Bugün size, rahmetli gazeteci Turan Yavuz’un “ABD’nin Kürt Kartı” isimli kitabından söz edeceğim. Birinci Körfez Savaşı’nın hemen ardından 1993 yılında yayımlanan bu kitap, bugün Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeleri daha geniş bir perspektiften ele almamız için önemli bir kaynak. Türk-Amerikan ilişkilerinin en kritik dönemlerinde 1985-1995 yılları arasında Milliyet gazetesinin Washington temsilciliği görevini yürüten merhum Turan Yavuz, bu kitabında İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Orta Doğu’nun dört ayrı ülkesindeki Kürt toplumunun uluslararası alanda artan rolünü anlatıyor. “ABD’nin Kürt Kartı” kitabı, bir yandan Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulmasına giden yoldaki tarihsel perspektifi aktarırken, bir yandan da konunun Türkiye boyutunu, Washington’daki siyaset ve bürokrasi kulislerinin içerisinden bilgilerle aktarıyor. Yavuz’un bu kitabında, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulmasını ve PKK’nın terör örgütü statüsünden çıkarılmasını talep eden ABD yönetimi içerisinde yer alan bazı şahsiyetlerin, ilerleyen yıllarda PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanması ve hatta FETÖ elebaşının ABD’ye sığınma sürecinde karşımıza çıktığını görüyoruz. İtalyan bankası Banca Nazionale del Lavoro’nun ABD yönetiminin onayıyla 1984’ten, 1990 yılına kadar tarım kredisi adı altında Irak’taki Saddam Hüseyin rejiminin silahlanma programına 5 milyar dolardan fazla finansman temin etmesi ve bu bankanın yönetim kurulu üyelerinden birinin ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger olması, Birinci Körfez Savaşı’nın sebep ve sonuçları üzerine daha fazla düşünülmesi gerektiğine işaret ediyor. Turan Yavuz’un kitabındaki bir başka önemli ayrıntı ise ABD’nin çeşitli resmi ve gayrıresmî kurum ve kişilerinin hazırladığı çok sayıda “Kürt Raporu”na özet şekilde de olsa ulaşma imkânı vermesi. Şimdi bu rapordan bazı kısımları okuyalım: "Kürtlerle ilgili bu çalışma, ABD'nin bu insanlarla ilişkiye girerek muazzam bir riski göze aldığını göstermeyi hedef alıyor. ABD'nin bu konudaki siyasetini yönetenler öyle görünüyor ki Kürt toplumunun doğasını yanlış algılıyorlar ve bu potansiyel olarak tehlikeli bir durumdur. Kürtler, şiddete eğilimlidirler. Onların vahşi doğalarını sadece katı bir yönetim ve bir demir el zapt edebilir. Ve bugün onlara rehberlik edecek öyle bir sorumlu otorite yok. Liderleri çoğunlukla feodal ağalardır ki bunlar genellikle kaçakçılık ve toprağı olmayan fakir Kürt çiftçisini sömürmekle ilgilidir. Bu feodal ağalar, ABD varlığının veya tehdidinin, onların yasadışı faaliyetlerine bölgeyi açacağı ümidiyle Amerikan ordusuna kendilerini sevdirmeye, onlara yanaşmaya teşebbüs ediyorlar. Düş kırıklığına uğramaları halinde bizimle işbirliğini durdurabilir, daha da kötüsü bize karşı düşmanca tavır alabilirler.”

Editör: TE Bilisim