Bir yarışma sonucunda Ferzan  Baydar, Tayfur Şahbaz ve Affan Kırımlı tarafından 1967 yılında projelendirilen ve Türkiye’nin ilk yürüyen merdivenli çarşısı olarak hizmete açılan Anafartalar Çarşısı, UlusTarihi Kent Projesi kapsamında yıkımı gündeme gelen yapılar arasında yer alıyor. Yaklaşık 500 esnafın ve 3 bin kişinin ekmek yediği Anafartalar Çarşısı Yönetim Kurulu Başkanı İhsan İyiiş, birçok siyasetçi ve bürokratla görüşmelerine rağmen herhangi bir sonuç almadıklarını belirtti. Çarşının içinde 16 tane Rölyef bulunduğunu söyleyen İyiiş, bu rölyeflerin korunması için Kültür Turizm Bakanlığına başvurduklarını ancak herhangi bir koruma tedbiri alınmadığını da ifade etti. “BUGÜNE KADAR HERHANGİ BİR KORUNMA ÇALIŞMASI YAPILMAMIŞ” Anafartalar Çarşısı’nın 1967 Türkiye’nin ilk yürüyen merdiven çarşısı olarak hizmete başladığını kaydeden İyiiş,“Ulus; birinci meclis, ikinci meclis, Ankara Palas ve roma dönemine ait birçok tarihi bünyesinde barındırmaktadır. Hacı Bayram-ı Veli gibi önemli bir evliya bu mekanda bulunuyor. Ulus yıllar önce koruma altına alınmasına rağmen bugüne kadar korunmasına dair herhangi bir çalışma yapılmamış, binalar izbe bir görüntüye bırakılmıştır. Binalar SGK bünyesindeyken kira gelirleri yüksek olmasına rağmen herhangi bir onarım çalışması yapılmamıştır. Ulus Koruma Islah Planları çerçevesinde Ulus’taki binalar tescilli sit alanı olarak belirlenmiş ve 2015 yılında koruma ıslah planları yapılmıştır. Ne hikmetse 2016 yılında bu koruma ıslah planlarından vazgeçilmiştir” dedi. “SOMUT BİR VERİ YOK” Ulus İş Hanı ve Anafartalar Çarşısı’nın 2016 yılında bir protokol ile SGK’dan alınıp Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edildiğini dile getiren İyiiş,“O dönemden itibaren arkadaşlarla birlikte belediyenin onayı ile buranın yönetimini aldık. O dönemden beri birçok belediye bürokratı ile görüşmemize rağmen herhangi bir sonuç elde etmiş değiliz. Aynı zamanda siyasi kanattan birçok kişi ile de görüştük. Şu ana kadar buralarla alakalı herhangi bir sonuç ve mağduriyete dair herhangi bir somut veri ortaya konulamamıştır” ifadelerini kullandı. “İŞGALCİ POZİSYONUNA SOKULDUK” Anafartalar Çarşısı’nda yaklaşık 500 tane esnafınve 3 bin tane çalışanın ekmek yediğine dikkat çeken İyiiş, “Yıkım projesini pek kabul etmiyoruz.Sebebi şudur; bu çarşı da 1967 yılından beri esnaflık yapan arkadaşlarımız var. Biz 1967 yılından beri SGK’ya düzenli bir şekilde kira ödüyoruz. Aynı şekilde kiralar Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne geçtiğinden beri de düzenli bir şekilde ödenmeye devam ediyor. Fakat ne hikmetse son bir yıldır bizi kendi yerimizde işgalci pozisyonuna soktular. 2886’ya 75’ten yıllarca kiracı olan insanları sanki bir işgalci pozisyonunda yer alıyormuş gibi atmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu. “TARİHİ ESER YUVASI” İyiiş: “Defalarca görüşmeleriz de; bu insanları mağdur etmeyin. Biz bu projenin karşısında değiliz, insanları mağdur etmemeniz şartı ile biz buraları zaten bırakıp gideriz dedik. Ama burada ciddi tarihi eserler var. Binamızın içinde 16 tane rölyef var. Adnan Menderes’in talimatıyla o dönemin en büyük sanatçıları aracılığıyla ciddi sanat eserleri oluşturuluyor. Her katta farklı çalışma var. Geçen buraya gelen bir ressam; bir resmin metrekaresinin 200 milyar olduğunu söyledi. Çarşı esnafları ile birlikte bu sanatın korunması için Kültür Koruma Müdürlüğü’ne dilekçe verdik. ona rağmen herhangi bir koruma tedbiri alınmadı. Kültür Bakanlığı’ndan gelen arkadaşlar, ‘bu eserleri yerinde muhafaza edemeyeceğimiz için kaldırıp müzeye götüreceğiz’ dediler. Rölyeflerin kırılmadan taşınma ihtimali bulunmuyor” diye konuştu. “TEBLİGATLAR İLE UĞRAŞMAKTAN YORULDUK” Yetkililere somut koruma projeleri sunduklarını belirten İyiiş konuşmasına şu şekilde devam etti:“Binanın dışını Ankara andezit taşı ile kaplayalım dedik. İçini de yaparız. Siz yapmazsanız bile biz yaparız dedik. Yeter ki esnaf işine devam etsin. Ne hikmetse şuana kadar herhangi bir cevap almış değiliz. Esnaf, burayı kendi parası ile de düzenler. Yeter ki bir diyalog olsun. Bir yaklaşım tarzı olsun. Ama ben burayı yıkarım yaklaşımı ile yaklaşıldığın da herhangi bir çözüm de üretilmez. Biz tebligatlar ile uğraşmaktan yorulduk. Onlarca dava açılıyor.” “3 BİN TANE ÇALIŞAN İŞSİZ KALACAK” Buranın yıkılması demek 500 tane esnafın ve 3 bin tane çalışanın yok edilmesi demektir. Buranın yıkımı yalnızca Anafartalar Çarşısı’nı etkilemez. Buranın yıkımı Çıkrıkçılar Yokuşu’nu, Sanayi Caddesini, Rüzgarlıyı, Bosna Caddesi’ni ve Ulus’un her noktasını etkiler. Netice yalnızca bizimle ilgili bir durum değildir. Turizmden bir gelir elde etmek istiyorsanız gelin bu binanın etrafına sanat eserleri koyalım. Birçok insan gelir. Ulus’un zaten ciddi bir tarihi değeri var. Bütün çarşı pazarı yıkıp, yalnızca Hacı Bayram’ı Veli’deki birkaç tespihçiyi bırakırsanız. Turist çekemezsiniz. Gelir elde edemezsiniz. Bu şekilde burası turizmin merkezi olamaz. Görüntü kötüyse, kötü görüntüyü güzelleştirmek senin işin. Mülkiyet senin. “ESNAFIN MAĞDURİYETİ GÖZETİLMELİ” Sen devletsin buradaki esnafı korumak zorundasın. Kimsenin ekmeğini kesemezsiniz ki. Lütfen gelin diyalog kuralım burayı birlikte çözüme kavuşturalım. İllaki biz burayı yıkacağız diyorsanız, insanlara bir süre tanırsınız. İnsanların ticari faaliyetleri riske girmemesi gerekir. Ve insanlar yavaşça burayı boşaltır. Bunu da yaparlar. Ama 15 gün içinde boşaltın dediğinizde bu esnaf nereye gidecek, çalışanını nereye gönderecek, çalışanın tazminatını, kıdemini ne yapacak. Yani bu şekilde tüm Ulus mağdur ediliyor, sadece biz değil. “ÇOK AZ BİR MASRAFLA YENİLENEBİLİR” Şuan ki tek talebimiz; mağduriyetimizin bir an önce çözülmesidir. Binamızın görüntüsünü Ankara Taşı ile güzelleştirmeye hazırız. Çarşıyı çok az bir masrafla yenileyebiliriz. Yıkmaktan daha az bir masraftan bahsediyorum. Büyük bir tarihin yıkımından bahsediyoruz. Yıkmayın yazıktır diyoruz. Bu çarşıyı yıkıp yerine daha iyisini yapmak gibi bir şansları yok. Bu çarşıyı Almanlar yapmış. Son teknoloji kullanılmış ve gelecek nesillerin de kullanabileceği normlarda yapılmış. Kolonların içine çelik toz atılmış. Ana kolonlar o kadar sağlam ki 10 yıl önce burada gerçekleşen büyük patlamadan çizik bile almadı. “ANKARANIN DEĞERLERİ YOK EDİLİYOR” Esnaflar artık tedirgin oluyor. Bezginlik yaşayan insanlar var. En son tarihi İstanbul Eczanesi boşalttı. Atatürk’ün alışveriş yaptığı yer. Simgesel bir yerdi. Ankara’nın tarihi MişMiş dondurmacısı vardı. Herkes oradan dondurma alırdı. Rüzgarlı vardı. Bu tarihi Ankara değerleri bir bir yok oldu. Turist ancak böyle çekilir. Tarihi simgesel değerler yok edilerek turist çekilebilir mi? Sadece Hacıbayram’ı Veli ile turist çekemezsiniz. Etrafında da bir şeyler olmalı. Bunların hiçbiri olmadan dediğimiz şeyler olmaz. Ankara’da kent meydanı olabilecek birçok yer var. Sadece burası yok. Burası tarihi kimliği ile tanınıyor. Bu tarihi kimlik yok edilmemeli, sahip çıkılmalı. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim