlediğini ve bu şiirlerle din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığa seslendiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

Yunus ‘yetmiş iki millete bir göz ile bakmak’ ilkesi ve evrensel insani değerler üzerine inşa edilmiş felsefesiyle dünya hümanizmine katkılar sağlayarak insanları ortak değerler etrafında birleştiren, çağının çok ötesinde bir şair olmayı başarmıştır.
Yunus Emre'nin hem dünya beşeriyetine ortak bir değer olarak takdim edilmesi hem de ülkemize bir kez daha hatırlatılması maksadıyla 2021 yılının ‘Bizim Yunus’ olarak anılması, Yunus Emre’nin mirası olan Türkçenin öneminin vurgulanması, medeniyet dili kimliğiyle bilinçli ve doğru kullanımının sağlanması amacıyla ‘Dünya Dili Türkçe’ adıyla yurt genelinde ve yurt dışında bir kampanyanın tertiplenmesine karar verilmiştir
.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda düzenlenecek etkinliklerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla yürütüleceğini ifade ederek söz konusu etkinliklerden Cumhurbaşkanlığınca belirleneceklerin Cumhurbaşkanlığı himayesinde yapılabileceğini duyurdu. Yunus Emre’nin Türkçenin birleştirici iklimiyle yazdığı şiirleri “yetmiş iki millete bir göz ile bakmak’ hoşgörüsünü Türk toplumuna kazandırdı ve Türk dili için yeni ufuklar açtı.

Dünya Dili Türkçe

Dil, bir milletin mazisini anlamada, hâlini kavramada ve geleceğini kurgulamada değerli, hatta hayatî bir role sahiptir. Dünü bugüne bağlayan, bugünü geleceğe taşıyan en önemli bağ olan lisanımızın kendini yabancı dillerin etkisinden koruması, özel duvarlar örerek sağlayamayız. Tarih boyunca bütün diller birbirinden etkilendi, bugün de etkileniyor, yarın da etkilenecek. Tarih boyunca ekonomik, kültürel, askerî olarak milletlerin hangisi güçlüyse onların dili baskın olmuş ve başat rol oynadığı görülüyor. 21. yüzyılda yaşarken kullandığımız bilgisayar ve iletişim teknolojileri hayatımızın vazgeçilmez unsurları arasında yerini alırken, çok çalışarak ve çok üreterek Türk dilinin zenginliğine zenginlik katmalıyız.

Her gün değişen teknolojinin kendine özgü uygulamalarının yanı sıra pek çok yeni gelişmeyle karşı karşıyayız. Bilgisayar, iletişim, sanayi, yazılım kısaca teknolojinin her alanlarındaki kelimelerin Türkçe karşılıklarını dilimize kazandırıp kendi dil yapımızın gereği olan bir yaklaşımla bu dönüşümü sağlamalıyız. Türkologların ve Türk dili alanında çalışan bilim adamlarının büyük sorumlulukla bu konuda çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Küreselleşen dünyanın dayattığı ana dili ve kültürü tüketme, sözcük hazinesini küçültme, yabancı sözcüklerle yozlaştırma anlayışına dayanan “popüler kültür” ve “sanal alan dili” denilen Türkçe, İngilizce karışık dil ögelerinden bir an evvel uzaklaşmalıyız.  Türkçeyi, “Dünya Dili” hâline getirmeli, bilim ve teknolojide ön planda olan sayılı diller arasına yükseltmeliyiz.

Yunus’un Diliyle Türkçe

Yüzlerce yıldır kültürümüzün en önemli taşıyıcısı dilimiz, Yahya Kemal’in dizelerinde “Türkçe ağzımda annemin ak sütü gibidir” sözleriyle manasını buluyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olduğunu görüyoruz. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir” sözleri ise Türkçenin Türk milleti için önemini vurguluyor.

Dilimizin gücünün ortaya konulmasında bilim insanlarına önemli görevler düşüyor. Türkçeyi Yunus’un üslubuyla, bir kuyumcu titizliğiyle ele alarak imkân ve zenginliklerini ortaya koymalıyız.

Türkçe ile Türk milleti geleceğe birlikte yürüyecek ise bu yürüyüş Türkçemizin sıcaklığında gerçekleşecektir. Dünyanın hiçbir dilinde “gönül” sözcüğünü tam manasıyla karşılayan bir kelime bulunmamaktadır. Bu kelimeye sahip dili konuşanların elbette bir gönül seferberliği başlatabilirler. Biz gönüllerimizi Yunus’un diliyle buluşturduğumuzda hiçbir güç karşımızda duramayacak, “Dünya Dili Türkçe” ile “Büyük Türkiye” hedefine emin adımlarla yürüyüşümüz daha bir coşkuyla sürecektir.