Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği tarafından gerçekleştirilen 7. Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları Kongresi  geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Düzenlenen basın toplantısında konuşan LLMBIR Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, vitaminlerin düzenli kullanımının sanılanın aksine kanser riskini azaltmadığının altını çizdi. 7.Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları Kongresi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Alanında uzman konukların yer aldığı kongrede sağlık alanına dair pek çok önemli konu masaya yatırıldı. Kongrede vitamin haplarının toplumda giderek daha fazla kullanılmakta olduğuna değinilerek fazla miktarda alınan vitaminin kanseri önleyici olmadığına vurgu yapıldı. . Düzenlenen basın toplantısına; Prof. Dr. Muhit Özcan (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve LLMBIR Derneği Başkanı), Doç. Dr. Selami Koçak Toprak (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve LLMBIR Derneği Genel Sekreteri), Yaprak Dölek Aydan  (LLMBIR Derneği Yönetim Kurulu Üyesi) katıldı. Alanında hasta ve hasta yakınlarına açık tek ulusal kongre niteliğinde olan 7. Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları Kongresi basın toplantısında konuşan LLMBIR Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, vitaminlerin düzenli kullanımının sanılanın aksine kanser riskini azaltmadığını belirterek şöyle konuştu:  ÖZCAN: D VİTAMİNİ KANSER RİSKİNİ AZALTMIYOR! ‘’D vitaminin vücut üzerindeki etkileri son günlerde oldukça ilgi çeken konulardan biri. Yapılan bazı çalışmalarda, D vitamini eksikliğinin kanserden koruyucu etkileri olabildiğine dair veriler elde edilmiş olsa da bu konu bir netlik kazanamamıştı.5108 hasta üzerinde yapılan ‘Vitamin D Değerlendirme çalışması (ViDA)’  D vitamininin kalp damar sağlığı üzerine etkisini araştırırken aynı zamanda kanser ile ilgili sonuçları da ortaya koyma fırsatı buldu. Çalışma aylık yüksek dozlarda D vitamini kullanımının kanser riskini azaltmadığını gösterdi. O halde gereksiz D vitamini kullanmıyoruz.’’   ‘’FAZLA VİTAMİNİN FAYDASI YOK!’’ ‘’Bugüne kadar yapılan pek çok önemli araştırma ve değerlendirmelerde sağlıklı insanlara yararı olmadığı kanıtlanmış olsa da, vitamin hapları toplumda giderek daha fazla kullanılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmada doktorların %72’si hemşirelerin ise %89’unun vitamin desteği aldığı ve doktorlarının %79’u ve hemşirelerin ise %82’sinin hastalarına vitamin desteği yapmalarını önerdikleri gösterildi. Siz onlara bakmayın bizi dinleyin; fazladan vitamin almanın bir yararı yok!’’ Basın toplantısına katılan Doç. Dr. Selami Koçak Toprak organik gıda-kanser ilişkisinin önemini vurgularken sağlık çalışanlarının sorunlarına da değinerek hekimlerin sıklıkla tükenmişlik sendromu yaşadıklarına dikkat çekti:   ORGANİK GIDA KANSER İLİŞKİSİ ‘’Organik gıdaların organik olmayan gıdalara göre daha az böcek ilacı gibi kimyasalları içerdiği düşünülmekte. Ancak bu gıdalarla kanser ilişkisi üzerine yapılan çok az sayıda çalışma bulunmakta. Bir dergide  çok yeni yayınlanan bir makale bu konu üzerinde duruyor. 2009 ve 2016 yılları arasında organik gıda tüketen 68.946 kişi üzerinde yapılan bu çalışmada 1340 kanser vakası saptanmış. Meme, prostat, cilt bağırsak kanseri gibi kanserlerin gözlendiği düzenli organik gıda tüketiminin kanser riskini azalttığı bu çalışmada gözlenmiş.   ‘’2018 yılında Avrupa Gıda Güvenlik otoritesi organik olmayan gıdaların üzerinde %44 kalıntı saptanırken organik gıdaların üstünde ise sadece  % 6.5 oranında kalıntı bulunduğunu rapor etmişti. Yapılan birçok çalışmada organik gıdalar ile sağlıklı yaşam arasındaki ilişki ortaya konuldu. Ancak, organik gıdalarda kanser riskinde azalma olup olmadığı büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor. Bugüne kadar sadece bir çalışma organik gıda tüketenlerde Hodgkin dışı lenfoma gelişme riskinin daha az olduğunu göstermişti. Bu yeni çalışma ise çok miktarda organik gıda tüketenlerde kanser riskinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor.’’ ‘’UMUT TACİRLERİNİN PAZARI GİTTİKÇE BÜYÜYOR!’’ ‘’2017 yılında tüm dünya genelindeki ilaç pazarının değerinin 935 milyar dolar iken, bunun 2021 yılında 1,2 trilyon dolara ulaşacağı beklenmektedir. Bu miktarın içinde oldukça pahalı olan kanser ilaçları, nörolojik ilaçlar, pek çok kalıtsal hastalıkların ilaçları ve organ naklinde kullanılan ilaçlar gibi dünya genelinde çok yaygın reçete edilen ve özellikle son yıllarda kullanımı gittikçe artan hedefe yönelik "akıllı ilaçlar"ın da olduğu bir gerçektir. Ancak asıl şaşırtıcı olan ise, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmayıp, sadece ve sadece tesadüfi başarılara dayanan, özellikle kanser tanısı almış pek çok hasta ve yakınını, onların fiziksel ve psikolojik zor durumlarından yararlanarak kandıran umut tacirlerinin pazarı olan "alternatif tıp" piyasasının gittikçe büyümesidir. 2013 yılında 34 milyar dolar olan bu pazar, 2015 yılında 200 milyar dolar, 2017'de ise 360 milyar doları bulmuştur. Bu pazarı oluşturan ürünlerin, hiçbir bilimsel faaliyet gözetilmeden üretildiği ve varsa da ender olan başarılarının tamamen tesadüflere dayandığı unutulmamalıdır. Pek çok hasta, mucizevî olarak parlatılan bu ürünleri kullanması nedeniyle ya hayatlarını kaybetmişler ya da almaları gereken asıl tedavilerini aksatarak kanser tedavilerini tehlikeye sokmuşlar veyahut karaciğer, böbrek gibi çeşitli organlarının hasarlanmasına neden olmuşlardır. Yapılan araştırmalar, dünya genelinde tüm kanser hastalarının neredeyse yarıya yakınının tedavilerinin bir döneminde alternatif tıp ürünleri kullandığını ortaya koymaktadır. 2015 yılında ABD'de yapılan bir araştırma sonuçlarına göre Hodgkin dışı lenfoma hastalarının kanser tedavileri sürerken %80'inin ek vitaminler, %50'sinin alternatif ürünler ve %45'inin de çeşitli otlar kullandığı saptanmıştır. İşin en ilginç tarafı ise hastaların sadece %4'ünün bu ürünlerin kanseri yenmede yardımcı olduğuna inanmasıdır. ‘’   ‘’AMAN HEKİMLERİNİZE İYİ BAKIN...’’ ‘’Hematolojik habis hastalık tedavisi hem hasta, hasta yakınları hem de hekimler için oldukça zorlu bir süreçtir. Hasta ve yakınları bu süreçte enfeksiyondan ilaç yan etkilerine kadar değişen fiziksel sorunlarla boğuşur. Sadece fiziksel mi? Hayır, ruhsal sorunlar da bunu takip eder. Peki sağlık personeli bu dönemde ne hisseder? ‘’   İşte cevabı… ‘’Yapılan çalışmalarda hekimlerin yarısına yakınında tükenmişlik sendromu olduğu görülmüştür. Depresyon belirtileri ve hatta intihar düşünceleri yaşayan hekimlerin de azımsanmayacak derecede olduğu vurgulanmaktadır. Bir de onkolojik hastalarla ilgilenen sağlık ekibi olunca tükenmişlik belirtileri, depresyon, anksiyete görülme riskinin çok daha belirgin olduğunu görmekteyiz. Kadın hekimlerde ruhsal çöküntüler çok daha öne çıkmaktadır; bunun altında kadınların ev hayatı ve çocukların gelişimindeki sorumluklarının erkeklere göre daha fazla olması olabileceği düşünülmektedir. Birçok hekimin çalışma saatlerindeki dengesizliklerin aile ve sosyal hayatlarına yansıdığı gösterilmiştir. Kendi sağlıkları ile ilgilenemedikleri yeterince sportif aktivite yapamadıkları da görülmektedir. Bütün bu bulgulardan çıkan sonuç hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yoğun iş hayatı nedeni ile sıklıkla tükenmişlik sendromu yaşadıkları. O yüzden siz siz olun aman hekimlerinize iyi bakın…’’ LLMBIR Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yaprak Dölek Aydan, Amerikan Kalp Derneği’nin yaptığı son araştırmalarla pek çok hastalığın önlenmesinde düzenli spor ve fiziksel aktivitenin önemine dikkat çektiğini belirterek aktif yaşamın önemini şöyle anlattı: ‘’Tıp dünyasında düzenli spor ve fiziksel aktivitenin, inme, Alzheimer hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar ve diğer pek çok hastalığı önleme ve hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirme de rol aldığı uzun zamandır söylenmekte. Buna rağmen, bu konuya dair hiçbir profesyonel araştırmada düzenli spor ve fiziksel aktivitenin önemine özel olarak değinilmemiştir.’’ ‘’FİZİKSEL AKTİVİTE 40’TAN FAZLA HASTALIĞIN ÖNLENMESİ VE OLUMLU YÖNDE SEYRİNİN DEĞİŞMESİNDE ROL OYNAMAKTADIR.’’ ‘’Fiziksel aktivite, kardiyovasküler hastalıkların ötesinde 40’tan fazla hastalığın önlenmesi ve olumlu yönde seyrinin değişmesinde rol oynamaktadır. Obezite, diyabet, kanser, depresyon, Alzheimer hastalığı ve eklem hastalıkları başlıca hastalıklar olarak sayılabilir.  ‘’ ‘’DÜZENLİ FİZİKSEL YAPMAK ÖNEMLİ KANSERLERİN RİSKİNİ DE AZALTMAKTA’’ ‘’Amerikan Kalp Derneği, bugüne kadar fiziksel aktivitenin önerilmesinin uzmanların bireysel kararına bağlı olduğunu söylerken, bugünden sonra teknolojik gelişmelerin de getirileriyle birlikte belli bir standarttın hayata geçirilmesini önermektedir. Onaylanmış elektronik cihazların kullanımı ve fiziksel aktivitenin kayıt altına alınmasıyla birlikte uzmanların hastaları yönetmesini ve yönlendirmesini ana yaklaşım olarak ortaya çıkıyor. Bu teşvik ve yönlendirme ile birlikte pek çok hastalığın önüne geçilebileceği ve hastalıkların seyrinin değişebileceği öngörülmekte. Bilindiği gibi düzenli fiziksel aktivite (egzersiz, spor yapmak, yürüyüş) yapmak önemli kanserlerin riskini de azaltmakta.’’ (Merve ŞEN)

Editör: TE Bilisim