Her ilişki iki kişilik bir oyundur. Bazen ilişkilere dahil olmak isteyen oyun bozanlar da olsa, iki kişinin kendi kurallarını koyduğu bu oyun genellikle taraflardan birisi mızıkçılık yaptığında biter. Bir yastıkta kocamak üzere başlayan bazı ilişkiler bazen yastık savası oyununa dönüşür. Küçük yastık darbeleri ilk önce acıtmaz; hatta acıtmadığı gibi eğlenceli de gelebilir… Mesela buluşmaya bir saat geç gelen hatta buluşmaya hiç gelemeyen karşıdaki kişi ilişkinin en başlarında “Nolucak canım, sorun değil” diye karşılanır. Bu küçük yastık darbelerine gülerek karşılık verilirken oyun uzadıkça, alınan darbelerden sonra, telefon on dakika geç açıldığında manyaklaşma başlar. Manyaklaştıkça karsı tarafa daha sert vurulur. Misal,  sürekli laf sokulur;  kaç bin gün önce yapılan ve o gün sözü edilmeyen kırgınlıklar sürekli hatırlatılır. Zaten hiçbir zaman yapılmamış olan incelikler neden yapılmıyor diye söylenilir. Seri darbelere maruz kalan taraf da oyun bu ya,  aynı şekilde karşılık verir. Karşı taraf siz şişirdiğiniz için sizinkinden daha büyük bir yastığa sahiptir ve onun size verdiği karşılık can acıtıcı olabilir. Oyunda acı çekmeye başlamış, oyundan sıkılmış olabilirsiniz;  ama oyun arkadaşınız size acı çektirmekten zevk alan bir durumdadır ve oyundan çekilmenize izin vermez. Siz her şeyden vazgeçip öylece kendinizi darbelere bırakırsınız. Başınıza aldığınız darbelerden olsa gerek düşünme yetinizi kaybedersiniz ve “eğlenmek için oynayacaktım ben bu oyuna ya” diye başkaldırmak aklınıza gelmez. Başınızı koyup huzur içinde yatmak istediğiniz o yastık artık sizin en büyük korkunuz olmuştur. Yenilme korkusuyla kaçamadığınız bu oyunda hapsolmuşsunuzdur. Bu durumda yapmanız gereken şey elinizdeki kuş tüyü yastığı alıp size içi taş dolu yastığıyla karşılık veren kişiden uzaklaşmaktır. Pes etmenin de bazen kazanmak olduğunu bilmektir.

Editör: TE Bilisim