Rus kozmonot Aleksandr Lazutkin, Bilim ve Ütopya Dergi ile Rus Dili ve Kültürü Merkezi’nin (RUSMER) davetiyle Türkiye’ye geldi. Ankara’da önce basınla buluşan Lazutkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. 1997 yılında çıktığı uzayda 184 gün 22 saat vakit geçiren Lazutkin, insanoğlunun yakında Mars’ta yürüyeceğine dikkat çekti. Uzaya gitmeden önce 3 amacının olduğunu ifade eden Lazutkin, “Uzaya çıktığımda üç amacım vardı. İlki, uzaydan dünyamızı görmek, ikincisi sıfır yerçekimi ortamında bulunmak, üçüncüsü de belki uzaylılarla karşılaşmak. Kozmonot olduğum zaman hayalim şunlardı; Ay’da ve aynı şekilde Mars’ta yürüyebilmek” dedi. “ESKİSİ GİBİ BİR REKABETTEN SÖZ EDEMEYİZ” MİR Uzay İstasyonu kozmonotlarında Aleksandr Lazutkin, Ankara’da gerçekleştirilen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Lazutkin, uzay çalışmaları konusunda eskisi gibi bir rekabetten söz edilmeyeceğini belirterek şunları söyledi: “Eskiden Sovyetler Birliği ve ABD arasında kim daha önce uzaya çıkacak, Ay’a inecek, bu tür rekabetler vardı. Ancak bugün öyle bir şey olduğunu söyleyemeyiz. Bugün biz aynı uzay istasyonunda birlikte çalışıyoruz ve şunu söyleyebilirim ki biz birbirimizi tamamlıyoruz. Lazutkin konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Rusya ve ABD uzay alanında bu alanda yeni olan diğer ülkelere eğitim veren devletler haline geldi. Şu anda birçok ülke uzay çalışmalarına dahil. Avrupa ülkeleri de Japonya da Latin Amerika ülkeleri de bu çalışmalara dahil oluyor. Ben şunu söyleyebilirim; biz uzay alanında iki devletten öte bir bütün gibiyiz. Biz şu anda uzay alanında yeni bir adım atacağız, bu yeni adım da Mars yürüyüşü diyebiliriz.” “UZAYA ÇIKTIĞIMDA 3 AMACIM VARDI” Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Lazutkin, uzay yolculuğunun nasıl geçtiği, uzay yolculuğu öncesinde ve sonrasında neler hissettiği sorusunun sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Uzaya çıktığımda üç amacım vardı. İlki, uzaydan dünyamızı görmek, ikincisi sıfır yerçekimi ortamında bulunmak, üçüncüsü de belki uzaylılarla karşılaşmak. Kozmonot olduğum zaman hayalim şunlardı; Ay’da ve aynı şekilde Mars’ta yürüyebilmek” dedi. “MARS’TA BİR İNSANIN YÜRÜDÜĞÜNE ŞAHİT OLACAĞIZ” Lazutkin, uzay alanında yirminci yüzyılda çok önemli gelişmeler kat edildiğini vurgulayarak konuşmasında şunlara yer verdi: “Fakat Mars yolculuğunun halen gerçekleştirilemedi. Kozmonot olarak hayatıma başlarken çok heyecanlıydım ve düşündüm ki acaba ben geç mi kaldım, Mars yolculuğunu kaçırabilir miyim, tecrübem az, Mars’ta çoktan gelişmeler başlayacak, ben yetişemeyeceğim diye düşünüyordum. Bana kalırsa insanlar teknolojik açıdan Mars’a gitmeye hazırlar. Ancak büyük bir problemimiz var, radyasyondan korunmak. Teknik olarak hepimiz biliyoruz ki Uluslararası Uzay İstasyonu 20 yıldır yörüngede uçuyor. O yüzden uzayda yaşam mümkün ama şu an da radyasyonu aşmak büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor. Benim Mars’ta yürüyebilme hayalim suya düştü, onu söyleyebilirim. Ama ben inanıyorum ki Mars’ta bir insanın yürüdüğüne şahit olacağız.” “YURİ GAGARİN’E ÇOK İMRENDİM” Toplantıda bütün tanınmış olan kozmonotlara aynı duyguyla yaklaştığını belirten Lazutkin, “Uzaya ilk çıktığımda dünyamıza baktığımda üzgün gibiydim. Pencereden bakınca dünyamızın yuvarlak olduğu gördüm, ama ben bunu zaten biliyordum, bunun için buralara gelmeye gerek var mıydı diye düşündüm. Uzaya çıktığımda kendime şunu sordum; neden böyle hissettim de sevinç yaşamadım? Bunu şuna bağladım; ben uzaya geç çıktım. Uzaya ilk çıkan kozmonot Yuri Gagarin’e çok imrendim. Kimse hiçbir şey bilmiyorken uzaya çıktı, her şeyi ilk olarak gördü. Belki onun yerinde olmak isterdim. Hiç kimsenin görmediği şeyleri görmek isterdim. Ben uzaya belki de bir uzaylıyla gitmek isterdim. Ama bu ilk uçuş olacak, ancak o şartla giderdim” diye konuştu. “EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ” Gazetecilerin Lazutkin’e “Uzaylıların olduğuna inanıyor musunuz?” sorusunun sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Uzaydan dönüğümde bende oluşan duygu şuydu; biz bu evrende yalnız değiliz. Uzaya çıksanız her şey yeni, her şey değişik gelir size, orada o kadar ilginç şeyler var ki… Uzay o kadar büyük ve ilginç ki aslında uzay hakkında çok az şey biliyoruz. Biz dünyamızda yaşıyoruz ve tüm hayatın burada olduğunu düşünüyoruz. Aslında hayat bütün evreni kapsıyor.” “KOZMONOTLAR ÇOK BÜYÜK EĞİTİMLERDEN GEÇİYORLAR” Uzaya çıkmadan önce kozmonotların büyük bir hazırlık sürecinden geçtiklerini ve çok kapsamlı bir eğitim aldıklarını söyleyen Lazutkin, “Kozmonotlar uzaya çıkmadan önce uzun ve kapsamlı bir eğitim sürecinden geçiyorlar ve değişik coğrafya, iklim koşullarında hayatta kalmayı öğreniyorlar. Ayrıca kozmonotlar eğitim süresince birçok sınavdan da geçiriliyorlar. Onlara sürekli sağlık testleri yapılıyor ve kozmonotlar her an programdan çıkartılma durumu ile de karşı karşıya kalabiliyorlar. Bundan dolayı kozmonotlar sağlıklarına çok dikkat etmek zorundalar” diye konuştu. GENÇLERE TAVSİYELER… Uzay alanında henüz yolun başında olan ve Uzay Ajansı kurma çalışmaları yürüten Türkiye’ye yönelik tavsiyelerinin sorulması üzerine “Bir ülkenin uzay alanında büyük gelişmeler kat etmiş olması, diğerinin bu alanda yolun başında olması çok da önemli değil. Yeter ki bu konuda çalışmak istesin, bütün dünya buna açıktır. Bu konuda yeter ki istek uyandırıp çalışmaya başlayın. İster Amerikalılarla ister Ruslarla çalışın ama yeter ki çalışın. Uzay alanında çalışmaya meraklı olan gençlere ise şu tavsiyelerde bulunabilirim. Gençlerin böyle bir merakları varsa bu alanda durmadan çalışmalarını tavsiye ederim. Uzay bilimleri, teknolojinin eriştiği en üst nokta olarak adlandırılıyor. Bizim sahip olduğumuz tüm gelişmeler, sahip olduğumuz bilgiler uzay bilimlerine temel oluşturmaktadır. Ben şahsen yeni olan her şeyle ilgilenmekten heyecan duyuyorum. Bu yeni bir program olur, yeni bir keşif olur, yeniliklerle uğraşmayı çok severim. İnsanlar yeni bir şeyle uğraşmayı seviyorlarsa uzay bilimi için iyi bir şeydir” diye cevaplandırarak çeşitli tavsiyelerde bulundu. Lazutkin konuşmasına şöyle devam etti: “Zaman algısı uzayda dünyaya göre biraz daha farklı. Özellikle gece-gündüz ayrımı belirgin değil. Dünyadayken gündüz ve gece olması bizim için bir gösterge şeklidir. Uzayda öyle anlar geliyor ki sürekli güneş var, hiç gece olmuyor. Biz uzaydayken bizim kendi saatlerimiz var, ona göre kendimizi düzenliyoruz. Uzaydayken her şey programlıdır. Serbest zamanımız yok denecek kadar azdır.” “SIFIR YERÇEKİMİNE ALIŞMAK ZOR” Lazutkin, kozmonotların uzayda ve uzaydan döndükten sonra sağlık sorunu yaşadıklarını belirterek şunları anlattı: “Sıfır yerçekimine alışmak zor. Başınız ağrıyor, istifra ediyorsunuz. Aynı şekilde dünyaya indiğinizde de benzer sağlık sorunları yaşıyorsunuz. Dünyaya indiğinizde kaslarınız tembelleşmiş oluyor, o yüzden bir süre hızlı yürüyemiyorsunuz. Vücuttaki kan hacmi 1 litre kadar azalmış oluyor, kemikler de tembelleşmiş oluyor. Bir keresinde bir kozmonot yere indiğinde elini hafifçe masaya koydu ve parmağını kırdı. O yüzden biz dünyaya indikten sonra dikkatli davranmak zorundayız. Zaman içinde biz de sizin gibi normal bir dünyalı oluyoruz.” ALEKSANDR LAZUTKİN KİMDİR? 1957 doğumlu olan Lazutkin, 10 Şubat 1997’de ilk uzay uçuşunu yaptı. Lazutkin, Soyuz TM-25 uzay aracı ve Mir Uzay İstasyonu’nda 184 gün 22 saat geçirdi. Bu uçuş sırasında bir çarpışma sonucunda uzay istasyonunda çıkan yangını atlatan Lazutkin, 14 Ağustos 1997’de Dünya’ya döndü. Lazutkin, 1998’de Rusya Federasyonu Kahramanı ödülü, 2011’de de Uzayda Keşif için Hizmetler Madalyası aldı. Lazutkin, Amerikan Uzay Ajansı NASA’dan da Uzay Uçuş Madalyası ve Kamu Hizmetleri Madalyası aldı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)