İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Berat Albayrak'ın istifasını 27 saat sonra haberleştiren ana akım medyayı 'üstün gazetecilik başarıları' üzerinden eleştirirken, Tarım Bakanı Pakdemirli hakkında ise, "Önümüzdeki süreçte kabinenin bir diğer ultra başarılı üyesinin yani Tarım Bakanı'nın da TİKTOK'ta yapacağı bir düetle istifa etmesini bekliyoruz. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi! 18 yılda hiç mi devlet adabı öğrenmediniz?" şeklinde konuştu.

Geride kalan ABD seçimlerine de değinen Akşener, “Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkanlık seçimi vardı. Bu noktadan sonra, bölgesel ve global etkilerinin yanında, bizim için önemli olan, ABD’nin Türkiye ile ilişkileri, ve Türkiye’nin milli çıkarlarıyla ilgili nasıl bir duruş sergileyeceğidir. Amerika elbette dünya üzerindeki hakim güçlerden biri. Ancak, bizim için önemli olan, Amerikan başkanının Türk siyasetine nasıl baktığı değil, Türkiye’nin milli çıkarlarının, nasıl korunup kollanacağıdır. Bu açıdan baktığımızda, Trump dönemi, hiç de iyi bir dönem değildi. Biden farklı mı olacak, onu zaman gösterecek. Artık yeni bir döneme girdik” dedi. Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle;

"KARABAĞ AZERBAYCAN'DIR"

Dünyanın diken üstünde olduğu bugünlerde, Türk’ün, makus talihini adım adım yendiği, bir büyük destanı yakından takip ediyoruz. Azerbaycan Türk Ordusu, işgal altındaki vatan topraklarında, ay-yıldızı dalgalandırmaya devam ediyor. Şuşa’dan gelen müjdenin, hemen ardından imzalanan anlaşma, mukaddes bir hakkın teslimidir. 28 yıldır, bıkmadan usanmadan haykırdığımız gibi: Karabağ Azerbaycan’dır!

İZMİR DEPREMİYLE İLGİLİ İLGİLİ ELEŞTİRİLER

Devlet yönetmek ciddi bir iştir. Devlete baş olanlar, işlerini de, makamlarını da ciddiye almalıdır. Bu bir mecburiyettir. Ancak Türkiye, maalesef uzun yıllardır, bu ciddiyetten yoksun yönetiliyor. Son örneklerinden birini, İzmir depreminin ardından yaşadık. Binaları denetlemekle, vatandaşının can ve mal güvenliğinin, takipçisi olmakla sorumlu olan iktidarın, yeni sorumsuzluklarına şahit olduk. İzmir’de, hükümete bağlı kurumlarla, yerel yönetimlere bağlı kurumların, uyumlu çalışmasından rahatsız olmuş olacaklar ki, yine gereksiz tartışmaların, gereksiz kavgaların peşine düştüler. Vatandaşlarımızın canı yanmış, sevdiklerini kaybetmişler, devletimizin kendilerine el uzatmasını bekliyorlar. Bir de bakıyoruz, abuk sabuk, devlet ciddiyetine yakışmayan açıklamalar geliyor… Küçük ortak çıktı, “Keşke o evlerde oturmasalardı.” dedi. Büyük ortak çıktı, “Vatandaşlarımız da, keşke üzerine biraz daha koyup binalarını güçlendirselerdi.” dedi. Neredeyse kaybettiğimiz canlarımızı suçlayacaklardı ki, çok şükür ona yüzleri tutmadı… Buradan iktidara sesleniyorum; O binaları denetlemek sizin göreviniz. Varsa, eksikleri gidermek için, vatandaşa omuz vermek, sizin göreviniz. Bunları yapmadığınız gibi, kalkıp bir de vatandaşı suçlar gibi, laflar ediyorsunuz. Ayıptır.

İSTİFA EDEN ALBAYRAK'A: ACİL ŞİFALAR

Biliyorsunuz damat bakan gitti kendisine acil şifalar diliyoruz. Kendisinin gelişi de gidişi de bu ciddiyetsiz yönetim anlayışının devletimizin düşürüldüğü durumun ibretlik bir vesikasıdır. Eski damat bakanın istifa sürecinde sayın Erdoğan'ın internet ve sosyal medya yasaklarında neden bu kadar ısrara ettiğini daha iyi anladım. Damadı Instagram üzerinden istifa etti. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminde artık her bakan kendine göre bir sosyal medya mecrası seçip oradan istifa ediyor.

"TİKTOK'TA YAPACAĞI DÜETLE İSTİFASINI BEKLİYORUZ"

Önümüzdeki süreçte kabinenin bir diğer ultra başarılı üyesinin yani Tarım Bakanı'nın da TİKTOK'ta yapacağı bir düetle istifa etmesini bekliyoruz. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi! 18 yılda hiç mi devlet adabı öğrenmediniz? Haydi ülkeyi düşürdüğünüz durumdan utanmıyorsunuz, bari 5000 yıllık Türk Devlet geleneğimizden utanın. Bari atalarımızın şanlı mirasından utanın. Ayıptır, ayıp.

Milletin hazinesinin bunca zamandır teslim edildiği, bu ciddiyetsizliğin, bu beceriksizliğin açtığı yaraların, süratle tamir edilmesi gerekiyor. İlk günden beri uyardık. “Damadına her ay yeni paket açıklatma. Damadı paketle, Türkiye nefes alsın.” dedik. Nitekim, Eski Damat Bakan, Sayın Albayrak, istifa metninde, “Allah sonumuzu hayreylesin.” diyor. El hak doğru. Geç de olsa, memleketin gerçekleriyle yüzleşmiş olmasını, böyle bir öz eleştiri yapmasını olumlu karşılıyoruz.

Ak Parti’nin muhteşem ekonomi yönetimi sayesinde, Eylül 2020 tarihi itibariyle, kamu ve özel sektör emekçilerimiz; açlık sınırının, 2 bin 447 lira 72 kuruş, yoksulluk sınırının, 7 bin 973 lira 2 kuruş, yaşam maliyetinin ise, 3 bin 2 lira 55 kuruş olduğu bir ekonomide, açlık ile yoksulluk arasında bir yerde yaşamak zorundalar.

"EMEKÇİLERİN MAAŞI GÜN GEÇTİKÇE ERİYOR”

Ülkemizde işsizlik almış başını giderken, kamu veya özel sektörde çalışanlar, işlerini kaybetmemek için, şartlara razı gelmeseler de, çalışmaya devam etmek zorundalar. Yaşadıkları derin ekonomik krizin yanında, Sendikalaşmalarının önündeki engellerden, sosyal haklarının çeşitli yöntemlerle kısılmasına kadar; bulundukları görevlerde, adil bir kariyer yolu olmamasından, maaş ve ücretlerindeki ağır vergi yüküne kadar; birçok sorun, kamu ve özel sektör çalışanlarımızı derinden etkiliyor. Bu yüzden, ne yazık ki çalışanlarımız geleceğe dair umutlarını kaybetmiş durumdalar. Kendilerini güvende hissetmiyorlar. Elbette hissetmezler! Kendilerini görmeyen, seslerini duymayan, ve dertlerini umursamayan bir iktidarın kurduğu, bu eğri düzende; Emeklerinin karşılığı olan maaşlarının, gün geçtikçe eridiğini gördükçe, nasıl geleceğe umutla baksınlar, nasıl kendilerini güvende hissetsinler?

Eren GÜVENDİK

Editör: TE Bilisim