Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Genel Başkanı Prof.

Dr. Mehmet Seyfettin Eroğlu, "Çin yine bu tansiyonu bir anlamda yükselten ya da tehditleri bir anlamda daha yüksek seviyede ortaya koyan saldırgan bir güç pozisyonunda şu an ve bu durum dünyada algılanmaya başlamış vaziyette. Düne kadar yumuşak güç unsurlarıyla ortaya çıkan Çin, artık Tayvan kriziyle birlikte saldırgan ama saldırma kabiliyetinden yoksun. Çin şu an için yaralı ejderha konumunda” dedi. Tayvan topraklarını kendi toprakları olarak gören Çin, diğer ülkelerin resmi Tayvan temaslarını ‘egemenlik ihlali' olarak değerlendiriyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi'nin geçtiğimiz gün gerçekleştirdiği Tayvan ziyareti, ABD ve Çin arasında yeni bir krize neden oldu. ANKASAM Genel Başkanı Prof. Dr. Seyfettin Eroğlu, yaşanan gelişmeler sonrası Çin'in söylem bazında ortaya koyduğu ve bu anlamda çıtayı yükselttiği Tayvan krizinde, caydırıcılık gücünü ve prestijini kaybettiği bir durumla karşı karşıya kaldığını belirtti. Pelosi'nin Tayvan ziyaretiyle, ABD'nin Asya-Pasifik'te en büyük güç olduğunun ortaya konulduğunu vurgulayan Eroğlu, bölgede yaşanan ABD-Tayvan-Çin krizini İHA muhabirine değerlendirdi. “Çin'in gücünün ne kadar gerçekçi olduğu yönündeki soru işaretleri de artacak” Eroğlu, Pelosi'nin Tayvan ziyareti sonrası sürecin Çin'in en güçlü ve en hassas olduğu bir konuda geri adım atması olarak değerlendirilebileceğini belirterek, “Çin açısından ABD'nin bölgedeki o kuşatma ve Çin'i baskı altına alma politikasının daha da hızlanacağına işaret eder. Zira Çin'in bugüne kadar sergilemiş olduğu çok kutupluluk bağlamındaki yeni dünya düzenini inşası noktasında ortaya koyduğu söylemi destekleyecek bir güçten ve bunu yürütebilecek, uygulayabilecek bir hibrit savaş araçlarından yoksun olduğu Rusya-Ukrayna savaşı sonrası bir kez daha görüldü. Ondan ötürü bugün bakıldığında Çin'e dönük Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan bu konudaki birtakım soru işaretleri, buradaki tereddütler bugün Tayvan krizi ile perçinleşmiş vaziyette. Çin'in bu anlamda gücünün gerçekte ne olduğu ne kadar abartılı olduğu ya da ne kadar gerçekçi olduğu yönündeki soru işaretleri de artacak” ifadelerini kullandı. “Çin şu an için yaralı ejderha konumunda” Tayvan krizinin Çin açısından ciddi anlamda bir sıkışmışlık, baskı, çevreleme oluşturduğunu ve Tayvan'a müteakiben Çin'in yakın çevresinde başka istikrarsızlık alanlarının ön plana çıkabileceğini vurgulayan Eroğlu, “ABD açısından bakıldığında burada ABD, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte gücünü oluşturan iki temel sacayağından biri olan Avrupa'da gücünü tesis ederken, bugün aynı durumu Tayvan üzerinden Pasifik'te de şu an büyük ölçüde gerçekleştirme yolunda adımlar atıyor. AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik Paktı) sonrası bu Tayvan krizi ABD'nin bölgede yeni ittifaklar, denklemler ve bu anlamda yeni iş birlikleri bağlamında Rusya'yı kuşatmaya dönük elini daha da kuvvetlendirici bir hamle olmuş oldu. Ve bugün Çin yine bu tansiyonu bir anlamda yükselten ya da tehditleri bir anlamda daha yüksek seviyede ortaya koyan saldırgan bir güç pozisyonunda şu an ve bu durum dünyada algılanmaya başlamış vaziyette. Düne kadar yumuşak güç unsurlarıyla ön plana çıkan Çin, artık Tayvan kriziyle birlikte saldırgan ama saldırma kabiliyetinden yoksun. Çin, şu an için yaralı ejderha konumunda” değerlendirmesinde bulundu. “ABD, çok net bir şekilde AB ve NATO üzerindeki gücünü tesis etti” Tayvan'da yaşanan gelişmelerin Rusya-Ukrayna savaşının ardından yeni bir cephe açıldığına işaret ettiğinin altını çizen ve bu durumun ABD'nin 11 Eylül sonrası hedeflerinden bir tanesi olduğunu anımsatan Eroğlu, “Bu anlamda bakıldığında sonuçları itibarıyla en büyük projeydi diyebiliriz. Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden ABD, çok net bir şekilde AB ve NATO üzerindeki gücünü tesis etti. Ve batı içindeki liderliğini ortaya koydu. Batı içerisinde başlayan liderlik tartışmaları da Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte sona erdi. ABD'nin ortaya koyduğu iki hedeften bir tanesi şu an Ukrayna batağında ve Avrupa'yla karşı karşıya. Diğer ikinci hedef ve tehdit Çin'di. Bugün Tayvan kriziyle birlikte bunu bölgedeki diğer krizlerin de takip etmesi kaçınılmaz” diye konuştu. “ABD, Çin'in sert, agresif yüzünü ortaya koymaya çalışıyordu” Çin'in bölgedeki tutumunun Rusya açısından büyük bir hayal kırıklığı olduğunu kaydeden ve dünyada yükselen Çin açısından Tayvan krizinin bir prestij ve değer kaybı olduğunun altını çizen Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Çin'in bundan sonraki süreçte Tayvan ve diğer krizlerde önünde artık tek bir seçenek kalıyor. Şu ana kadar yumuşak güç unsurlarıyla bunu yapamadı. Burada bölgesel anlamda etki alanı oluşturamadı. Dolayısıyla Çin, savunma pozisyonuna geçebilir. Bu savunma pozisyonunda da askeri harekatlar dahil olmak üzere bütün bu yöntemlere başvurabilir. Daha kızgın, daha sert, daha agresif bir Çin; bu da ABD'nin zaten arzu ettiği bir politika. ABD, Çin'in sert, agresif yüzünü ortaya koymaya çalışıyordu.” Prof. Dr. Eroğlu, ayrıca ABD'nin son dönemlerde aktif olarak hiçbir savaşa girmediğini belirterek, ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını dolaylı bir şekilde yürüttüğünü kaydetti. Öte yandan Eroğlu, bu anlamda ABD'nin Rusya'yı ve Avrupa'yı yıpratma savaşına sokarak, bölgedeki siyasi gücünü pekiştirdiğini ifade etti. İHA
Editör: TE Bilisim