Hayatımız boyunca çoğu zaman sürekli bir şeylere kaygılanırken buluyoruz kendimizi. İçimizi kemiren o korku kronik bir hale büründüğünde kaygı tüm vücudumuzdan ruhumuzun derinliklerine kadar yayılıyor. Pandeminin başladığı zamanlarda da şüphesiz hepimizin içini bir korku kaplamıştı. Hala da öyle olmalı ama tek bir farkla tedbir alarak. Korku, ne yazık ki hiçbir şeye çare olmuyor ilacı da değil. İlaç, harekete geçmek, tedbir almak, kurallara uymak, bilinçli olmak. Bu sadece pandemi için değil hayatımızdaki çoğu şey için gerekli. Korku, sadece bizi kamçılayan bir duygu olmalı..
Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsün. İdeallerimize, hayallerimize giden o yolda sadece bir araç olmalı korku yolumuza taş koyan bir engel değil aksine önümüzü açmalı.
Shakespeare, ne güzel de özetlemiş: İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için..
Sağlıcakla..

Editör: TE Bilisim