Istvan Örkeny fareli öyküsünde bir bodrum katına düşen topla başlayan kısa bir olay örgüsü anlatır. Top, kırık bir camdan bodrum katına düşer. Kırık camlı bodrum katı olayın gerçekleştiği mekâna dair okura verilen ilk sinyaldir. Apartman görevlisinin on dört yaşındaki kızı topun peşinden gider ve kızın bir bacağı yoktur, tahtadandır bacak. Tramvayın altında kalmıştır. İçinden tramvay geçen bir kent olduğu anlaşılıyor.

Kız bodrumda bir kedi görüyor ve ‘’Sen burada ne yapıyorsun benim minik kedim?’’ diyerek kediyle konuşuyor. Ama kedi sandığı aslında bir fareydi. Örkeny’nin anlatımıyla çirkin, yaşlı ve pis kokulu bir sıçan… Kedi sanılarak kendisiyle konuşulması onu sarsmış çünkü hayatı boyunca kimse onunla böyle konuşmamış. O zaman kadar onu görenler taş ve kömürle kovalamış kendisini.

Kömür, okura, içinde bulunulan kent ve apartmanın sosyo ekonomik durumuyla ilgili bir ipucu daha veriyor. O sırada fare hayallere dalmış bir kedi olarak doğsa hayatının ne kadar farklı olacağını düşünüyor. Sonra bir adım daha öteye taşıyor hayallerini, apartman görevlisinin tahta bacaklı küçük kızı olarak doğmuş olsa hayallere sığmayacak kadar güzel bir hayatı olacağını düşünüyor. 

Öyküdeki kırık bir bodrum katı camı, pis kokulu sıçan, taş ve kömür, orta Avrupa’nın en sık kullanılan toplu taşıma araçlarından olan tramvay, apartman görevlisi, bacağını tramvaya kaptıran tahta bacaklı kız gibi unsurlar okurda bir gecekondu mahallesi izlenimi uyandırıyor. Öykü işçi kesimlerinin yaşadığı bir blok kentte, mahallede de geçiyor olabilir. Öykünün böyle bir mekânda geçiyor olması öykünün ilk satırlarında olumsuz bir duyguya götürüyor.

Hüzüne sürüklüyor mesela. Top oynayamayan top toplayan sakat bir kız çocuğu ve hiç sevgi görmeyen kedi zannedilip sevilen bir fare iki öteki unsur olarak okura sunuluyor. Her ikisi de toplumda öteki olan dışlananlarının öyküsünü anlatıyor. Fare, istediği duyguları yaşayamamış olmanın verdiği mutsuzluk içinde hayalden hayale dalıyor. Önce kedi sonra kız çocuğu olmayı hayal etmesi bir tatminsizlikten kaynaklanıyor olabilir.

Hep daha iyisini isteme hissi doyumsuzluğun bir sonucu olduğundan fare doyumsuz hayaller içinde olabilir. Fakat bu istekleri gerçekleşemeyecek kadar hayal ürünü olduğundan onu doyumsuzlukla suçlamak kendisine biraz haksızlık olabilir. 

Editör: TE Bilisim