CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, TBMM’de basın açıklaması düzenledi. Irak’taki gelişmeleri değerlendiren Yılmaz, “Irak ordusunun federe Kürt bölgesine girmemesi gerekir. Kerkük'te Bağdat yönetiminin hakim olması sıkıntılıdır.” dedi. “BARZANİ’Yİ UYARMIŞTIK” CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz açıklamasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki seçimlerle ilgili şunları söyledi: "Özellikle Goran hareketi ve KYB içindeki bazı unsurların, Barzani'nin zayıfladığı ortamda IKBY'yi seçime zorlamak ve oradan farklı bir siyasi iradenin çıkmasını sağlamak için çalışacaklarını görüyoruz. Seçimler, şimdi ertelense bile çok fazla ertelenemeyecektir. Barzani'nin bağımsızlık referanduma gideceğini açıkladığında, bunun tek taraflı olduğunu, uluslararası toplumca kabul edilmeyeceği, üzerindeki baskının artacağı uyarılarında bulunduk. Ama Barzani bu uyarılarına itibar etmedi, kulak asmadı. Irak'ta şu anda Irak merkezi hükümetinin sürdürdüğü bir operasyon bulunuyor. Bu operasyonun IKBY'nin Irak Anayasası'nda belirlenmiş sınırlarına kadar devam edeceği anlaşıldı. Bu sınırların geçilmeyeceğini temenni ederek, IKBY'nin Irak Anayasası içindeki yapısının korunarak devam etmesini, Irak'ta ilave sorunların açılmaması için bu önemlidir.” “BAŞİKA'DAKİ VARLIĞIMIZIN MEŞRUİYETİ TARTIŞILIYOR” Yılmaz, Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren iki konu olduğunun altını çizerek, “Bunlardan biri Başika'daki askerlerimizin güvenliğidir. Haşdi Şabi'nin buradaki askerimize dönük provakasyonu eyleme dönüşürse askerimizin güvenliğinin acilen takviye edilmesi önem taşır. Oraya dönük saldırı gerçekleşirse oradaki birliğimizin ne kadar olduğu, buna karşı koyup koyamayacağının değerlendirilmesi, gerekirse hava takviyesi yapılması önem taşıyor." ifadelerini kullandı. Yılmaz açıklamasına şöyle devam etti: “Irak coğrafyasında hiçbir tarafa güven olmaz, dost bilinen kesimler bile Türkiye'yi tuzağa çekebilir. Bunun bir an önce değerlendirilip, güvenlik açığı varsa kapatılmalı. Başika'daki varlığımızın meşruiyeti tartışılıyor. Hükümetin yanlış bir kararla, hiç gereği yokken merkezi hükümetle bu işi götürmeyip, Eski Musul Valisi, akabinde Barzani ile bu işi halletmeye çalışması, bugün daha büyük sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Barzani'nin siyasi meşruiyeti zayıflamıştır. Türkiye'nin oradaki varlığının sorgulandığı döneme giriyoruz. Askerimizin güvenliği, son derece önemli. Bölgesel Kürt Yönetimi'nde Barzani kendi bindiği dalı kesti, kendini küçük duruma düşürdü. Bundan sonra muhtemelen Bölgesel Kürt Yönetimi'nde iç sürtüşme ve hesaplaşma başlayacaktır. Başladığını da görüyoruz. Bunun belki de bir iktidar değişimiyle sonuçlanabilir: Bu noktada Türkiye bir an önce tutum, konum belirlemeli. Barzani'nin, orta ve uzun vadede Bölgesel Kürt Yönetimi'nde çok fazla meşruiyeti olmayacak, devam etmesi her geçen gün iyice zorlaşacak. Türkiye'nin, yapması gereken, bu bölgedeki Barzani dışındaki bütün aktörlerle, hatta