Bu aralar yayın dünyasının genç, dinamik ve unutulan, unutturulmak istenilen eserlerini yeniden okurla buluşturan Alaca Yayınları ile birlikte bir başka genç, dinamik yayınevini daha yakından takip ediyorum… Geçenlerde Alaca Yayınları’ndan ve eserlerinden uzun uzun söz etmiştim. Bugün de Kopernik Kitap’tan söz edeyim. Yayınevi, resmi internet sitesinde kendisini şöyle tarif ediyor: “Alanında uzman bir grup entelektüel, aydın ve yazardan oluşan Kopernik Kitap kadrosu, farkındalık ve bilinç oluşturmak; son yıllarda kişisel kodlarımıza yerleşen toplumsal ayrışmayı, ötekileşmeyi, kutuplaşmayı önleyerek Türkiye’nin kültürel zenginliğini yeniden bir araya getirmek hedefiyle yola koyuldu. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu siyasî, politik, iktisadî, sosyolojik, bölgesel ve diplomatik sorunları aşmanın en doğru yolunun yeniden birlik, beraberlik ve çoğulculuk ekseninde kültürel zenginliklerin kaynaşmasından geçtiğine inanan Kopernik Kitap, Türkiye’nin entelektüel aklının buluşma noktası olmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin farklı bakış açılarına ihtiyacı olduğu bu dönemde, düşünmeyi ve gerçeklere geniş açıdan bakmayı; arka plânı, amaçları ve hedefleri görmeyi; sorunlara soğukkanlılıkla ve hiçbir hesap gütmeden yaklaşmayı öneriyoruz. Hangi taraftan olursa olsun; ikiyüzlülüğü, çifte standardı, ideolojik körlüğü, ufuksuzluğu, bilgisizliği ve haksızlığı reddediyoruz. Duygularımızı gizlemeden, sorunlara içerden özeleştiri getirecek bir bakış açısıyla çözüm yolları arıyoruz. Bu duruşun, toplumun bütün kesimlerine, bütün siyasî, ideolojik farklılıklarına hitap etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aydın olmanın sorumluluğu da bu olsa gerek.” Kopernik Kitap’ın kendisini tarifi, sitesinde yazılmış gösteriş cümleleri değil. Yayınlarına ve yazarlarına baktığımızda -ki ben de yayınevinin yazarları arasındayım- gerçekten Türkiye’nin her kesimini “amasız” kucakladığına ve ülkenin aydınlanması için çabaladığına şahit oluyoruz. Yayınevi yeni yayınlarla birlikte özellikle yıllar önce basılmış, unutulmuş, unutturulmak istenen birçok eseri yeniden okurla buluşturuyor. Atatürk kitaplarına ise özel bir önem veriliyor. Son dönemde ardı ardına Atatürk’ün kendi kaleminden çıkan eserleri okurun bilgisine sunuyor. Öte yandan itiraf edelim ki Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ün askerî ve siyasî alanlardaki büyük başarıları onun sadece bu yönlerinin ön plana çıkarılmasına sebep oluyor. Çok yönlü bir zihin yapısına sahip olan Atatürk’ün yazar yönü, eğitimci kimliği ve başka alanlarda yapmış olduğu çalışmalar ise - biraz da kolaycılık yapılarak- çoğunlukla gözden kaçırılıyor. İşte Kopernik Kitap’tan Ocak 2020’de raflardaki yerini alan General Karl Litzmann’ın “Takımın Muharebe Talimi” kitabı, Atatürk’ün yazar, eğitimci kimliğini bir kez daha anımsamamızı sağlıyor. Çünkü kitabın çevirmeni, Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk’ün daha genç bir subayken Almancadan Türkçeye tercüme ettiği bu kitap, o dönem için oldukça önemli. Atatürk biraz önce de belirttiğim gibi, genç bir subayken, subayların mesleki bilgilerini artırmak için birtakım askerî neşriyat yapılmasını lüzumlu görüyor. Bu amaçla o tarihlerde değişmiş olan Piyade Talimnamesi’nin uygulanmasını kolaylaştırmak için Alman generallerinden Karl Litzmann’ın “Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri” adlı eserinin bir bölümünü “Takımın Muharebe Talimi” adıyla tercüme ediyor. Bu arada kitapla ilgili bir bilgi daha aktaralım. General Litzmann hakkında Türkiye’de kaynaklar genellikle derin bir susku içerisinde. Kitabı Yayına Hazırlayan Halil Aslantürk’ün yazdığı girişle bu önemli generalin biyografisi hakkında ülkemizde ilk kez derli toplu bilgi de sunulmuş oldu.  
Editör: TE Bilisim