Haber: Kadir Gürhan  Ankara’da Türkiye Barolar Birliği (TBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyon (DİSK) ortaklığında ‘Emeğin Hukuku Kurultay’ı düzenlendi. Düzenlenen kurultayda konuşan Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, “Ülkemizde asgari ücretle çalışmak, istisnai bir asgari ücret değil bir geçim ücreti olarak algılanıyor. O zaman rakamları, belirlediğimizin asgari ücret değil bir geçim ücreti olduğunu düşünerek değerlendirmek gerekmiyor mu?” sorusunu sordu.  Türkiye Barolar Birliği tarafından Avukat Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde "5. Emeğin Hukuku Kurultayı" düzenlendi. Kurultayda konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de iş kazalarının en fazla yaşandığı sektörlerden birinin maden ve taş ocakçılığı olduğuna işaret ederek "grizu" kelimesinin, Türkiye'de kimyasal bir bileşim olarak değil "katliamın, ölümün, acının adı" olarak bilindiğini ifade etti. Verilere göre geçen yıl 511 bin 84 iş kazası yaşandığını, 1207 kişinin meslek hastalığına yakalandığını kaydeden Sağkan, "2020'de iş kazalarında 1231 çalışan hayatını kaybederken, 2021'de iş kazaları sonucu 1382 işçi hayatını kaybetmiştir. Daha da acısı, 2013'ten bugüne geçen sürede 616 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Bu istatistikler bize şunu söylüyor, Türkiye'de her gün 4'ten fazla işçi iş kazalarında ölüyor” dedi.  SAĞKAN: “ÜLKEMİZİN EKONOMİK REFAHINI SAĞLAMANIN YOLU HUKUKTAN GEÇİYOR” Kurultayda yoksulluk ve asgari ücrete ilişkin değerlendirmelerin de yapılacağını belirten Sağkan, şu değerlendirmeleri yaptı: "Asgari ücret, adı üzerinde 'asgari' ücrettir. Oysa ülkemizde asgari ücret adeta 'umumi veya 'zaruri' ortalama ücret gibi anlaşılır hale gelmiştir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu geçtiğimiz günlerde toplandı. Umuyorum ki, buradaki görüşmeler gerçekçi, akılcı bir çözümle sonuçlanacaktır. Ancak bir o kadar önemli olan, asgari ücrete mahkumiyetin ortadan kaldırılmasıdır. İyi işleyen bir hukuk sistemi, hukuki öngörülebilirliğin sağlandığı bir yargı sistemi, aynı zamanda iyi bir ülke ekonomisi demektir. Ülkemizin ekonomik refahını sağlamanın yolu hukuktan geçiyor." ARSLAN: "KIDEM TAZMİNATI DAVALARI ÇOĞUNLUKLA ÇALIŞANLARIN ALEYHİNE SONUÇLANIYOR" HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşmesi Kanunu'nun ardından çıkarılan düzenlemelerden biri olan zorunlu arabuluculuk uygulamasının, kıdem tazminatı davalarının büyük bölümünün çalışanlar aleyhine sonuçlanmasına neden olduğunu ve bunun zorunluluktan çıkarılması gerektiğini söyledi. Anayasa Mahkemesinin, toplu iş sözleşmesinin başlangıcından itibaren sendikaya üye olmayan işçilerin, dayanışma aidatı dilekçesiyle sözleşmeden yararlanacağına dair kararını anımsatan Arslan, "Bizim mevcut uygulamamızda toplu sözleşmeden yararlanma talebi, imza tarihinden sonra geçerliydi. Bu, toplu sözleşme yapan sendikaların aleyhine bir durum gibi düşünülebilir. Ama şunu da düşünmek gerek, kendisini bir sendikaya üye olmak zorunda hissetmeyen bir işçi veya bir başka sendika üyesini, toplu sözleşme imzalayan sendikanın haklarından yararlanmak için zorunlu üye yaptırmak ne kadar demokratik? Sendika üyesi olmayan işçilerin de toplu sözleşmeden yararlanması, örgütlü ve toplu sözleşme yetkisi almış sendikayı biraz zorlayacaktır, belki de sendikanın aleyhine gibi gözükecektir ama dayanışma aidatı ödenerek o iş yerinde bir başka sendikanın varlığının devam ettirilmesi, çok sert devam eden sendikal rekabeti acaba biraz yumuşatabilir mi?" “RAKAM TELAFFUZ EDİLDİĞİNDE DİĞER HUSUSLAR ÖNEMİNİ YİTİRİYOR” Asgari ücret hakkında değerlendirmelerde bulunan Arslan “rakam telaffuz edildiğinde konuyla ilgili diğer hususların önemini yitirdiğini söyledi. Arslan, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun mevcut yapısı kapsayıcılıktan uzaktır ve yeniden düzenlenmesi gerekir.Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında asgari ücretlilerin çalışanlara oranı Türkiye'den çok aşağıda. Bu oran, en yüksek Slovenya'da yüzde 15,7, Türkiye'de 2021'in rakamlarını esas aldığınızda yüzde 38. Bu, yüksek bir oran. Geçen yıl aralık ayında asgari ücret tutarındaki tüm gelirlerin vergi dışı bırakılması düzenlemesi, işverenleri başka bir yola itti. Asgari ücretli herkes asgari ücretle çalıştırılarak vergiden kurtulacak ama diğer ilave hakları elden ödeyerek ne yazık ki asgari ücretle çalışanların sayısının hızla yükseldiği bir rakam önümüze gelecek diye tahmin ediyorum” ifadelerini kulandı.  “KONUŞULAN RAKAMLARIN HİÇBİRİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR” Diğer ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranlarından örnek veren Arslan, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ülkemizde asgari ücretle çalışmak, istisnai bir asgari ücret değil bir geçim ücreti olarak algılanıyor. O zaman rakamları, belirlediğimizin asgari ücret değil bir geçim ücreti olduğunu düşünerek değerlendirmek gerekmiyor mu? Buna göre değerlendirdiğimiz zaman da konuşulan rakamların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını görüyoruz” dedi.  Arslan, "EYT sorununun çözümünün en önemli ve ilk kriteri, 1999'un eylül ayından önce işe giren bütün emekçilerin hakları iade edilmelidir. Yaş sınırı kaldırılıp emeklilik hakları iade edilmeli ve yeni bir şart ve düzenleme asla ve asla buraya getirilmemeli” diye konuştu.   ÇERKEZOĞLU: “ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI” DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçi, işveren ve kamunun bir araya gelerek çalışma hayatının sorunlarını tartışma fırsatı bulduğu sosyal diyalog mekanizmalarının önemli olduğuna vurgu yaptı. Emeklilik reformu olarak 1999 ve 2008 yıllarında yapılan düzenlemeleri hatırlatan Çerkezoğlu, "Bu düzenlemeler yapılırken uyardık, 'Emeklilikte yaş meselesini bu kadar sert uygulamayın, oyunun kuralını sonradan değiştirmeyin, aylık bağlama oranlarını bu kadar düşürmeyin' dedik ama yine dinlenmedik. Bugün gerçek ortada. EYT mağduriyeti ortaya çıktı ve emekli aylıkları milyonlarca emekliyi bir sefalet yaşam koşullarına mahkum etti” şeklinde konuştu.  Asgari ücretin belirlenmesine ilişkin süreçte de kurumsal diyalog mekanizmalarının işletilmediğini belirten Çerkezoğlu, "Çalışma hayatında eğer bu tür yan yana gelişler, kurumsal mekanizmalar, sosyal diyalog mekanizmaları işletilmeden yasal düzenlemeler hayata geçirilirse bunlar bir dizi sorunla birlikte geliyor. Daha sonra bu sorunlar nedeniyle işçilerin yaşadığı mağduriyetleri ortadan kaldırmak için ayrıca bir çaba göstermek durumunda kalıyoruz. Çalışma hayatındaki bütün karar mekanizmalarında sendikalar, konfederasyonlar ve diğer taraflar, birlikte oturalım, müzakere edelim, işçi sınıfının daha iyi çalışma ve yaşam koşullarına ulaşması için doğru adımları ortak bir akılla atabilelim istiyoruz” dedi.  Çerkezoğlu, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirterek ülkede sendikalı olmanın en yaygın işten çıkarma sebebi haline geldiğini söyledi. Kurultay, açılış konuşmalarının ardından akademisyenlerin sunumlarıyla devam etti.  
Editör: TE Bilisim