KDP'nin Barzani dışındaki unsurlarıyla bir yol araması, burada çatışmaya taraf değil çatışmaların üzerinde kendini konumlandırması, Bağdat ile Erbil arasında diyaloğun açılmasına katkı sağlaması, buradaki müzakerelere aktif katılması Türkiye'nin bölgedeki çıkarları açısından büyük önem taşıyor." “TÜRKİYE'NİN KERKÜK İLE İLGİLİ PLANI YOK” Yılmaz, Türkiye'nin Kerkük ile ilgili planı yok, Kerkük mutlaka özel bir statüde olmalıdır diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Nasıl ki Barzani'nin kontrol ettiği Kerkük bir sıkıntıysa şimdi de İbadi'nin tamamen kontrolüne geçen Kerkük, ayrı bir sıkıntı olacaktır. Orada, o kentin karakterine uygun bir özel statünün belirlenmesi, kentteki tansiyonun düşürülmesi açısından önemlidir. Kürt milliyetçiliğinin yerine Arap milliyetçiliği geçtiği zaman sorun çözülmüyor. Sorunun kaynağı Kerkük'te bütün tarafların yer alabileceği çözüm bulmak, siyasi diyalog kanalıyla oradaki vilayet yapılanmasını gerçekleştirebilmektir." “TÜRKİYE SINIRLARINDAN CİHATÇI UNSURLARI UZAKLAŞTIRMALIDIR” Yılmaz, açıklamasında şunlara değindi: “Talebyat'ta, Membiç'te daha önce gördüklerimiz Rakka'da da ortaya çıktı. ABD'nin, ‘Bizim için muteber değildir’ dediği Öcalan ve PKK ile Rakka'da bu görüntüyü vermesi yakışık almadı, bu kabul edilemez bir görüntüdür. ABD'nin, Fırat'ın doğusunda Suriye'yi parçalayacak yapılara yol vermesi, bölgenin bundan sonra daha büyük sıkıntıya sürüklenmesi anlamına gelir. Astana süreci bugün Türkiye'ye Suriye dosyasında küçük bir alan veriyor ama sorunun çözümüne merhem olmamaktadır. Ancak Suriye'de bütünlükçü çözüm olursa Türkiye'nin yarasına merhem olunacaktır. Aksi halde buradaki yapılar Türkiye'nin güvenliğine ciddi tehdit olmaya devam edecektir. Ayrıca Türkiye'nin sınırlarından radikal, cihatçı unsurların, Nusracıların uzaklaştırılmasının kritik, önemli bir konudur.” “BARZANİ’NİN SİYASİ KARİYERİ ZARARA UĞRADI” IKBY'de parlamento ve başkanlık seçimlerinin ertelenmesiyle ilgili ise Yılmaz şunları kaydetti: "Barzani, görev süresi bir yıl bitmesine rağmen görevde bulunuyordu. IKBY parlamentosu da 2 yıldır doğru dürüst toplanamıyordu. Bir şekilde Kürt kartını kullanıp, kendisine meşruiyet sağlamak, içerdeki bölünmüşlüğü toparlamak, akabinde de seçimlere gitmeyi düşünüyordu. Seçim kasım ayı olarak belirlenmişti. Ancak bağımsızlık referandumun kadük kalması, uluslararası toplumun tanımaması nedeniyle sekteye uğradı. Irak merkezi hükümetin operasyonu sonucu Peşmerge'nin bu alanlarda yenilmesi, Barzani'nin geleceğini iyice riske attı, siyasi kariyerini zarara uğrattı. Barzani'nin bu şartlarda seçime gitmesi, kendisinin tasfiye edilmesi anlamına geliyor. Bunu bir şekilde bu defa ertelemek istiyorlar. Özellikle Goran hareketi ve KYB içindeki bazı unsurların, bir şekilde özellikle Barzani'nin zayıfladığı ortamda IKBY'yi seçime zorlamak ve oradan farklı bir siyasi iradenin çıkmasını sağlamak için çalışacaklarını görüyoruz. Seçimler, şimdi ertelense bile çok fazla ertelenemeyeceğini söyleyebiliriz." (Eren GÜVENDİK)