Herkes bir noktada mutlaka bu hayatta yalnız olduğunu anlayacaktır... Dostlar, arkadaşlar, aile, eş, sevgili, çevre... İnsanın kendini yalnız hissetmemesi için var olan her şey bir an için de olsa yalnız olduğunu hatırlatıyor. Bu küçük anlarda yalan yalnızlıklar yaratıyoruz işte. Hiçbirimiz yalnız değiliz merak etmeyin... İstanbul Kadıköy’de kendi evinde bir adamın cesedine ulaşılmış. Adam yalnız yaşıyormuş. Her zamanki gibi komşular içeriden kötü kokular geldiğini duyunca polise haber vermişler. İçeriye giren polis adamın cesediyle karşılaşmış. İşin kötü tarafı adamın bundan 4 ay önce öldüğü anlaşılmış. 4 ay... 4 ay boyunca kimsenin merak etmediği, kimsenin görüşmediği, kimsenin aramadığı bir adam. Yaşarken de ölürken de fazlasıyla yalnız. İşte gerçek yalnızlık bu. Yani yalnızlık edebiyatı yapmak öyle kolay bir iş değil. Ölüyorsunuz ve bu 4 ay sonra ortaya çıkıyor. Ölünüz bile yalnız. Allah kimseyi gerçekten yalız bırakmasın. Bu haberi okuyunca içimi tuhaf bir sıkıntı bastı. Bir insanın bu kadar kimsesiz olması zoruma gitti. Küçücük bir gezegen üzerinde yaşayan 7,5 milyar insan var ama gerçek yalnızlar hala içimizde. Kimsenin aramadığı, halini sormadığı, kelimenin tam anlamıyla öldü mü kaldı mı bilinmeyen gerçek yalnızlar. Allah kimseyi yalnız bırakmasın. Çevrenizde sizi düşünen, sizi soran insanlar varsa onların kıymetini bilin ve yalnız kalmamak için çabalayın yalnız kalmak için değil. İnsanların yalnızlık edebiyatından hoşlandıklarını biliyoruz. Bunu yapanlar gerçekten yalnız olmayanlardır. Gerçek yalnızların edebiyata vakitleri yoktur çünkü. Daha doğrusu edebiyat yapmak içlerinden gelmez. Çünkü bunun sanatlaşabilecek bir yanını göremezler. Her zaman bunu dillendirebilecek yalnızlıklar yaşamanız dileğiyle...