Tesbih, tarihi çok eskilere dayanan, hem dini hem de kültürel açıdan en çok tercih edilen aksesuarlardan birisi. Özellikle Osmanlı döneminde tesbih tasarımı bir sanata dönüştü ve insanlar tarafından çok fazla rağbet gördü. Günümüzde tesbihin maddi ve manevi anlamını, Naz Tesbih Gümüş mağazasından Samet Yalçın ile konuştuk. Tesbihin gerçek sevenlerinin bunu bir hobi olarak gördüğünü anlatan Samet Yalçın, ‘’Tesbih işiyle yaklaşık 8 senedir uğraşıyorum. Tesbih işi bize babadan kalma. Bu iş en başta hobiyle başlar. Babamla ben otururdum saatler boyu tesbih dizerdim, bozardım, ipiyle uğraşırdım. Tesbih tamamen merakla oluşan bir şeydir. İnsanların hobileri ve fobileri vardır ama bu farklı bir hobidir. Bunun hem maddi hem manevi anlamda sınırı yoktur. Yani bir insanın 1 tane de tesbihi olabilir, 1000 tane de. Benim mesela şahsıma ait 150 tane tesbihim var’’ şeklinde konuştu.   ‘’DAMLA KEHRİBAR SAĞLIĞA İYİ GELİYOR’’ Damla kehribardan üretilen tesbihlerin, hem sağlık açısından daha faydalı hem de fiyat olarak yüksek olduğuna değinen Yalçın, ‘’Kehribar taşından üretilen tesbih, bir süre sonra renk değiştirir. Tesbihin yapım aşamasında kalıp kullanılır. Blok hallerde dökülen kalıplar, ölçüler alındıktan sonra kesilir ve tornaya girer bunun ardından taşlar şekillenir. Tesbihte damla kehribar taşı daha değerlidir. Esas kehribar budur ve bundan üretilen tesbihler çok daha değerlidir. Damla kehribar yaklaşık 400-500 senede oluşur. Sağlık açısından da faydalıdır. Sinire, strese, kalbe ve guatr hastalığına iyi geldiği biliniyor. Yeni kehribarlar dediğimiz taşlarda katkı maddesi vardır. Ama damla kehribarda fenol dediğimiz o madde bulunmaz. Kokusu olan bir taştır ve çam kokusu yayar’’ dedi.   ‘’ASIRLARDIR DEVAM EDEN BİR KÜLTÜR’’ Tesbihin geçmişine ve günümüzde nasıl yorumlandığını anlatan Yalçın, ‘’Tesbihin maddi ve manevi anlamı da vardır. Geçmişi çok eski yıllara dayanır. Peygamber Efendimiz, hurma ve zeytin çekirdeklerinden oluşan bir tesbihle zikredermiş. Zeytin çekirdeğini 33’lük olarak yapmışlar. Günümüze gelene kadar olan dönemde, Almanlar bunu kehribar dediğimiz taşla yapmışlar. 1900’den 1940’a kadar olan süreçte üretimini Almanlar yapmış. Kehribarı çıkaran adam, sırf renk değiştiriyor diye fabrikayı kapatmış. Bunun bir hata olduğunu düşünmüş ama bu doğal bir süreçtir. Kehribar belli bir süreden sonra renk değiştiren bir madde. Açık renk olarak alınan ürün bir yerden sonra daha koyu tonlara doğru renk değiştirir. O dönemde, müşteriler tespihleri renk değiştiriyor diye iade etmişler ve bunun sonuncunda, fabrika sahibi de fabrikayı kapatmak zorunda kalmış’’ bilgilerini paylaştı.   ‘’GENÇLER RAĞBET GÖSTERİYOR’’ Tesbihin, aksesuar olarak son dönemde en çok tercih edilen ürün olduğunu söyleyen Yalçın, ‘’Şimdi ise o ürünler, inanılmaz derecede yüksek fiyatlara satılıyor. Osmanlı kehribarı dediğimiz bir ürün var ve maddi değeri 2.500 TL’den başlıyor. Damla kehribardan yapılan tesbihler gram ile satılıyor. Damla kehribarın gram fiyatı, altının gram fiyatından pahalıdır. Damla kehribar tesbihler gramı ölçülerek satılıyor. Gramlar dolardan hesaplanıyor. En çok tercih edilen tespihler, yeni kehribar tesbihler. Ateş kehribarı, sıkma kehribarı tesbihler alıcılar tarafından daha çok tercih ediliyor. Gençler daha fazla rağbet gösteriyor. Zaten tesbihi bilenler olaya daha farklı bakıyorlar. Ama tesbihi bilmeyenler daha çok sadece görüntü amacıyla alıyorlar. Dizilerde tesbihin aksesuar olarak kullanılması da son 2 yıldır aşırı derecede ilgi görmesine sebep oldu’’ yorumunu yaptı. Rozita Merve HAMİDİ