Kızılay’da esnaf olan Recai Ulutaş, 8 yıldır kesintisiz olarak Muharrem Ayı’nda Kızılay’da aşure yapıp, insanlara dağıtıyor. Alevi dedesi olan ve barışa, kardeşliğe önem verdiği için 8 yıldır insanlara aşure dağıttığını belirten Ulutaş, bu yıl valiliğin yasağından dolayı aşuresini sokakta dağıtamadığını ifade etti. VALİLİK İZİN VERMEDİ 8 senedir her sene muharrem ayının bittiği gün öğlen aşuremiz kaynatılmaya başlanır diyen Ulutaş: “İmam Hüseyin Kerbela’da şehit edildiğinden Muharrem ayı boyunca tuttuğumuz yasımızı insanlar görsün, bilsin diye aşuremizi insanlarla, canlarla beraber yapar, yeriz. Bu sene Ankara valiliğinin yasağından dolayı aşuremizi kısıtlı şekilde, kısıtlı mekânda ve kısıtlı koşullarda yaptık. Normalde 10 bin kişilik aşure yapar, Yüksel Caddesi’nde insanlarımıza dağıtırdık. Ama bu yıl valiliğin yasağından dolayı aşuremizi bin kişilik yaptık ve çok zor koşullarda dağıttık. Bu sene diğer senelerden farklı olarak aşuremiz kaynarken sadece duamızı okuduk, semahımızı dönemedik. Çünkü semah dönülmesine de valilik kararınca izin verilmedi.” dedi. “12 KAPIDAN MALZEME GELDİ” Ulutaş, Alevi anne-babadan doğduğum ve ocakzade olduğumuzdan dolayı her sene biz kendi inanışımızı, ritüelimizi yerine getirmek zorundayız dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “8 yıldır tek başıma Muharrem orucu bittikten sonra aşuremi yapıyor ve ulaşabildiğim kadar insana ulaşarak aşuremi dağıtıyorum. Biz de inançsal olarak 7 ocak, 12 pınar, 12 kapıdan aşure için malzeme gelir. Örneğin ocaklardan sembolik olarak su gelir ve aşuremizi gelen malzemelerle yaparız. Aşuremizi dağıtırken de 12 kapıdan malzeme alarak rızalık alırız. Bu sene de aynıları oldu. Ocaklarımızdan sembolik olarak su geldi, 12 kapıdan malzeme geldi ve aşureyi yaparken bu malzemelerle yaptık.” HERKESE EŞİT MİKTARDA AŞURE DAĞITILIYOR Bizim için en önemli unsur yaptığımız aşureyi herkese eşit miktarda dağıtmaktır. Alevilik inancında ‘can’ önceliklidir, protokol yoktur diyen Ulutaş herkese eşit miktarda aşure dağıttıklarını belirterek bununla ilgili şöyle konuştu: “Vali, emniyet müdürü ya da vekil gibi unvanlara sahip olan insanlara ayrıcalıklı davranmayız, insanları bu unvana göre de ayırmayız. En fakirinden en zenginine kadar herkese eşit davranırız, aşuremizi de dağıtırken bunları göz önünde bulundurarak ona göre dağıtırız. Alevilik ritüeline göre kırklar diye adlandırılan ve kırk kişinin bir üzüm parçasını kırk eşit parçaya bölerek yediklerine inanılır. Bizim için de temel alınan budur. Bir üzüm parçası dahi olsa eşit parçalarda, herkese eşit miktarda sunmaktır. Bunu yerine getirmezsek Alevi inancında kabul edilen ‘rızalık’ kelimesi de çiğnenmiş olur. Bunları yerine getirmediğimiz zaman kendimizi eksik hissederiz. Biz de burada her yıl aşure yaparak birliğimizi iri tutmaya çalışıyoruz. Zaten en büyük temennimiz de halklarımızın kardeşlik, barış içerisinde yaşaması. Barışa, kardeşliğe olan inancımızı iri tutmak için her yıl aşuremizi de Kızılay’da yapmaya devam edeceğiz.” (Mesut KETE)

Editör: TE Bilisim