Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, yeni tip koronavirüs pandemisi sürecinde astımlı hastaların bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için önerilerde bulundu. Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek’in de katıldığı toplantıda astım hastalarının koronavirüs döneminde de doktor kontrollerini aksatmamaları gerektiğinin altı çizildi. Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, Dünya Astım Günü aktiveleri kapsamında her yıl toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlendiğini ve bir tema belirlendiğini belirterek, bu yılın temasının da “Astım Ataklarına Son” olarak düşünüldüğünü bildirdi. Şekerel, gerçekleştirilen online basın toplantısında şu ifadelere yer verdi: “Bu konu öncesinde şu anda tüm dünyayı etkileyen COVID-19 pandemisinin astımla ilişkisi konusunda kısaca bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Koronavirüs solunum yolunda tutulum ve onun yarattığı yakınmalarla seyrediyor. Benzer şekilde astım da solunum yollarının bir hastalığı. Astımlı hastaların bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için ‘Uluslararası Astım Rehberlerinin’ bazı önerileri var. Örneğin astımlı hastalar, sprey tarzındaki ilaçlarını ki bunla arasında kortizon da içerenler de var, kullanmaya devam etmeli, gerekirse kortizonun iğne veya hap formlarını da almalılar. Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için nebülizatör denilen ve astım ilaçlarını, buhar formuna dönüştüren cihazların kullanımından ve solunum fonksiyon testi yapımından mutlaka kaçınılmalı. Tüm toplumda olduğu gibi astımlı hastalar da hijyen stratejileri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı hakkında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Sağlık Bakanlığı’nın enfeksiyon kontrolü önerilerine uymalılar. TÜRKİYE’DE 4 MİLYON ASTIM HASTASI VAR Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, astımın akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığı olduğunu belirterek şunları söyledi; “Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı-hışıltı-ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Dünyada yaklaşık 335 milyon, ülkemizde de yaklaşık olarak 4 milyon astım hastası var. Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artıyor”. DÜNYA YENİ BİR KARAR ALDI” Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınmasıdır ifadesini kullanan Şekerel,” Uygun ilaç tedavisinin verilmesi ile astım belirtileri kontrol altına alınabiliyor. Uluslararası ve ulusal astım rehberindeki en önemli yenilik nefes açıcı ilaçların artık astım tedavisinde tek başına kullanılmaması, mutlaka asıl tedavi edici ilaç olan ‘inhaler kortizon’ ile birlikte alınması. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunuyor” dedi. Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği (AİD), Astım Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek’de uygun ilaç tedavisiyle astımlıların iş ve okul dahil günlük yaşamlarına, hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebileceklerini belirterek şunları aktardı: “Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu ile kullanılan ilaçlar ve bu yolla daha az yan etki ile direkt hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Özel cihazlarla verilirler. Tedaviye başlanırken bu özel cihazların kullanım şekli mutlaka hastalara gösterilmeli. “DİKKATLİ OLUNMALI" Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek, Astım hastalığının ataklar ile seyrettiğini ifade ederek şunları aktardı: “Sigara dumanı, çamaşır suyu, alerjenler, viral enfeksiyonlar, stres gibi tetikleyici faktörlerle karşılaşmak veya verilen tedaviye hastanın uyumsuzluğu bu atakların başlıca nedenleri arasında. Hızlı tanı ve uygun tedavi ile çoğu astım atağı başarı ile yönetilebilir. Ancak sık ve ağır atak geçiren, atak nedeni ile sık acil başvurusu ve hastane, yoğun bakım yatışı öyküsü olan astım hastalarında ataklar ölümcül seyredebilir. Bu nedenle atak oluşmadan önlenmesi önem taşıyor. Astımın doğru tedavisi, hastalık kontrolünü, atakların önlenmesini ve bu da astıma bağlı ölümlerin önlenmesini getirecektir. Astım ataklarının bir diğer sonucu hastanın her atak sonrasında solunum fonksiyonlarında küçük kayıpların olmasıdır ki uzun dönemde bu durum hastalara artmış nefes darlığı olarak yansıyacaktır. Tüm bu nedenlerle astımlı hastalar atak geçirmekten, dolayısıyla da tetikleyicilerden korunmalılar. Diğer bütün kronik hastalıklar gibi astım da düzenli hekim kontrolü gerektirir. Bu kontroller hastalığın kontrol altına alınmasını, atakların önlenmesini, tedavinin düzgün sürdürülmesini ve ilaçların yan etkilerinden hastaların korunmasını sağlar. Hastalara verilecek yazılı eylem planı bu konuda hekimlere ve hastalara faydalı olacaktır. Sonuç olarak, astım tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu kontrolün sağlanmasında astımı arttıran faktörlerin belirlenmesi, bu faktörlerden korunmanın sağlanması ve düzenli takip altında tedavinin sürdürülmesi önem taşır.  Hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Astımlı hastalar yaşamlarını uygun tedavi ile nefes darlığı, hışıltı, öksürük gibi yakınmaları hissetmeden ve aktiviteleri kısıtlanmadan astımsız biri gibi sürdürebilir”. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim