Bir önceki yazımızda matbuatımızdaki Mona Lisa çılgınlığınının boyutları üzerine kopartılan medyatik mistifikasyon,  bunun ekonomik ve diğer boyutlarına değinmiştik. Mona Lisa ya da diğer  adıyla  'La Gioconda'  sadece bir resim olmaktan öte resim sanatının sembolüne dönüştüğü de bir gerçek . O resim tarihinin  en çok kopyası yapılmış eseridir çeşitli sanatçılar tarafından tekrar tekrar yorumlanmış (Andy Warhol,Marcel duchamp,Malevich,Leger v.b) posterler, broşlar, fincanlar, tişörtler, çakmaklar, çantalar, eşarplar ve envai çeşitte tüketim nesnesine kopyalama endüstrisinin baş aktörü olarak kullanılmış ve kullanılmaya de devam edecek gibi görünüyor. Hatta denir ki: Mona Lisa tablosunu  çalan İtalyan boyacı bekar odasında  çaldığı orijinal eseri saklayan kahramanımız bile bu eserin kartpostalını fakirhanesinin raflarında sergilediği görülmüş yani elinde orijinali varken bile reprodüksiyonunu evinin baş köşesine asmaktan kendini alamamış .Vincenzo Perrugi gerçekten modern anlamıyla bir anti kahraman. Peruggia ilginç bir vaka onun hikayesi Mona Lisa kadar gizemli(!) olmamakla beraber ilginç. 1881' de İtalya' nın küçük bir kasabasında doğmuş, bırakın resim eğitimini herhangi bir eğitim almamış gezgin bir badanacı, resimle olan tek ilişkisi de bu belki, boya ve boyamak (!) . 1517 de Fransa kralı 1.Françoise çağrısı üzerine  Fransa ya giden Leonardo  burada kralın  birinci ressamı, mimarı ve makine mühendisi  unvanıyla uzun yıllar hizmet etiği zamanlarda Mona Lisa’yı da beraberinde Fransa’ya götürdüğünü bilmeyen kahramanımız, sorgusunda bu eserin Napolyon tarafından götürülmüş  savaşın ganimeti  olduğunu sanarak, ve bu yüzden de görevinin ”onu ülkesine  geri götürmek” olduğu yönünde uyduruk  vatansever savunmalar yapmış tutuklandığında. İki yıl boyunca Paris’teki yoksul pansiyon odasında küçük bir sandığın içinde ucuz bir çift ayakkabının altında (şimdi kurşun geçirmez camların arkasında flaşlı fotograf çekmenin bile yasak olduğu orijinalinin mi replikasının mı teşhir edildiğinin tartışmalı olduğu bir resim için ilginç bir saklama biçimi) tam iki yıl bekledikten sonra Vincenzo Perrugi onu anavatanına Leonardo'nun resmettiği şehre geri götürür. Sorgusunda neden o resmi çaldığı sorulduğunda 'başta başka bir resimi gözüne kestirdiğini  ama Mona Lisa’nın yanından geçerken onun kendisine gülümsediği gibi garip bir duyguya  kapıldığını söylemiş.’ Vincenzo Perrugi tutuklandığında soruşturmayı yapan polis onun kaldığı yerde Mathilde diye birinin yazdığı dikkatlice istiflenmiş 93 tane mektup bulmuşlar. Bu mektuplardan bir aşk ilişkisinin geliştiği ya da yaşandığı anlaşılır. Perrugi bir gezinti sırasında bir arkadaşıyla karşılaşır yanında güzel Mathilde vardır. Beraber  eğlenirlerken iki sevgili arasında şiddetli bir kavga çıkar ve sevgilisi Mathilde’yi bıçaklayıp ortadan  kaybolur. Kahramanımız Perrugi  Mathilde' ye bakar ve kadın iyileştikçe ilgisi kahramanımıza döner. Polis soruşturması ilerlerken gazeteler Mathilde hikayesini öğrendiklerinde tanıklardan ve onu tanıyan insanlardan şu benzetmeyi duydular: Saçı bantla tutturulmuştu, aynen Leonardo’nun mankeni gibi(!) Vincenzo Perrugi 1913’te Floransalı antikacı Alfredo Geri ile tanışır. Ona Kayıp! Mona Lisa' nın  kendisinde olduğunu  söyler. Perugia' nın tabloyu vatanseverlik duygularıyla İtalya' ya geri götürdüğü iddiası antikacıdan tablo için yarım milyon liret istemiş olması gerekçesiyle çöker. Sonuçta eline geçen bir yılı aşkın bir hapis cezası olur. Antikacı esnafımız da bu ifşası ve ihbarının karşılığından çok mutlu olmamış beklentisi karşılanmamış. 25 bin Franklık bir ödül ve bir şeref nişanı almış olması  antikacıyı  mutlu etmemişti .Kayıp ya da çalıntı nesneleri bulan kişilerin nesnenin degerinin en az yüzde onu kadar bir ödül alması gerektiği  için bu talebiyle mahkemeye başvurur, ama antikacıya  sadece vatandaşlık görevini yapmış olduğu hatırlatılarak  talebi reddedilir ve eklenir(mi)  hem zaten paha biçilemez bir şeyin yüzde onu nasıl hesaplanacaktı ki? Mona Lisa’nın kendisi nasıl bir mitolojik fenomene dönüşmüşse hırsızın kendisi de yakalanmadan önce bir fenomene dönüşmüş. Hakkında çeşitli uydurma  hayal ürünü bir tipoloji inşa edilmiş  hırsızın sofistike bir zengin, Mona Lisa'ya marazi bir ilişkisi olan bir tipleme olarak tasavvur edilmişti, Mona Lisa’nın hırsızı bile gizemli olmalıydı, oysa gerçek başkaydı.Müze müdürü kahramanımız yakalandıktan sonra, hırsızın bu kadar gösterişsiz sıradan biri olabileceğini aklına getiremediğini ifade etmişti. Peruggia  mahkumiyetten sonra bir süre  daha İtalya’da kaldıktan sonra Fransa’ya geri döndüğü         ve eşiyle birlikte  boya ve vernik dükkanı açtığı, hikayesini  yeni versiyonlarıyla Fransız  Bulvar gazetelerine anlattığı söylenir. Yani sanatla ilişkisi başka bir boyutta sanatçılara ve medyaya malzeme satarak devam ettirdiğini söylemek abartı olmazmış sanırım.    

Editör: TE Bilisim