TBMM’de düzenlenen basın açıklamasında konuşan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, doğalgaz ve elektriğe yapılan zamları eleştirdi. Altay, “Doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar bize, vatandaşın kışın donarak geçireceğini gösteriyor.  Halkın zamlara karşı sokağa inmesi gerekir. Demokratik taleplerini dile getirmesi gerekir. Yüzde kırklara kadar çıkan zamlardan bahsediyoruz. Tepki ve protestolar en temel insani haklardır. Bu tepkinin bir an önce gösterilmesi gerekir. Önlem alınmasa kışın donarak geçirilecek” dedi. Yeni dönemde Meclisin yapması gereken iki önemli iş bulunduğuna değinen Altay, bunların 3600 ek göstergeyi yerine getirmek ve sosyal bir kangren haline dönüşen emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözmek olduğunu belirtti. Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, sembolik bir Meclis yerine fonksiyonel, güçlü, saygın bir Meclis için CHP'nin elinden gelen katkıyı sunacağını söyledi. TBMM'nin görevlerinin belli olduğuna işaret eden Altay, "Yeni uygulamalarıyla Meclisin denetim hakkına yürütme zaten ortaktı, şimdi özel bir şirketi TBMM'nin denetim hakkına ortak etti. Meclisin denetim hakkını bir yabancı firmanın kullanabilmesi demokrasilerde kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu. ULUSLARARASI YÖNETİM ŞİRKETİ MCKİNSEY ELEŞTİRİSİ Uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile yapılan anlaşmayı eleştiren Altay, “Şirketlerin CEO'ları olur ama devletlerin olmaz. Hele ekonomiyi teslim edecek, ekonominin sevk, idare ve kontrolü terk edilecek bir özel sektör varsa, artık burada ciddi devletten söz etmek mümkün değil. TBMM'nin yeni dönemde bu konuda yüksek refleks göstereceğini umuyoruz, bekliyoruz” ifadelerini kullandı. “SARAY DÜNYASI VE HALKIN DÜNYASI” TBMM'nin, öncelikle sarayın talimatlarına değil, vatandaşın feryadına kulak vermesi gereken bir Meclis olması için çaba göstereceklerini söyleyen Altay, “Türkiye'de artık "sarayın dünyası" ve "halkın dünyası" var. Meclis, bu iki dünyanın ortasında olamamalı. Meclis, halkın dünyasının, gündeminin yanında olmalı. 14 Nisan 2001 krizinden sonra Kemal Derviş'in acı reçetesi maalesef gündeme gelmiştir. 2008'den sonra Türkiye'de ekonomi normal hale geldi. 2008'e kadar da Derviş'in reçetelerinden şaşılmadı. AK Parti'de 2008'de başlayan "güç zehirlenmesi" ile o planlar bir kenara konuldu. 9 yılda 2001 krizindeki tabloyla karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız” diye konuştu. "HÜKÜMETİ, İDLİB KONUSUNDA ACİLEN UYARIYORUZ" Türkiye'nin, İdlib'de çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğununun altını çizen Altay şunları söyledi: “İdlib, Türk dış politikasındaki tutarsızlığın cisimleşmiş halidir. Suriye ve Rusya tarafından İdlib'e sert bir müdahale yapılması halinde, Türkiye kendini sıcak savaşın içinde bulacaktır. Bu durumda, Türkiye 1 milyonluk göç dalgasıyla karşı karşıya kalacaktır.  Türkiye'nin 15 Ekim'e kadar muhataplarıyla yeni değerlendirme yapması gerekir. Biz on gün sonra patlayacak olayı şimdiden duyuralım. Türkiye Astana ve Soçi süreçlerinde çok ağır taahhütlerin altına girdi. Türkiye 15 ekime kadar radikal ve ılımlı cihatçıları birbirinde ayırma taahhüdünde bulundu. 15 ekime kadar silah bıraktırma taahhüdünde bulunuldu. Bütün silahlı cihatçılar silahı bırakmayacağını koro halinde dile getirdi ve Türkiye’yi tehdit ettiler. 15 ekim için uyarıyoruz. Daha zaman var. Taahhütlerde bulunulmamalı, İdlib’in Suriye toprağı olduğu unutulmamalı, sınırımıza yakın yerde el kaide birliği kurulmamalı, Suriye ordusu ile sıcak çatışmaya girmemek için bir an önce diplomatik adımlar atılmalı.” MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Altay, Bahçeli'yi anlamadığını, sabah, öğlen, akşam başka konuştuğunu iddia etti. Altay, Derviş'in Türkiye'ye çağrıldığı dönemde Bahçeli'nin, Başbakan Yardımcısı olduğunu anımsattı. Altay, Bahçeli ile meşgul olmayacaklarını aktararak, "Bir şirketin yüzde 80 hissedarı ile yüzde 20 hissedarı var. Yüzde 80 hissedara gidersiniz. Cumhur ittifakı ile ilgili bir şey olursa patronu dikkate alırız." dedi. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim