Geçenlerde Arabesk müziğin duayen ismi Müslüm Gürses'in yaşamını konu alan filmine gittim. İyi ki de gitmişim. Baş rollerini Timuçin Esen ve Zerrin Tekindor'un paylaştığı film, 17 günde 3 milyon 423 bin 161 seyirciyi sinema salonlarına çekmeyi başardı.Devamının geleceğine de eminim.. Müslüm Gürses'in hayat hikayesini beyaz perdeye taşıyan filmde unutulmaz ses sanatçısının iniş ve çıkışlarla dolu yaşamı konu ediliyor. Ne yalan söyleyeyim bu filmi izleyene kadar Müslüm Gürses'in hayatına dair ne bir ilgim ne de herhangi bir bilgim vardı. Filmin senaryosunda Hakan Günday'ın adını duyduğumda ortaya güzel bir iş çıkacağından emindim. Oyunculara değinecek olursam “keşke bu oynamasaymış.” diyebileceğim tek bir karakter dahi yoktu ki insan o kadar usta oyuncunun yer aldığı bir yapımda bunu demeye utanıyor. Başta belirttiğim gibi Müslüm Gürses'in her ne kadar bir kaç parçasına aşina olmuş olsam da hayatını, yaşadıklarını, sanat hayatını yeteri kadar bilmez, açıkcası merak da etmezdim. Tüm bunlara geç kalmış olduğum için üzülsem de bir noktasından yakalayabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum, özellikle de bu filmi gördükten sonra. Filmden şunu anladım, insanı insan yapan hayatına dokunmuş bir sürü küçük ayrıntı imiş. Bir beyaz çarşafmış örneğin ya da bir dondurma külahı..Film, İnatla ve ısrarla kendi yeteneğinin üzerinden gitmeyi öğreten, acıların ve tüm olumsuzlukların nasıl başarı dolu bir hayat hikayesine dönüşebileceğini anlatan bir kılavuza dönüşüvermiş. Filmde geçen, '' kaçtığın için mi yoksa kovaladığın için mi geldin'' sorusu motivasyon kaynağını bulmaya yönelik güzel bir soruydu. Hiç çocuğu olmamasına rağmen milyonların babası olmuş birinin hayatını izlerken kendi hayatına dokunduğunun da farkına varıyor insan. Filmin müzikleri de güzel seçilmiş, Müslüm Gürses'in popüler olmuş parçalarından ziyade dönemin duygularını yansıtan bilinmedik eserler hep, insanı yeniliyor, dağarcığınız genişliyor. Kısaca, insanın önyargılarına tokat vuran muazzam bir yapım. Bazılarımız zamanında yeterli değeri vermediği için suçluluk duygusu ile izleyecek. Bazılarımız da kendi çektiği acıları anlatan duayenin hikayesini izlerken çocukluğunu, gençliğini, aşklarını,yaşanmışlıklarını bir kez daha masaya yatıracak. Filmden ne mi çıkardım ? ''İnsanı insan yapan hayatına dokunmuş bir sürü küçük ayrıntı imiş. Bir beyaz çarşafmış örneğin ya da bir dondurma külahı.. Müslüm Gürses'in de dediği gibi zamanın eli değdi bize Çoktan değişti her şey... İnsan ne zamanı geri alabiliyor ne de hatalarını eğer alabilecek olsaydık şüphesiz ki şu iki satır yeterli olurdu ''Artık geri ver Geri veremezsin aldıklarını Geri verilmez hiçbir yanılgı''

Editör: TE Bilisim