Ankara’nın yazı çok kısa sürüyor… Hatta öyle kısa sürüyor ki hiçbir şey anlamadan yani göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. Gelmesini uzun süre beklediğimiz yaz mevsimi ve sıcak havalar aylar boyunca gelmiyor. Ama kış bir günde kendini belli ediyor. Yani Ankara’nın yazı 3 ay kışı resmen 9 ay. Kış herkes için zor. Okula giden için, işe giden için, sokakta yaşamak zorunda kalan için, hayvanı için kuşu için… Genel olarak zor da zor. Mevsimin bir anda değişmesiyle birlikte ruh halleri de otomatik olarak kendisini kışa ayarlamaya başladı. Daha çekimser ve daha sert bir havaya hemen bürünüyoruz. Çok sıcak diye şikayet ettiğimiz günleri hemen özlemeye başlıyoruz. Bu da insanla doğa arasındaki bütünlüğün en büyük kanıtı aslında. Çünkü havaların soğumasıyla birlikte, doğa içine kapanıyor, güzelliklerini saklıyor. Her mevsim güzel bunu kabul ediyoruz tabii ki… Havaların güzelleşmesi ile birlikte insanın da doğanın da enerjisi bir anda artıyor. Bu da gündelikten uzun süreli zaman aralıklarının her evresine, her saniyesine yansıyor. Bu yüzden doğayı üzmeme konusunda yoğun bir ısrarımız var. Çünkü dünyanın ruh hali iyi olursa bizler de mutlu oluruz. Kışın bir diğer olumsuz yanı daha ilk mevsim değişiklikleriyle başlayan hastalık evreleri… Gündüzünden olmasa gecesinden, gecesinden olmasa gündüzünden başlayan üşütme, grip organizasyonları. Havaların soğuması ile birlikte onların mesaisi de başlamış olur. Aman sarılmayayım bulaşmasın, fazla yaklaşma sana geçmesin sloganlarıyla bir kış mevsimini daha karşılamaya hazırlanıyoruz. Ayrıca yılsonunun geldiğinin de mesajını veriyor bize kış. Yani ömürlerimizden bir yılını daha tükettiğimizi resmediyor. Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha bu dünya üzerinde geçirdin deniliyor. O şekilde ya da bu şekilde ömür de ilerliyor, mevsimlerde… Bu döngü içinde mutlu olabilene, ne olursa olsun yüksekte kalabilene hayat da ödüllerini veriyor… Mevsimleri yaşadığımız için bile mutlu olmalıyız… Sonbaharınız da kışınız da güzel geçsin…

Editör: TE Bilisim