Ramazanın da gelmesiyle birlikte hurmalar sofralarda ki yerini aldı. Ramazanda hurma kadar rağbet gören bir ürünlerinin olmadığını dile getiren herbalist Numan Aktaş, hurmanın yüksek besin değerinin yanında antioksidan özelliklere sahip olduğunu söyleyerek hurma tüketmenin önemine vurgu yaptı. Geçmişten günümüze kadar süre gelen şifa özelliği sayesinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan aktarlar ramazan ayının da gelmesiyle hurma satışlarında tavan yaptı. Hem tadı hem de faydaları sebebiyle sık tüketilenler listesine giren hurmanın faydaları saymakla bitmez. Aromatik bitkiler hakkında da bilgiler veren Aktaş gazetemize şu açıklamalarda bulundu: ‘’ İsmim Numan Aktaş. Herbalist bitki uzmanıyım. 25 yıldır bu işle uğraşıyorum. Bu işe başlamamda ki sebep aile mesleği olması. Aileden gelme bir meslek olduğu için ben de sürdürmek istedim fakat İşlerimiz bu aralar hiç iyi gitmiyor. Piyasa durgun ve ölü kimse alış veriş yapmıyor.’’ ‘’HURMALAR KUDÜS, İRAN VE İSRAİL’DEN GELİYOR.’’ Türkiye’de yerli hurma olmadığını belirten Aktaş, ‘’Ramazanda en çok ithal hurma talep görüyor. Bundan başka ramazanda hurma kadar sık tüketilen bir besin yok. Türkiye’de yerli hurma olmaması sebebiyle hurmalar Kudüs, İran ve İsrail’den geliyor. Yapılan araştırmalara göre, hurma, kolesterolü düşürüyor, kanser önleyici antioksidanları ihtiva ediyor, hafızayı geliştiriyor, bebeklerin beyin gelişimine önemli katkı sağlıyor, ülsere ve böbrek yetmezliğine fayda sağlıyor, sindirim sistemini düzenliyor’’ dedi. Bunun haricinde aromatik bitkiler hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Numan AKTAŞ ‘’İnsanlarımız daha çok soğuk algınlığı ve griple baş etmek için bizlere uğruyor. Bu tür rahatsızlıklar için hazırladığımız bitki karışımlarından veriyoruz. Bu karışımların içinde ıhlamur, zencefil, zerdeçal, havlucan ve tarçın gibi bitki ve baharatlar oluyor’’ diye konuştu. AKTAŞ: ‘’BİTKİLERİN ANATOMİSİNDE İYİLEŞTİRME ÖZELLİĞİ VARDIR’’ Aktarlık yapabilmek için bu işin okulunu okuyan, bitkilerin anatomisinde ve özünde iyileştirme özelliğinin bulunduğunu fakat kullanmadan önce muhakkak doktora danışılması gerektiğini söyleyen Aktaş, şunları söyledi: ‘’Bu işi yapabilmek için bu alanla alakalı 4 yıllık bir eğitim sürecinden geçtim. Bu alan pek bilinmediği için insanlar bilgi sahibi değil. Selçuk Üniversitesi Tıbbi Aromatik Bitkiler bölümü’nden mezun oldum. Bu yüzden bu işi bilen ve bitkilerin özüne, yarar ve zararlarına hakim olan insanların yapması son derece önemlidir. Herhangi bir hastalık durumunda önce doktora danışılması daha sonra da bitkilerden faydalanılmasını öneririm çünkü bitkilerin anatomisinde iyileştirme özelliği vardır’’ Herbalist Numan Aktaş, aktarlığın tarihi sürecine de değinerek ‘’Lokman Hekimlik, insanlığın var oluşuna kadar dayanıyor. Lokman Hekim için eski dönemlerde bir tıp alimi olduğu rivayet edilmektedir. Binlerce yıl önce yaşamış alim birisidir. Öyle ki, bu alim kişiden yüce kitabımız Kuran’ı Kerim’de de bahsedilir. Hatta Kuran’ı Kerim’de “Lokman Suresi” dahi bulunmaktadır fakat tüm bu bilgiler kesin olarak bilinmemektedir’’ diye konuştu.   ‘’ZENCEFİL VE ZERDAÇAL’IN KANSERİ ÖNLEYİCİ BİR ÖZELLİĞİ VARDIR’’ İlaç önerilmeyen durumlarda alternatif tıp olarak bitkilerin de iyi geldiği hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu anlamda kanser ve migrene iyi gelen bitkileri de sıralayan Aktaş, ‘’Öncelikle migrenin kesin olarak bir tedavisi yoktur. Sadece ağrıyı kesmek ve azaltmak için biberiye ve kekik bitkisini kullanabiliriz. Papatya bitkisinin de buharı tutulduğu zaman migrene iyi geldiği bilinmektedir. Kanserden korunmak içinse yemeklere bir çay kaşığı zencefil, zerdeçal atmak çok faydalıdır. Özellikle zencefil ve zerdaçal’ın kanseri önleyici bir özelliği vardır. Anatomi olarak kanserin yaygınlaşmasını ve başka organlara yayılmasının önüne geçer. Bu tıp tarafından da doğru olarak kabul edilmiştir’’ diye konuştu. Aktaş, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Türk toplumu olarak her şeyi abartarak kullanmayı çok severiz. Etrafımızda çok duyarız ‘ Neneme çok iyi geldi ben de kullanayım, falanca kişi şu bitkisini kullanmış çok faydasını görmüş hemen ben de deneyeyim’ gibi. İnsanlarımız, bitkileri mutlaka sorarak ve bilinçli bir şekilde tüketmelilerdir. Her bitkinin ve karışımın iki bardaktan fazlası zarardır’’ Bağışıklık sistemimizi güçlendirici ve sakinleştirici bitkilere de örnek veren Numan Aktaş, özellikle sakinleştirici etkileri bulunan bitkilerin, antidepresan ilaçlarla kullanılmasının sakıncalı olduğunu belirterek ‘’ Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı bitkiler; Ihlamur, adaçayı, ayva yaprağı, zencefil, zerdeçal, gül hatmi, ebe gümeci, ısırgan otu bunların hepsini kullanabilirsiniz. Sakinleştiren bitkilere örnek verecek olursak, papatya, mellissa, yasemin, sarı kantaron gibi bitkileri örnek verebiliriz. Yalnız kişi, antidepresan kullanıyorsa bunları kullanması sakıncalıdır. Bu önemli bir noktadır. Vatandaşlarımızın ve okuyucularımızın bu konuya özellikle dikkat etmelerini öneririm’’ dedi. Son olarak vatandaşlara öneri ve tavsiyelerde bulunan Numan Aktaş, ‘’Halkımıza şunu söylüyorum, kişi, antibiyotik tüketene kadar bir propolis kullansın. Yalnız dikkatinizi çekerim eğer ki doktor önermiyorsa ve kullanması gerekmiyorsa örneğin basit soğuk algınlıkları gibi. Propolis bir bitki değil bir arının mucizesidir. Bağışıklık sistemimiz için doğal bir antibiyotiktir. Üstüne basarak yine belirtmek istiyorum doktorlarına sorarak ve bilinçli bir şekilde tüketeceklerse bu dediklerimi yapsınlar. Vatandaş, yılda antibiyotikten kaç kişi ölüyor onu bir araştırsın. Hep diyorlar ya bitkiler insanı öldürüyor diye o mantıkla düşünürsek bütün hayvanların ölmesi lazım ama hepsi sağlıklı olarak yaşıyor’’diyerek konuşmasını sonlandırdı. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim