Değerli Okurlarım; Bizlere bu Toprakları yurt yapan onur ve gururu yaşatan Basta Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah arkadaşları ile beraber Tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve Şükranlarımızla yad ediyoruz. Ruhları sad mekanları cennet,makamları ali olsun 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN Anayasamızın 2’nci maddesinde “hukuk devleti” ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş, bu ilke Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında “eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” olarak tarif edilmiştir. Bu tanımlamayı genel olarak özetleyecek olursak, hukuk devletinin temel amacının halkın top yekun refah ve mutluluğunu belli kaide ve kurallar içinde artırmak olduğu açıktır. Değerli Okurlarım; Ankara kentinde son 25 yılda kentsel altyapı hususunda çok şeyin yapıldığını söylemek maalesef çok güç. Son 25 yılda Ankara kentinde yapılan ve kentçilerin “kentsel makyaj” dedikleri faaliyetlerin çok az kısmı bile kent altyapısı için yapılmış olsaydı, Ankara kenti altyapı manasında mevcut sorunlarını yaşamayacaktı. Örneğin,  bir Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olarak bitirmek üzere olduğumuz yaz mevsiminde Ankara’nın göklerinde her bulut biriktiğinde resmen kalbim sıkışıyordu. Şöyle ki; Ankara kentinin kanalizasyon ve yağmursuyu altyapısı, kuvvetli bir yağmuru drine edecek kapasitenin maalesef çok altında. Ankara kentinin içme suyu şebekelerinin neredeyse tamamı en az 25 sene önce dönemin nüfusuna göre ve dönemin teknik olanaklarıyla yapılmıştır. Bu şebekeler tektonik zemine sahip Ankara kentinde zemin oturmaları ve hızla artan trafik ve yapı ağırlığı nedeniyle  fonksiyonunu kaybetmiştir. Günümüzde Ankara kentinin bazı bölgelerine verilen “işlenmiş” içme sularının neredeyse yarısı daha evlerimizdeki vanalara gelmeden şebeke hatlarındaki çatlak ve sızmalar nedeniyle kaybolup gitmektedir. Şöyle ki; kente verilen su arıtma tesislerinde belli proseslerden geçerek içilmeye elverişli hale getirmek için Belediye ve dolayısıyla vatandaş bütçesinden büyük paralar harcanmaktadır. 1992 yılında Sayın Murat Karayalçın, dünyanın 2. ve Avrupanın en büyüğü olan Tatlar Atıksu Arıtma Tesisini yapmış ve bu bağlamda BAKAY (Büyük Ankara Kanalizasyon Projesi) Projesi ile Ankara kentinin yağmur ve atıksularını bu tesise taşıyıp arıttıktan sonra, tarım alanlarında kullanıma elverişli hale getirilen bu sularla Haymana ve Polatlı ovalarındaki tarım alanlarını sulama amacını gütmüştür.  Vatanını ve Ankara’yı seven herkesin alkışlaması gereken muhteşem bir proje değil mi? Ama gelin görün ki Sayın Melih Gökçek bu projeyi durdurmuş, esas işi Ankara’ya su ve kanalizasyon yapmak olan ASKİ’ye Ankara-Esenboğa yolu gibi yolları yaptırdığı ya da ASKİ’ye bağlı BELKA AŞ’ye kendi fantezileri için uçak aldırıp uçak filosu kurdurduğu için BAKAY projesinin tamamlamamıştır. Değerli Okurlarım; Aradan 25 yıl geçmesine rağmen Tatlar Arıtma Tesisi bugün bile yarı kapasiteyle çalışmaktadır. Diğer yandan da 5393 Sayılı yasa ile İl Özl İdaresinden alınıp Ankara’nın mahallesi yapılan binin üzerindeki köyün de muazzam bir içme suyu ve atıksı sorunu bulunmaktadır. Bu bağlamda harekete geçen Sayın Mansur Yavaş başkanlığındaki Belediyemiz, Ankara kentinin içme suyu ihtiyaçlarını yeni kaynaklarla karşılamak, mevcut şebekelerin onarım ve bakımlarını yapmak, Polatlı gibi şebekeleri olmayan bölgelere yeni şebekeler yapmak ve Tatlar’da arıtılan suları Haymana ve Polatlı ovalarında tarımsal sulama amaçlı kullanarak elde edilen ürünleri Ankara’da ihtiyacı olan ailelere bedelsiz vermek üzere projeler yaptı. Bu esnada, Sayın Melih Gökçek’in yıllar önce Ankara kentinin su ve kanalizasyon şebekeleri için Belediye Meclisinde borçlanma yetkisi aldığı, bu yetki çerçevesinde borçlandığı ama aldığı paraları yukarıda örneklediğim alanlara harcadığı fark edildi. Değerli Okurlarım; Ankara Büyükşehir Belediye bütçesinden her ay 60 Milyon TL, Melih Gökçek döneminin borçları için ödenmektedir. Bu para ile Ankara’ya her ay 1 km metro yapılması demektir. Borç ödemekten yatırım yapmaya ve Ankara kentinin altyapı ihtiyaçlarını gideremeyen Büyükşehir Belediye Başkanımız, yasa gereği borçlanma yetkisi almak için Ankara Büyükşehir Belediye Meclisine geldi ama maalesef Başkanımızın bu talebi Meclisimizdeki AKP ve MHP çoğunluğu tarafından kabul edilmedi. Bu nedenle, Sayın Yavaş Ankara Bölge İdare Mahkemesine başvurdu ve 9. İdare Mahkemesi kamu yararı çerçevesinde Belediye Balkanımız haklı görerek Belediye Meclisi ret yönündeki kararının yürütmesini durdurdu. Bu karar, bu yazımın ilk paragrafında tanımlanan  hukuk devletine son derece uygundur çünkü toplumumuzun top yekun menfaatinin temini ile ilgilidir. Gelin görün ki daha sonra AKP’li bir belediye meclisi üyemizin başvurusu üzerine uzmanlık alanı bu hususlar olmayan Ankara Bölge İdare Mahkemesi (BİM) 10. Dairesi, 9. İdare Mahkemesinin  kararını, bilirkişi raporu gibi hiçbir gerekçeye dayanmadan “usulden” iptal etti. Değerli Okurlarım; Madem hukuk devletinin temel amacı vatandaşın top yekun menfaatini korumak ise, tanıklığınızda Ankara 9. İdare Mahkemesinin, başta Polatlı ve Gölbaşı halkı olmak üzere tüm Ankara halkına su sağlanması ve kanalizasyon şebekesi yapılması için Sayın Yavaş’ın gösterdiği çabaya katkı sunmasını ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisindeki AKP ve MHP Meclis üyesi arkadaşlarımızın keyfiyetine dur demesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın…        

Editör: TE Bilisim