Hayat hatalar yumağıdır. Karşımızdaki insanların birçok hatalarını görsek de kendimiz de birçok hataya ya sebep olmuşuzdur ya da bizzat kendimiz hata yapmışızdır. Bir zamanların popüler şarkısı ‘hatasız kul olmaz’ derken haklılık payı bir hayli yüksektir.
Hata yaptığımız kadar affetmek ise bir başka davranış biçimidir. Fakat affetmek herkese özgü bir davranış değildir. Kendiyle barışabilmiş, egolarından arınmış insanların işidir. Dikkat edin, hayatınızda ne kadar çok kişiye kin veya düşmanlık beslerseniz sırtınızda taşıdığınız yükte o denli ağır olur. Hayatınızdan fazlalıkları çıkarın diye boşuna demiyorlar. Bu demek değil ki kullanmadığınız eşyaları, yiyecekleri atacaksınız bunu sadece maddi anlamda düşünmemek lazım. Ruhun da hafiflemeye, dinlenmeye, rahat nefes almaya ihtiyacı var. Aynı bu hikayedeki gibi…
''Bir lise öğretmeni bir gün öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?” Öğrenciler, çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. Ve öğretmen devam eder:
“Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz okula birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!”
Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
“Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur.
Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçer. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlarlar:
“Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
“Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.”
“Hem sıkıldık, hem yorulduk…”
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”

Editör: TE Bilisim