Daha önce kitap satışı, resim çizimleri, dekorasyon ve dövme işleri yapan, şimdilerde ise kurduğu bir sanat atölyesi ile heykel ve resim işleri ile uğraşan sanatçı Mustafa Yurt, kendisi ve Friga Atölyesi hakkında Güçlü Anadolu Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Sanatın her zaman başkaldırması ve bir söz söylemesi gerektiğine inanan Yurt, sanatın devamlı muhalif olması gerektiğini ifade etti. “ATÖLYESİ OLMADAN YAŞAYAMAYAN KİŞİLERİZ” İki arkadaşı ile bu atölyeyi kurup çalıştırmaya başladıklarını kaydeden Yurt, “ Bu arkadaşlarımdan birisi Burcu’dur. Burcu oldukça üretken bir arkadaşımdır. Bezden bebekler filan yapıyor. Bu aralar elinde oluşan hasardan dolayı bırakmak zorunda kaldı. Yalçın ise maskeler yapan bir arkadaşımdır. Atölyesi olmadan yaşayamayan ve bu işi özellikle meslek edinen birisidir. Ben de bunlarla birlikte heykeller yaparak bu sanat atölyesini kurduk” dedi. FRİGA İSMİ İLE GÜNDEME GÖNDERME YAPTIK” Friga atölyesinde heykel, resim, mozaik, hobi kurslarını açmayı düşündüklerini belirten Yurt, “Maske atölyesini de açmayı düşünüyoruz. Atölyemiz her yaş grubuna hitap edecek. Atölyenin ismini Friga koyduk. Bu isimle birazcık gündeme gönderme yapmak istedik. Kendimizi batan bir gemi gibi hissediyoruz. Biz istiyoruz ki buraya herkes gelsin. Can sıkıntısını gidersin ve bir şeyler üretsin. Burası özellikle çocuklar için iyi bir atölye olacak. Çocuklar gelip burada rahat eylenebilecek” diye konuştu. “HEYKELCİLİK, DİNDEN DEVAMLI BASKI GÖRDÜ” Heykelcilik konusunda şansız bir coğrafyada yaşadıklarını söyleyen Yurt, “Ortadoğu’da heykelcilik çok baskı görmüştür. Bu konuda dinin etkisi büyüktür. Heykelcilik öncelikle İslam’dan kaçmıştır ve daha sonra da kendini mezar taşlarında var etmiştir. Yani baskı gören bir şey, bir yerden patlayıp çıkabiliyor. İnsanlar dinin o baskıcı tarafından bir şekilde kurtulup tekrardan bu sanat ile uğraşmaya başlamışlar” şeklinde konuştu. Sanatın bir şeyleri değiştirme umudunu diri tuttuğunu vurgulayan Yurt, konuşmasına şöyle devam etti: “SANAT, HER ZAMAN BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRME GÜCÜNE SAHİPTİR” Olaya heykel, mozaik, resim olarak bakmıyorum. Hepsini sanat başlığı adı altında değerlendiriyorum. Sanat kesinlikle muhalif olmalıdır. Sanatın her zaman başkaldıran bir tarafı vardır ve öyle de olmalıdır. Bazen umutsuzluğa kapıldığım zamanlar oluyor. Sanat bu dünyada bir şeyleri kurtaramaz, dünyayı değiştiremez diyebiliyorum. Fakat sonra da sanatın bir şeyleri gerçekten değiştirdiğini görüyorum. Biz ürettiklerimizi satarak geçimimizi sağlıyoruz. Daha önce şehir heykelleri yaptık. Belediyelere filan çalışıyorduk. Sonra sıkıldık ve uzun yıllar ara verdik. “SANAT MANEVİYAT DEDİĞİMİZ ŞEYİ GÜÇLENDİRİYOR” Herkes sanat yapmalı ya da herkes sanat ile uğraşmalı diyemeyiz. Çünkü herkesin faklı bir başarı alanı vardır. Örneğin toprakla çok içli dışlı olan ve bahçıvanlığı sevenler var. Ya da hayvanları çok seven hayvan severler olabilir. Sanatın bir yönü insanın kendini daha iyi hissettirmesidir. Maneviyat dediğimiz şeyin güçlenmesini sağlıyor. Ben resim çizmek istiyorum ama çizemiyorum diyenlere bir önerim var; çizmekten vazgeçmesinler ve peşini bırakmasınlar. Çünkü bizim atölye gibi atölyeler bir çok yerde bulunuyor. Bu atölyelere gidip çalışmalarını sürdürebilirler. Ya da bizim çalışmalarımıza katılabilirler. Biz de elimizden geldiği kadar kendilerine yardımcı oluruz. “SANATIN AFYON ETKİSİ VAR” Resim çizmeyi babamdan ve abimden görerek öğrendim. Sanatın bir de afyon etkisi var. Yani seni biraz gerçeklikten koparır. Zamanında matematik dersini sevmediğim için, sanatın bu etkisine sığınırdım. En azından insanı kendisiyle baş başa bırakır. Benim için sanatın en önemli yanı muhalif olması, başkaldırması ve bir söz söylemesidir. Sanat insanı silkelemesi gerekir. “SANAT ÖNCÜ OLMALI” Sanatı sergi salonlarına hapsedemezsiniz. Günümüzün sanatı sergi salonlarına hapsediliyor. Sanat öncü olmalı. Sokağa açılmalıdır. Halkın kuyrukçuluğunu da yapmamalıdır. Sanat sanat için mi? Yoksa sanat toplum için mi? Seçeneğinin dışında bir seçenek olmalı. Bu iki seçeneğin dışında bir seçenek yokmuş gibi davranılmamalıdır. “SANAT İNSANIN DÖNEMSEL YAŞAMLARINA AYNA TUTUYOR” Ben bir heykelimin ismini çığlık olarak koydum. Çünkü sanat insanların dönemsel yaşamlarını yansıtıyor. Öğrencilik yıllarımda kendimi çok yalnız hissediyordum. Yalnız olduğum o dönemlerde Çığlık heykelini yaptım. Çok acı çekiyordum. Niçin yalnız olduğumu ve niçin acı çektiğimi de bilmiyordum. Çığlık heykeli bağırıyor ve neye bağırdığını da bilmiyor. Çünkü soyut bir şeydir. O zamanki hislerimi en iyi anlatan çalışmamdır. Ama şuan daha kontrollü resimler çiziyorum. Geçen yaptığım resim ile günümüz toplumunu yansıttım. Bir şeyi anlatmaya gücün yettiği zaman çiziyorsun. Dolayısıyla çizdiğin şeyi anlatmana gerek kalmıyor. “HER ŞEY İÇİN MÜCADELE EDİLMELİDİR” Sanat eserinin vermek istediği mesajı bir çırpıda anlatmak zor. Bir hikaye, şiir, heykel ve romanla anlatabilirsin. Kadına ve çocuklara yapılan istismarı görünce çok üzülüyorum. Fakat dönüp iyi insanları görünce tekrar umudumu diri tutuyorum ve o umudu kaybetmiyorum. Hiçbir şey için pes etmemek gerekir. Mücadele etmeliyiz her şey için. Kadir GÜRHAN